Dublin ve toplumsal barış
Fotoğraf: Envato
Her türlü sosyal gelişme aktörleri üzerinden tartışılmalıdır. Tarafların bir sürece hazırlanması ulaşılmak istenen hedefle doğrudan ilişkilidir. Süreci şekillendirecek dinamiklerin algıları, kaygıları, beklentileri yok sayılarak planlama yapılamaz.
DPI(Demokratik Gelişim Enstitüsü) tarafından İrlanda’da düzenlenen program bir önceki ziyareti tamamlar nitelikte idi. Kuzey İrlanda sorununun doğrudan tarafı konumunda olan İrlanda Cumhuriyetinin medya, kilise, siyaset dünyasının; nabzını tutabilmek için kısa ama özenle seçilmiş isimlerle görüşmeler yapıldı.
Türkiye’den çalışmaya katılan herkesin son derece anlamlı bulduğu tanışma toplantıları elbette kendi sorunumuza bakışta da kolaylaştırıcı rol oynayacaktır.
Üç gün sonrasında benim zihnimde oluşan en önemli nokta aktörlerin pozisyonları ile ilgili. Silahlı mücadele yürüten kadroların daha sonra uzun cezaevi yılları ve nihayet şimdi siyasal aktörler olarak sürece müdahil olmaları son derece kritik belirleyici konumunda.
Tıpkı İngiliz politikacılar gibi İrlandalı siyasetçilerin tutumları da bir o kadar dikkatle ele alınmaya değer. Zor ama tarihe damgasını vuran bir müzakere sürecini işletmenin risklerini göze almış olmak bile başlı başına tartışılmaya değer bir durumdur.
Sürecin masa başındaki isimlerini, onların heyecanlarını, umutlarını anlamaya çalışırken toplumsal psikolojiyi asla göz ardı etmemek gerekiyor. Bu isimler elbette dolaylı olarak bu toplumsal psikolojiden etkilendiler. Dahası bu psikolojiyi barışçıl hedeflere yönlendirmek için direndiler.
Toplumsal hareketlerin kendisini siyasal alanda ifade edebilmesi, karar süreçlerinde belirleyici olabilmesi, siyasetçiyi etkileyebilmesi açısından Türkiye’nin yapısal sorunları olduğunu görmemiz gerekiyor. Sivil haklar hareketi olmadan, siyasal partilerin ya da silahlı güçlerin tek başına süreci yönetmesi düşünülemez.
Türkiye toplumsal hareketlerinin parçalanmış ve bir kısmı barış arayışına değen çalışmalarının dağınıklığı en temel sorunlardan biridir. Toplumsal dinamizmin etkin ve kuşatıcı iradeye dönüşmesinin önündeki engellerle bir an önce yüzleşmemiz gerekiyor. Belki devletten beklenen yüzleşme kadar hatta daha öte anlam ifade eden bir ihtiyaçtan söz ediyoruz.
Bu olmadan süreci şekillendirmeye kalkmak sadece enerji kaybı ve hayal kırıklıklarına neden olacaktır.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00