19 Aralık 2011 03:23

İçeride ve dışarıda...

İçeride ve dışarıda...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP, artık herkes anladı ve biliyor ki, devletin kumanda mevkilerini ele geçirip dorukların koltuklarına kuruldu. Bütünüyle ele geçiremeyip kendisini ve siyasal-iktisadi zümre çıkarlarıyla politikalarını dayatarak boyun eğdirdiği belki de tek kurum olarak askeriye kaldı. Sözünden çıkamıyor, AKP’nin söylemesine fırsat vermeyip diyeceklerini kendi düşünce ve önerileri gibi önceleyerek uygulamaya koyarak “özerkliklerini” korumaya uğraşıyorlar. Tabii ki fırsatını yakaladıklarında atağa geçeceklerdir. Bir ayak sürçmesine bakar. Ve ortada ki, AKP, içeride ve dışarıda izlediği militarizmi öne çıkarmayı kapsayan saldırgan politikalarıyla, ayağı bir kez olsun sürçtüğünde, zaten hâlâ yeterince politikanın içinde olan ve saldırı ve savaş politikalarının fiili yürütücü kurumu durumundaki askeriyeyi karşısına dikilmeye hazırlamaktadır.
Üstelik dorukları ele geçirdikçe bir yandan pervasızlaşıp içeride ve dışarıda saldırı ve savaş politikalarına hız vermekte, bir yandansa paylaşım sorunu büyümektedir.
Büyüyen “pasta” iktisadi-mali paylaşım sorununu büyütmektedir ki, bunda anlaşılmayacak şey yoktur. Dizinin ilk bölümlerinde üzerinde durduğumuz Hocaefendi-Erdoğan çatışması ihtimali, zaten sadece bir ihtimalden ibaret değildi.. Pratik belirtileri görülmekteydi.. Şimdi gizlenemez olmuş, ayağa düşmüş, ortalıkta tartışılır hale gelmiştir. Sadece politik güç yığınağına ve kimin yöneteceğine, kimin sözünün belirleyici olacağına dair midir tartışma ve çatışma? Bu kuşkusuz vardır; ama bunun iktisadi-mali bölüşümü de belirleyeceği tartışmasız olduğundan, çatışmanın bir ayağı ya da hatta temeli de bu tür düpedüz paylaşım/bölüşüme dairdir. TOKİ.. sair ihaleler ciddi önem taşımaktadır.
Ama atama ve görevlendirmelerde yaşanan güç paylaşımına dair sorunlar küçümsenir gibi değildir. Şike sorunu dolayısıyla yaşananlar da. Bir şike lobisi vardır. Ortadadır. Her açıdan sebeplenme geçerlidir bu yönüyle. Ve daha yeni çıkan bir yasanın değiştirilmesi için, majestelerinin muhalefet partileri de “ikna edilerek” atağa kalkılmıştır. Ama çok ayan bayandır ve Hocaefendi cenahı, gelen tepkilerin dikkate alınması yanlısı olmuş, Gül “bu kadar olmaz” babından tutum almıştır. “Öküz öldü, ortaklık bozuldu” görüntüsü doğmuş, neredeyse karşılıklı kılıçlar çekilmiş ve “taraflar” birbirine girmiştir. Tam da cumhurbaşkanlığı süresinin kaç yıl olduğu tartışmasının yürütüldüğü zamandır. Tabii ki öküz ölmemiş, ortaklık bozulmamıştır, ama iki “taraf” da yara bere almıştır.
Neyse ki Kürt sorunu vardır! Ve yeterince birleştiricidir. Gücün başındaki Erdoğan 12 Haziran Seçimi öncesi düğmesine basarak yeniden hız verdiği savaş politikasını sürdürmektedir. KCK tutuklaması üstüne KCK tutuklaması gelmekte, dağlar da operasyonlar özel birliklere ağırlık verilerek sürdürülmektedir. Yasa değişikliğiyle mellelere resmi statü sağlanması yoluna gidilmekte; anlaşmayla salındıkları anlaşılan Hizbullah militanlarının savaş politikalarının hizmetinde kullanılması gündeme alınmaktadır. Şüphesiz Hocaefendi’nin militanlarının da.
Hocaefendi de “5 bin olsa ne olur.. 50 bin olsa ne olur, Kürtlerin köküne kibrit suyu sıkılmalı..” türünden vaazlarıyla tozu dumana katmaktadır. Birlik buradan sağlanmaktadır. Bir de işçi ve memurlara, emekçilere karşı saldırganlık birlik ihtiyacını artırmakta, “tarafları” birleştirmektedir. Kıdem tazminatı.. Düşüğün düşüğü ücretlere razı etme.. Esnekliğin sermayeyle emek arasındaki ilişkiyi kopacak hale getirmesinin önlenmesi.. Güvensiz ve geleceksiz yaşamın dayatılması. Tümü gericiliğin bütününün ve tabii ki Amerikancı ılımlı İslamcı neoliberal gericiliğin en sıkı birliğini zorunlu kılıyor.
Dışarıya ilişkin hem tartışma bol, hem de birlik ihtiyacı. Mavi Marmara’da “İsrail otoritesine boyun eğilmesi”ni savunan Hocaefendiyle “one minute” deyip ilişkileri en alt düzeye indiren Erdoğan’ın tutumu tabii ki çatışma halindedir. Suriye’ye girdi girecek acul bir savaş politikası yürütmekte olan Erdoğan’a yine Hocaefendi bir itidal ayarı çekmektedir. Ama Afganistan’dan Suriye ve İran’a Amerikan savaş arabasına bağlanma ikisini de birleştiren zemini oluşturmaktadır.
Şimdilik birlikçilik asıl eğilimdir ve içeride ve dışarıda saldırganlığın temelidir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa