Tarafsız bürokrasinin aday adayları
Bir cumhuriyet savcısı daha aday adaylığı için istifa dilekçesini verirken, iktidar partisine övgüler dizme yoluna gidiyorsa, tarafsız yargı ve bürokrasi hikayesinin ne kadar anlamsız bir iddia olduğu kolayca görülebilir.
Milletvekili adayı olmak elbette her bürokrat hatta savcının hakkı olmalıdır. Dahası memurlarla ilgili siyaset yasağının ne büyük haksızlık olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ama bu yasağı tarafsızlık adına savunmaya devam edenler bürokraside yaşanan aday olma depremini nasıl izah edebilirler. Bu isimler aday olmadıkları takdirde görevlerinin başına döndüklerinde, hatta büyük ihtimalle daha üst mercilere terfi edildiklerinde yeniden tarafsızlık rolüne mi soyunmuş olacaklar ?
Kısaca tarafsızlık iddiası basit bir kandırmaca olarak ele alınmalıdır.
Kamu görevlilerinin bıyığını yada kıyafetini sembol kabul edip “tarafsızlık” tartışması yürütenler de bu tabloyu dikkate almalıdır.
Kimsesin siyasal kimlik ve ideolojik aidiyetlerinden arındırılması hevesine kapılmadan bir eşit tutum alma yöntemi bulmak zorundayız.
Savcıların yapısal olarak, devletten yana taraf olması nasıl “resmi ideoloji” refleksine dayanıyorsa, güvenlik görevlilerinin sokak gösterilerine müdahale ederken gösterdikleri tutumun dozu da, kişisel eğilim ve yaklaşımlarını yansıtmaktadır.
Siyasallaşmayı öcü gibi gösteren, bu yöndeki her türlü örgütlenmeyi yasaklayarak tarafsızlığı tesis etme iddiasına giren 12 Eylül anlayışı dimdik ayakta ve hâlâ egemenliğini sürdürmektedir. Özgürlükçü perspektif ve evrensel değerler açısından tükenmişliğine rağmen her iktidar vesilesi ile bir kez daha dirilmesi, meşrulaşması(!) siyasal partilerin en büyük handikabıdır.
Bu açıdan bugün ki iktidar nasıl bir toplum kesiminin devletle flörtünü sağlıyorsa, dün olduğu gibi yarın ki iktidarlar da başka bir toplum kesiminin aynı hazla toplumsal misyonundan uzaklaşmasına vesile olacaktır.
Toplumsal kaygıların temel belirleyici olacağı bir siyasal irade geliştirilmedikçe iktidar ele geçirilme hevesi ile yanıp tutuşulan bir adres olmaya devam edecektir.
Son tutuklanan gazetecilerin başına gelenleri ele alırken, projektörü geniş tutarak tartıştığımızda da bu çıplak gerçekle yüz yüze kalmaktayız.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği
“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.
Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.
Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.
Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

Renault işçilerine kayyım atandı

Koç’un Bıçakçılar’ında; düşük ücret, mobbing, çifte standart…

Gençler gelecek kaygısı ve çetelerin cenderesinde

Evrensel'i Takip Et