29 Kasım 2011 10:33

Tuncel ve intikam kampanyası

Tuncel ve intikam kampanyası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

BDP Milletvekili Sebahat Tuncel, Silopi’deki Newroz kutlamaları sırasında polisin saldırısı üzerine bir başkomisere attığı tokattan sonra kendisini bir linç kampanyasının ortasında buldu. Polis kaynaklı olduğu belli olan kurgusal istihbaratlarla birçok kez gazetelerin manşetlerine taşınarak hedef haline getirilen Tuncel’e dair kampanyaya her gün bir yenisi ekleniyor.
Bu dizginsiz intikam hamlelerinin hangi haleti ruhiyenin, nasıl bir yönetme mantığının, ne türden bir medya refleksinin ürünü olarak sürdüğünü sorgulamak zorundayız.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Tuncel’in polise tokat atmasının ardından şunları söylemişti: “Bu olayla ilgili derhal hukuki sürecin başlatılmasını şüphesiz ki istiyoruz. Bu densizliğin hesabının hukuk çerçevesinde mutlaka sorulmasını istiyoruz. Bunun da sonuna kadar takipçisi olacağız.”
O gün bugündür Tuncel’e dair olarak hem poliste, hem de hükümete yakın medya organlarında ve hakim medyanın çeşitli kesimlerinde bir hafıza oluştu. Kürt’ün ezilenini ‘normal’ görmeye koşullanmış olanların, bir Türk polise tokak atan bir Kürt vekile tahammül gösteremeyeceğini öngörmek zor değil. Bu tokat atan milletvekili Kürt olmasına ek olarak bir de kadın olunca bu tahammülsüzlük yerini ‘Misli ile intikam alma’ duygusuna bırakıyor. Tuncel’e gösterilen sistemli tepkilerin erkek egemen Türk siyaseti açısından bir ‘normalleştirme’ ve cezalandırarak ‘ehlileştirme’ eylemi olduğu açıktır. Başbakan Erdoğan’ın indindeki makul kadın tipinin üç çocuk yapan kadın olduğu hatırlandığında, Tuncel gibi militan siyaset yapan bir kadının ‘yola getirilmesi’ için her yolun mübah sayılması şaşırtıcı olmuyor.
Medyanın son bir aydır Tuncel’e dair kampanyada başrolde olduğu açık. Atılan manşetler, o manşetlerde kullanılan fotoğrafların polis tarafından servis edildiğini tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor. Bu yöntemi 28 Şubat askeri müdahalesi sürecinde asker kullanıyordu, bugün de polis kullanıyor.
Tuncel kendisine yönelik olarak sürdürülen medya destekli linç kampanyasına dair olarak dün düzenlediği basın toplantısında, “Basında benimle birlikte görüntülenenlerin hepsi BDP içerisinde siyaset yapmış olanlardır. Kimi gençlik örgütlenmesinde kimisi de kadın örgütlenmesinde parti görevlisi olarak çalışmış insanlardır” dedi. Tuncel’in bu sözlerinin, kendisini hedef haline getiren gazetelerde, o linç haberleriyle aynı büyüklükte yer bulmayacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Tuncel’e dair ‘son parti’ haberlerde, milletvekili dokunulmazlığının kendisi tarafından ‘kötüye kullanıldığı’ iddiasının döne döne işlenmesi de, bu vuruşlarla nelerin hedeflendiğini açıkça gösteriyor. Görünen o ki, Tuncel’in de aralarında bulunduğu BDP milletvekilleri önümüzdeki süreçte de benzer haberlerle desteklenen kampanyaların hedefi olacak. Bu kampanyaların arkasındaki siyasi iktidar iradesi bize bunu söylüyor.
Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Cumhurbaşkanı Gül’ün BDP, Kürt sorunu ve süren KCK operasyonlarına dair açıklamaları alt alta konulduğunda, bu kampanyanın arkasındaki devlet iradesini bütün çıplaklığı ile görebiliriz.
Şimdi önemli olan, bunun karşısında ciddi bir direnç göstermek ve bu linç refleksini kırmayı başarmaktır.
Bu mücadele Türkiye’nin, millliyetçi, militer ve erkek egemen gerici siyasal kültürün baskısından kurtarılması için de zorunludur. Bunu başarmadan, demokratik bir siyasal kültürün önünü açamayız.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa