Tuncel ve intikam kampanyası
Fotoğraf: Envato
BDP Milletvekili Sebahat Tuncel, Silopi’deki Newroz kutlamaları sırasında polisin saldırısı üzerine bir başkomisere attığı tokattan sonra kendisini bir linç kampanyasının ortasında buldu. Polis kaynaklı olduğu belli olan kurgusal istihbaratlarla birçok kez gazetelerin manşetlerine taşınarak hedef haline getirilen Tuncel’e dair kampanyaya her gün bir yenisi ekleniyor.
Bu dizginsiz intikam hamlelerinin hangi haleti ruhiyenin, nasıl bir yönetme mantığının, ne türden bir medya refleksinin ürünü olarak sürdüğünü sorgulamak zorundayız.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tuncel’in polise tokat atmasının ardından şunları söylemişti: “Bu olayla ilgili derhal hukuki sürecin başlatılmasını şüphesiz ki istiyoruz. Bu densizliğin hesabının hukuk çerçevesinde mutlaka sorulmasını istiyoruz. Bunun da sonuna kadar takipçisi olacağız.”
O gün bugündür Tuncel’e dair olarak hem poliste, hem de hükümete yakın medya organlarında ve hakim medyanın çeşitli kesimlerinde bir hafıza oluştu. Kürt’ün ezilenini ‘normal’ görmeye koşullanmış olanların, bir Türk polise tokak atan bir Kürt vekile tahammül gösteremeyeceğini öngörmek zor değil. Bu tokat atan milletvekili Kürt olmasına ek olarak bir de kadın olunca bu tahammülsüzlük yerini ‘Misli ile intikam alma’ duygusuna bırakıyor. Tuncel’e gösterilen sistemli tepkilerin erkek egemen Türk siyaseti açısından bir ‘normalleştirme’ ve cezalandırarak ‘ehlileştirme’ eylemi olduğu açıktır. Başbakan Erdoğan’ın indindeki makul kadın tipinin üç çocuk yapan kadın olduğu hatırlandığında, Tuncel gibi militan siyaset yapan bir kadının ‘yola getirilmesi’ için her yolun mübah sayılması şaşırtıcı olmuyor.
Medyanın son bir aydır Tuncel’e dair kampanyada başrolde olduğu açık. Atılan manşetler, o manşetlerde kullanılan fotoğrafların polis tarafından servis edildiğini tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor. Bu yöntemi 28 Şubat askeri müdahalesi sürecinde asker kullanıyordu, bugün de polis kullanıyor.
Tuncel kendisine yönelik olarak sürdürülen medya destekli linç kampanyasına dair olarak dün düzenlediği basın toplantısında, “Basında benimle birlikte görüntülenenlerin hepsi BDP içerisinde siyaset yapmış olanlardır. Kimi gençlik örgütlenmesinde kimisi de kadın örgütlenmesinde parti görevlisi olarak çalışmış insanlardır” dedi. Tuncel’in bu sözlerinin, kendisini hedef haline getiren gazetelerde, o linç haberleriyle aynı büyüklükte yer bulmayacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Tuncel’e dair ‘son parti’ haberlerde, milletvekili dokunulmazlığının kendisi tarafından ‘kötüye kullanıldığı’ iddiasının döne döne işlenmesi de, bu vuruşlarla nelerin hedeflendiğini açıkça gösteriyor. Görünen o ki, Tuncel’in de aralarında bulunduğu BDP milletvekilleri önümüzdeki süreçte de benzer haberlerle desteklenen kampanyaların hedefi olacak. Bu kampanyaların arkasındaki siyasi iktidar iradesi bize bunu söylüyor.
Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Cumhurbaşkanı Gül’ün BDP, Kürt sorunu ve süren KCK operasyonlarına dair açıklamaları alt alta konulduğunda, bu kampanyanın arkasındaki devlet iradesini bütün çıplaklığı ile görebiliriz.
Şimdi önemli olan, bunun karşısında ciddi bir direnç göstermek ve bu linç refleksini kırmayı başarmaktır.
Bu mücadele Türkiye’nin, millliyetçi, militer ve erkek egemen gerici siyasal kültürün baskısından kurtarılması için de zorunludur. Bunu başarmadan, demokratik bir siyasal kültürün önünü açamayız.
- Büyükada’dan günümüze ‘Etki Ajanlığı’ komplosu 29 Ocak 2025 11:35
- Ahmet Güneştekin bizim acılarımızı da görecek mi? 27 Ocak 2025 06:45
- Tek adam düzeniyle onun sınırları içinde baş edilemez 20 Ocak 2025 15:37
- 'Zalim iyimserlik' 13 Ocak 2025 04:59
- Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç” 06 Ocak 2025 05:00
- Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı! 30 Aralık 2024 06:30
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23