Pek de öyle değilmiş!
Fotoğraf: Envato
“Bedelli askerlik, vicdani ret Türk’e yakışır mı yakışmaz mı?” “Her Türk asker mi doğar mı bebek mi?”, “Bedelli ile hükümet zengin çocuklarını askerlikten kurtardı mı yoksa zaten işin raconu mu bu?” tartışmaları sürerken, yıllardır her derde deva olarak öne sürülen “sözleşmeli askerliğin” liberallerin ve savaş kışkırtıcılarının elinde patladığı ortaya çıktı.
Bölgede PKK ile çatışmalar artıp da Anadolu’nun kentlerine gelen yoksul çocukların cenazelerinin sayısı arttığında, asker ailelerinden “Neden hep yoksulların çocukları ölüyor?” feryatları yükselmeye başladığında; her derde deva bulma uzmanları “sözleşmeli askerlik” çözümünü buldular. “Piyasanın gereği de budur. Teröre karşı profesyonel askerlerle yanıt vermeliyiz. Böylece hem daha eğitimli askerlerle savaşı sürdürürüz hem de halkın giderek hükümetleri ve Kürt sorununu şiddetle çözmeyi hedef alan tepkisinin önüne geçmiş oluruz. Bakın zaten İngiltere, ABD gibi ülkeler de böyle paralı askerlerle çözüyorlar sorunlarını!” diye tüm askeri siyasi bilgisini konuşturanlar, bu sorunu da “parayla çözeceklerini” düşünüyorlardı. AKP Hükümeti sorunu şiddetle çözmeye karar vermeye yönelince “sözleşmeli askerlik” de liberallerin bir düşü olmaktan çıkarılıp hayata geçirildi. Ve “sözleşmeli askerlik yasası” çıkarılarak, yaklaşık 50 bin kişilik, profesyonel askerlerden oluşacak bir ordu kurulması kararı alındı. Sıkı bir eğitimden geçirilecek bu ordunun, PKK’ye karşı verilen savaşta karşı tarafa “misliyle kayıp verdireceği” ve sorunun şiddetle çözülmesinin de dayanağı olacağı düşünülüyordu.
Altı aylık eğitim devreleri halinde düzenlenen bu uygulamada ilk partide 5 bin 163 kişinin kabul edilmesine karar verilmişti. Ancak onca propagandaya karşın bu devre için sadece 783 kişi başvurmuş!
Sorunun piyasacı çözümü üstünden “sözleşmeli askerliği” savunanlar şimdi; yok “verilen maaş az”, yok “Daha iyi koşullar sunulursa millet sözleşmeli askerliğe hücum eder” gibi bahaneler uydurulacaktır. Kimi şoven milliyetçi çevreler ise bunu “Türk milletinin askerliği parayla yapmayı reddetme hasleti”ne yükleyip bundan bir kahramanlık daha çıkacaklardır. Ancak, en az 5 bin 163 kişi beklenirken sadece 783 kişinin başvurması her iki tezi de yalanlıyor. Çünkü 652 liralık asgari ücretle sigortasız olarak çalışmak için atölyelerin önünde kuyruklar oluşurken 2 bin TL net maaş (tazminatlarıyla ortalama 3 bin TL) küçümsendiği için “paralı asker” olunmak istenmemesi inandırıcı değildir.
“Türk parayla askerlik yapmaz” tezi ise çok çocukçadır. Çünkü parayla askerlik yapan subaylar, astsubaylar ve uzman erbaşlar da Türk’tür! Dahası bu konuda fetva merkezlerinin başında gelmesi beklenen MHP, “Her er ve erbaşa asgari ücret bağlanmasını” isteyerek (Bölgede askerlik yapanlara da iki asgari ücret tutarında maaş bağlanması isteniyor) zaten piyasaya teslim olmuştur.
Peki, bu maddi avantajlarla birlikte yapılan “askere gel” çağrısına “ihtiyacın” sadece yüzde 15’i kadar bir başvuru olmasından ne çıkaracağız?
O, her vesileyle bayrak açıp; “Şehitler ölmez vatan bölünmez” diye sokaklara dökülenlerin, daha çok kan akmasını isteyenlerin ya bir avuç “bindirilmiş kıta “ olduğunu; ya da bunların “vatan-millet” istismarcısı siyasi çevrelerin uzantısı olduğunu anlayacağız. Daha çok da ikisini birden!
En azından şu anlaşılıyor ki; vatandaşın bu savaşa karşı tutumu, öyle davul zurnayla, çılgınlığa varan gürültülü uğurlamalarda ve asker cenazelerinde gösterilmek istendiği gibi değilmiş!
Ve bir adım daha atarak, bu tablodan; “Vatandaş askere gitmekten korkuyor” diyemeyeceğimize göre, “sözleşmeli askerlik”le ilgili amacı, yani PKK güçlerine karşı savaşı bir “vatan savunması” olarak görmediğini, dolayısıyla da böyle “gereksiz bir savaşa” para alarak bile katılmak istemediği sonucunu çıkarabiliriz.
Bu sonuçtan, “halkı askerlikten soğutma” amacı çıkaranlar olacaktır. Ancak şunu güvenle söyleyebiliriz ki, halkı askerlikten soğutanlar aslında bu sorunu, kendi Kürtleriyle konuşup çözmek yerine, halkı çeyrek yüzyıldır “vatan-millet”, “şehitler ölmez” demagojisiyle istismar edenlerdir. Ve şimdi bu savaşı daha kanlı hale getirmek için girişilen “sözleşmeli askerlik”, “profesyonel ordu” girişimine verdiği yanıtla halk, bu savaşı istemediğini, sorunun barış içinde çözülmesini istediğini bir kez daha, ülkeyi yönetenlerin yüzlerine vurmuştur.
Tabii anlayanlar için!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00