Tarafsız bürokrasinin aday adayları
Fotoğraf: Envato
Bir cumhuriyet savcısı daha aday adaylığı için istifa dilekçesini verirken, iktidar partisine övgüler dizme yoluna gidiyorsa, tarafsız yargı ve bürokrasi hikayesinin ne kadar anlamsız bir iddia olduğu kolayca görülebilir.
Milletvekili adayı olmak elbette her bürokrat hatta savcının hakkı olmalıdır. Dahası memurlarla ilgili siyaset yasağının ne büyük haksızlık olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ama bu yasağı tarafsızlık adına savunmaya devam edenler bürokraside yaşanan aday olma depremini nasıl izah edebilirler. Bu isimler aday olmadıkları takdirde görevlerinin başına döndüklerinde, hatta büyük ihtimalle daha üst mercilere terfi edildiklerinde yeniden tarafsızlık rolüne mi soyunmuş olacaklar ?
Kısaca tarafsızlık iddiası basit bir kandırmaca olarak ele alınmalıdır.
Kamu görevlilerinin bıyığını yada kıyafetini sembol kabul edip “tarafsızlık” tartışması yürütenler de bu tabloyu dikkate almalıdır.
Kimsesin siyasal kimlik ve ideolojik aidiyetlerinden arındırılması hevesine kapılmadan bir eşit tutum alma yöntemi bulmak zorundayız.
Savcıların yapısal olarak, devletten yana taraf olması nasıl “resmi ideoloji” refleksine dayanıyorsa, güvenlik görevlilerinin sokak gösterilerine müdahale ederken gösterdikleri tutumun dozu da, kişisel eğilim ve yaklaşımlarını yansıtmaktadır.
Siyasallaşmayı öcü gibi gösteren, bu yöndeki her türlü örgütlenmeyi yasaklayarak tarafsızlığı tesis etme iddiasına giren 12 Eylül anlayışı dimdik ayakta ve hâlâ egemenliğini sürdürmektedir. Özgürlükçü perspektif ve evrensel değerler açısından tükenmişliğine rağmen her iktidar vesilesi ile bir kez daha dirilmesi, meşrulaşması(!) siyasal partilerin en büyük handikabıdır.
Bu açıdan bugün ki iktidar nasıl bir toplum kesiminin devletle flörtünü sağlıyorsa, dün olduğu gibi yarın ki iktidarlar da başka bir toplum kesiminin aynı hazla toplumsal misyonundan uzaklaşmasına vesile olacaktır.
Toplumsal kaygıların temel belirleyici olacağı bir siyasal irade geliştirilmedikçe iktidar ele geçirilme hevesi ile yanıp tutuşulan bir adres olmaya devam edecektir.
Son tutuklanan gazetecilerin başına gelenleri ele alırken, projektörü geniş tutarak tartıştığımızda da bu çıplak gerçekle yüz yüze kalmaktayız.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00