Korku
Fotoğraf: Envato
Masamda Tekirdağ F tipi cezaevinden gönderilmiş bir mektup var. Okuduğumda yüreğim daralsa da yaşananlara şaşırdığımı söyleyemem. Mektup sahibi kendi sorunlarından söz etmiyor. Sadece cezaevlerinin insani açıdan olumsuz koşullarına değiniyor ve özellikle ağır hastalıkları olan tutuklu ve hükümlü arkadaşlarının giderek ağırlaşan durumlarına biz dışarıdakilerin dikkatini çekmeye çalışıyor. Cezaevinde hastalara özen gösterilmediğini, hastaneye sevklerin elleri kelepçeli, havasız ring taşıtları ile yapıldığını anlatıyor. Suzan Zengin’in, Güler Zere’nin ölümlerine neden olan uygulamaların öteki hasta tutuklu ve hükümlüler için de tehlike yarattığını vurgularken hastalıkları her gün biraz daha ağırlaşan Fatma Tokmak, Hediye Aksoy ve Yasemin Karadağ’ın da olası ölümlerine siyasetçilerin, toplumun demokratik kesimlerinin, insan hakları kuruluşlarının ve insan odaklı hak haberciliği yapan gazetecilerin seyirci kalmamasını istiyor. Onca ciddi(!) meselelere gömülmüş ana akım medya bu insanlık trajedisine ne ölçüde eğilir bilemiyorum. Kimi yazar dostlar, aydınlar, insan hakları vakıf ve dernekleri cezaevlerindeki sorunları ele alan, hasta hakları ihlallerine, cezaevlerindeki ölümlere değin pek çok yazı yayınladılar. Ama yetkililerde de toplumda da duyarsızlık sürüyor. Şimdi hiç değilse Fatma Tokmak’a, Hediye Aksoy’a, Yasemin Karadağ’a sahip
çıkma zamanıdır. TBMM’den, Cumhurbaşkanlığı Makamından, siyasal iktidardan özellikle de Adalet Bakanlığından cezaevlerinde olası yeni ölümleri önleme yolunda ivedi iyileştirmeler beklemek yurttaş olarak da insanlık adına ve vicdan adına da hakkımız.
Bugün 22 Kasım. Bizleri etkileyen iki olay var bu tarihte. Birincisi uzun süredir tutuklu bulunan meslektaşlarımız Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın ve odatv çalışanları ilk kez mahkeme önüne çıkacaklar. Orada olacağız ve izleyeceğiz. İkincisi ise Dünya Barış Konseyinin 1950 yılının 22 Kasımında da verdiği Uluslararası Barış Ödülüne Nâzım Hikmet’in değer görülmesi. İkinci Dünya Savaşının hemen ardından verilen bu ödülü gezegenimizin yüz akı 5 yazar ve sanatçı paylaşmış. İspanya’dan Pablo Picasso, Şili’den Pablo Neruda, ABD’den Şarkıcı ve Tiyatro Oyuncusu Paul Robeson, Polonya’dan Wanda Jakobowska ve Türkiye’den Nâzım Hikmet. Nâzım törene katılamadığından ödülünü onun adına Pablo Neruda almış. Dikkatli okurun gözünden kaçmamıştır. Paul Robeson’dan daha önceki yazılarımda da söz etmiştim. Büyük bir sanatçı. Ülkesinde ve uluslararası arenada ırkçılığa karşı mücadele veren bir barış aktivisti. Robeson için bir not da Asım Bezirci’nin yazılarından ekleyelim. Paul Robeson, Nâzım’ın cezaevinden bırakılması için başlatılan kampanyaya etkin destek verenlerden. Ayrıca Nâzım’ın “Kız Çocuğu” adlı şiirini besteleyerek Helsinki Barış Kurultayı’nda okumuş. İşte Nâzım Hikmet de Robeson’un ABD’de uğradığı faşist saldırıları, ırkçıların yönelttiği baskı ve linç girişimlerini okuyunca cezaevinde ünlü “Korku” şiirini yazar. Bu güzel ve anlamlı şiiri bir kez daha okurla buluşturmak istedim:
Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robeson
inci dişli zenci kardeşim
kartal kanatlı kanaryam
türkülerimizi söyletmiyorlar bize.
Korkuyorlar Robeson
şafaktan korkuyorlar,
görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar.
Yağmurda çırçıplak yıkanır gibi ağlamaktan,
sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar.
Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhat gibi sevmekten
(Sizin de bir Ferhatınız vardır herhalde Robeson, adı ne?)
Tohumdan ve topraktan korkuyorlar.
akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
Ne iskonto, ne komisyon, ne vâde isteyen bir dost eli
sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine.
Ümitten korkuyorlar Robeson, ümitten korkuyorlar, ümitten
Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam,
türkülerimizden korkuyorlar.
- Korku üzerine 27 Kasım 2024 04:35
- Sabah esintileri 20 Kasım 2024 04:25
- Kayıp ülkem 13 Kasım 2024 04:05
- Samimiyetinizi sevsinler! 06 Kasım 2024 04:40
- Umut yaprakları 23 Ekim 2024 03:07
- Anılarda bir gezinti 16 Ekim 2024 04:47
- Çığlık 09 Ekim 2024 04:10
- İçe bakış 25 Eylül 2024 01:47
- Çivisi çıkmış toplumda çocuk olmak 18 Eylül 2024 04:28
- Çıkmaz sokak 11 Eylül 2024 04:44
- Çocuğun gördüğü düştür barış 04 Eylül 2024 04:10
- Orman Siyaseti 21 Ağustos 2024 04:24