10 Aralık 2011 08:39

Behzat Ç., şiddet, yine vs.

Behzat Ç.,  şiddet, yine vs.

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Behzat Ç.’yi eleştirenlerin söylediği her şey doğru. Maço bir söylemi var, onu yeniden üretiyor, öyledir. Şiddetin haklı olabileceği zamanlar olduğunu öne sürerek, şiddeti ve uygulayan polis olduğuna göre, polis şiddetini meşrulaştırıyor bir yanıyla, evet. Kimseler doğru dürüst kurallara uymadığından, polisin kanunsuz uygulamalarına seyircinin göz yummasına katkıda bulunmak gibi bir sonucu da vardır. Aklınıza gelenleri siz de ekleyebilirsiniz, çünkü aylardır en çok eleştirilen dizilerden biri olarak Behzat Ç. üstüne o kadar çok şey söylendi ki, ne hepsini buraya sığdırmak mümkün, ne de nasıl olsa duymuş olduğunuz şeyleri tekrarlamanın bir anlamı var.
Özetle, hepsi doğru. Dizinin hakikaten böyle bir etkide bulunduğunu, en azından izleyicilerin bir kısmı üstünde, başta polis şiddeti, bir ton siyaseten yanlışlığı meşrulaştırmaya yaradığını inkar etmenin manası yok.
Sorun şu ki, anlaması neden bu kadar zor bilemiyorum ama mesele bundan ibaret değil.
Bunların hepsini, genel olarak polislik müessesesinin ve emniyetin aklanması olarak okumamak, onun içinde amirlerinin emirlerine ve kurallarına uymayan dürüst, doğrudan yana birtakım adamların işi olarak anlamak pekala mümkün. Bunun da her halükarda o kapıya çıkacağı, sinema ve televizyon tarihinden başka “aykırı polis” örnekleriyle savunulabilir. Onun için bu tartışma burada daha fazla derinleşmese de olur.
Oysa en büyük haksızlık, memleketin güncel demokrasi meselelerine adam akıllı bir duruş sergileyen bir dizinin, kahramanları polis olduğu için harcanması olur. Behzat Ç.’yi fenomen haline getirenin bu sıkı duruşu olduğunu görmezden gelmek, yapılabilecek en sağlıksız yorum herhalde. Faili meçhullerin peşine düşmekten, gecekondu yıkımlarına direnmeye, 1 Mayısa katılmaya neler işlendi ve haklı, meşru gösterildi o zaman dizide, bunun örnekleri de sayıp bitecek gibi değil işte, malum.
Ekip olarak dizinin dışında da bir duruşun temsilcisi haline gelmeleri, bu yüzden pek anlamlı. İşte son örneği, Hopa davasına destek için saç kestirme meselesi oldu. Akbaba’yı oynayan Berkan Şal’ın da saç kestirme eylemine katılacağı söylendi, en azından Yazar Emrah Serbes’in öğrencilere destek verenler arasında olduğunu haberlerde gördük.
Kahramanların polis olmalarının övülecek bir şey olmadığını kabul etmekle beraber, “Şiddeti övmek” ya da “Şiddeti meşrulaştırmak” gibi kavramlarla tartışma açanlar, niyetlerini daha kolay açık ettiklerinden bir cevabı hak ediyorlar. Tekrar söylüyorum, bir polisten söz ettiğimizin farkındayım ama her polisten söz etmediğimizi de bilip şu diziye artık Arka Sokaklar muamelesi yapmaktan vazgeçersek başka şeyler de ekleyeceğim. Bu işin sonu “Şiddetin her türlüsüne karşı olmak” falan gibi gerçekçi olmayan ve siyaseten doğruluk adına acınacak ideolojik duruşları savunmaya varacaksa, yazık.
Onun için Behzat Ç.’nin neden bu kadar sevildiğini anlamak için, karşılarında sadece polis şiddeti meraklıları olmadığını anlasalar iyi ederler. Kuralların dışına çıkmamak adına başına gelen her şeye eyvallah demeyen, inandığı işin peşini bırakmayan, yanlış yöntemlerle de olsa haklılığını savunan bir adamın ve ekibinin, sevilecek adamlar olmadıkları halde bir yakınlık hissettirmesi, o kadar da anlaşılmaz olmamalı.
Doğru ya da yanlış yapmakla, haklı ya da haksız olmak arasında bir fark var. Behzat Ç.’yi sinemanın, televizyonun art niyetle tasarlanmış polis kahramanlarının birçoğundan ayıran şey bu.
Şiddetse mesele, Behzat Ç.’nin uğradığı şiddetin, hem de kişisel nedenlerle değil, basbayağı faşistlerin peşini bırakmadığı için uğradığı şiddetin hesabını da birileri sorsun artık. Öyle olmayacaksa uzatmayalım bu konuyu, ne olur.
Yoksa dizinin eski merak ve heyecanının yerini bende de bir miktar sıkıntıya bıraktığını söyleyesim vardı aslında, hani merak eden varsa.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa