‘Faili meçhul’ bırakan devlet sırrı!
Fotoğraf: Envato
Ne zaman faili meçhul cinayetlerle ilgili yeni bir gelişme olsa, bir tanık çıksa, bir belge çıksa karşımıza hep aynı şey çıkıyor: Devlet sırrı!
Susurluk Çetesi’nin elemanlarından Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın; işledikleri cinayetleri, öldürdükleri kişileri nereye gömdüklerini, ellerindeki “ölüm listesi” vb. gibi bazı faili meçhuller ve yaptıkları “bin operasyondan bazıları” için itirafta bulundu. Dahası Çarkın, MiT görevlisi Tarık Ümit başta olmak üzere devlet görevlilerinin de kendi timleri tarafından öldürülüp gömüldüğünü, bunların gömüldükleri yeri de gösterebileceğini söylüyor. Aylardır çeşitli yollarla Çarkın itiraflarını yineliyor. Ama bugüne kadar Çarkın sadece kendisini tutuklatabildi! O da herhalde bundan sonra Çarkın’ı izleyip, itirafta bulunmak isteyen çete mensuplarına gözdağı içindir: Sakın itirafta bulunmayın, suçladıklarınıza bir şey yapamazsınız, ama seni tutuklarız!
Çarkın’ı onca açıkça itirafları ve kayıp kişilerin mezarlarının yeri gösterme teklifi dikkate alınmadığı gibi diğer söyledikleri için de; her taşın altında suç, suçlu arayan, “özel görevlisi” ile “genel görevlisi” ile savcılar, nedense Çarkın’ın itiraflarını duymuyor. Ancak “Bu kadar da olmaz!” tepkilerini yumuşatmak için birkaç özel harekatçı polisin (Çarkın’ın ekibinden) tutukladılar, ama onları da dört ay sonra serbest bıraktılar.
Sadece Çarkın da değil; Susurluk Komisyonu’nun üyeleri Fikri Sağlar, Mehmet Elkatmış gibi eski milletvekilleri, konuşurken açıkça; “MGK’nın bir cinayet listesi hazırladığını” herkesin açıkça anlayacağı gibi ima ediyorlar. Çiller, Ağar, Şahin gibi kişilerin bu liste üstünden harekete geçtiğini, Mesut Yılmaz’ın elinde Susurluk çetesinin eylemleriyle çok geniş bir belge yığınının bulunduğu konuşuluyor; yazılıyor, çiziliyor!
Ya da cezaevlerine yönelik olarak yapılan, onlarca kişinin yaşamını yitirmesine neden olan, “Hayata Dönüş Operasyonu” adı verilen operasyona da kimlerin karar verdiğini, kararı kimlerin uygulattığı da bilinmiyor. Bu yüzden de sadece erler ve erbaşlar düzeyindeki sanıkların bulunduğu birkaç dava ise zaman aşımından ortadan kaldırılacak görünüyor. Böylece bu katliamı kimlerin yaptığı da “devlet sırrı”nın ağır örtüsü altında ve sırrın sahibi de bu örtüyü kaldırmamakta ısrar ediyor.
Ve bu koşullarda AKP Hükümeti, BDP ve CHP tarafından faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için bir “meclis araştırma komisyonu kurulması” için verdiği 15 değişik önergeyi reddederek, faili meçhullerin araştırılmasının Meclisin gündemine getirilmesinin önünü kesiyor.
Dersim konusunda da Başbakan konuşuyor, bir daha konuşuyor; ama “Belgeler açıklansın” dendiğinde “devlet sırrı” gerekçesine sığınıyor.
“Peki, Susurluk çetesinin marifetleri, cezaevlerindeki katliamın nedenleri, neden açıklanmıyor?” dendiğinde yine yanıt hazır: Devlet sırrı; MGK’da konuşulanların dışarıya taşınması yasak!
Özellikle yandaş basın ve AKP’nin imaj yapıcı propagandacılar takımı; devlet içindeki çetelere karşı amansız bir mücadele verildiği sanısını güçlendirmek isteyen AKP yandaşları; bütün bu olayları da en çok yazıp çiziyorlar. Ve hükümetin gayretlerine rağmen bu konularda bir ilerleme olmadığını söylemek istiyorlar.
Sanki AKP Hükümeti, yeni iş başına gelmiş de henüz ne olup bittiğini yeterince anlamamış, kendine biraz kredi açılaması gereken bir hükümetmiş gibi!
Oysa AKP Hükümeti 10 yıldır iktidarda olan bir hükümettir. Bu süre cumhuriyet tarihinin onda birinden fazladır. Üstelik AKP Hükümeti, Mecliste mutlak bir çoğunluğu sahip, adliyesi, askeriyesi, emniyeti, istihbaratı, sadece idari olarak değil siyasi olarak da elinde tutan bir hükmettir. Bu yüzden de AKP Hükümeti; “devlet sırrı”, “şunun bilgisi dahilinde de bizim değil”, “hükümetin resmen elinde bir şey yok”, “Bu iş hükümetin değil savcıların, yargının yetkisi dahilindedir; Ne yapıyorsa onlar yapıyor, ne yapılmıyorsa da onlar yapmıyor” gibi gerekçeleri anı da aşabilecek bir güce sahiptir. Bu yüzden de bu konuda her tür bahane ikiyüzlülüktür!
Çünkü hükümetin bu tutumu gerçeklerin üstünün açılmasının istemesinin bir ifadesidir.
Ve AKP Hükümeti gerçeklerin açığa çıkarılmasın istemiyor; ama bu durumu sömürmek, siyasi ranta dönüştürmek için kullanıyor. Bu yüzden de kimse bu hükümetten faili meçhullerin faillerinin ortaya çıkarılmasının önündeki devlet sırrı”nı ortadan kaldırmasını beklemesin!
Çünkü bu sır devleti korumak için konulmuş bir sırdır. Devlet de artık büyük ölçüde AKP Hükümeti’dir!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00