13 Aralık 2011 09:58

Holz ve taraf olma sorunu*

Holz ve taraf olma sorunu*

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir süredir EMEP’in davetlisi olarak Türkiye’de bulunan Alman Profesör Hans Heinz Holz, 8 Mayısta, Hitler Faşizmi’nin 60. yılı nedeniyle İstanbul’da düzenlenen etkinlikte, Hitler gerçeği ve Bush’un politikaları arasındaki ilişkiye işaret ettiği çarpıcı konuşmasından sonra dün de Boğaziçi Üniversitesinde ‘Felsefe, Bilim, İdeoloji’ başlıklı bir tebliğ sundu.
Gestaponun elinde işkence görmüş, Almanya’da antifaşist mücadele içinde yer almış ve Avrupa’daki düşünce akımlarını da yakından izleyip değerlendiren Holz’un yaptığı sunumda üzerinde durulacak birçok nokta vardı. Bunlardan en dikkat çekici olanlardan birisi de, bilim insanının taraf olma sorunu bağlamında Herbert Marcuse’a dair yaptığı saptamaydı.
Marcus herhalde Türkiye’de en çok ‘Tek Boyutlu İnsan’ adlı kitabı ile tanınıyor. İlk baskısı 1964 yılında yapılan ve ABD’deki öğrenci hareketinin yükselişiyle çakışan kitap, Marcus’un birçok ülkede ‘Yeni Sol’ ile birlikte anılmasını sağlamıştı. Marcuse, Frankfurt Okulu teorisyenleri içinde, Amerika’ya gidip orada faaliyet gösterenler içinde yer alan etkin isimlerdendi.
Holz, Boğaziçi Üniversitesindeki sunuşunda şöyle dedi: “Herbert Marcuse, burjuva toplumundaki baskıları ve manipülasyonları analiz ediyordu; ama karşısına, iktidar aygıtının gücüne yenik düşmeye mahkum ‘büyük reddediş’ dışında koyacak bir şey bulamıyordu. Salt hayır demeye dayanan bir isyanın tarihsel bir gücü yoktur. Mevcut olanı devrimci bir strateji dahilinde devireceği yerde, ona sonuç itibariyle destek olur. Egemen sınıfın gerçek eylemlerinin iç yüzünü anlamak yerine, onun ideolojisiyle aşık atmaya girişilirse, yanlış yola sapılmış olur. Bugünkü Neoliberalizmin artık emperyalizm öncesi liberallik kavramıyla bir alakası yoktur. Neoliberalizm, mali sermayenin devlet kurumlarını ele geçirdiğini ve onları emperyalist yayılma ve rekabet politikalarını engellenmeden yürütmek için kullandığını gizlemeye hizmet eden bir ideolojidir. Neoliberalizm, ardında emperyalist tekelci devlet kapitalizminin yeni aşamasının saklandığı bir maskedir. Fakat, ideoloji eleştirmeni olarak kendimizi adeta dünyanın dışına, onun deforme olmamış ve tarafsız bir görünümünü elde edebileceğimiz, dünyayı olduğu gibi verebileceğimiz bir yere koyabileceğimiz illüzyonuna kapılmayalım! İdeoloji-eleştirmeninin de kendi point-de-vuesü (duruş noktası) vardır ve onun göreli gerçeği daima, tüm ilgi alanları, arzuları ve bağımlılıklarıyla birlikte kendi gerçek yaşam sürecinin odaklanmış olduğu yerden yana taraf tutar.”
Prof. Dr. Hans Heinz Holz’un bu vurgusu aslında, tüm dünya gibi bugün ülkemizdeki entelektüel üretim mekanizmaları bakımından da önemli bir ayrım noktasıdır. Üniversiteler ve medya dünyası içinde kendini ifade eden bilim insanları ve yazarlar içinde özellikle 12 Eylül darbesinin ardından Holz’un işaret ettiği eğilim hakim hale geldi.
Neoliberalizm gerçeğinin üzerinden atlayarak liberal özgürlükçülük adına söylenen ve yazılanlardaki tutum bundan başkası değildir. Ayrıca şunu da eklemek gerekir ki, ülkemiz entelektüellerinin önemli bir bölümü Holz’un eleştirdiği Marcuse’a emsal teşkil edecek bir noktaya bile üretim ve duruş açısından varamamışlardır.
Elbette SEKA örneğinde de görüldüğü gibi, işçi sınıfına üniversiteden destek veren çok değerli bilim insanları da var Türkiye’de. Ancak hakim eğilim henüz Holz’un eleştirdiği düzeyde duruyor.

* Holz’un ölüm haberini, bu haftaki köşe yazımı yazmak üzere iken öğrendim. O nedenle, bu haftaki köşeyi, 11.05.2005 günü yine bu köşede yayımlanmış olan ve Holz’a dair yapılması gereken vurgular açısından güncelliğini koruduğuna inandığım yazıya ayırıyorum. Anısına saygıyla. 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa