AKP kendi tarihiyle yüzleşmeyecek mi?
Fotoğraf: Envato
Bugün 24 Aralık, 1978’de, 107 kişinin katledildiği Maraş Katliamı’nın 33 yıldönümü!
Bu köşenin sürekli okurları, bu köşede “yıldönümlerinden” çok söz edilmediğini bilirler. Ancak, Bütçe görüşmelerinin son günü, Başbakan adına kürsüye çıkan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın konuşması olmasaydı, bu köşede başka bir yazı olabilirdi. Ancak, bütün önemli sorunları lafa indirgeyen, sonra da o konuda lehte aleyhte ne varsa her şeyi söyleyip, her kesimden “Ne güzel konuştu?” övgüsü alan Bülent Arınç’ın konuşması sırasında Maraş Katliamı’nın 33. yılında tarihi yeniden çarpıtması, Katliamın adeta gökten gelen bir takım kişiler tarafından yapıldığı biçimdeki “belirsizliğe” çanak tutması bu yıldönümü yazısını gerekli kıldı.
Arınç’ın her önemli sorunu “lafa indirgeme” ustalığını sıcak gündemin en önemli sorunu olan Kürt sorununda da gördük.
“Kürt kimliğinin tanınması çok önemli bir konudur. Bu bir insan hakları konusudur. Yani Türkiye’de yaşayan bir insan, ‘Ben Kürt’üm kimliğimle iftihar ediyorum. Ben bu gerçeğimle tanınmamı istiyorum’ dediği zaman bizim buna saygı göstermemiz, bunu kabul etmemiz gerekir. ‘Ben Kürt’üm’ diyen insanın bu ülkede en az hepimiz kadar hakkı, bilgi, eğitim, dil, kültür, kimlik ne hakkı varsa vereceğiz. Bir insanın kimliğini inkar etmek o insanı inkar etmektir. O kimliğin bütün kültürel haklarını, anayasal haklarını vereceğiz, tanıyacağız!” diyen Arınç, bunları bir yandan da sorunu şiddetle çözmeye kararlı olduğunu her vesileyle söyleyen Başbakan Erdoğan’ın öte yandan da partisinin binlerce üyesi tutuklanmış, iç ve dış operasyonların hedefi olmuş BDP’li vekillerin gözünün içine baka baka söyledi.
BDP’liler, Türkiye’de demokrasiden yana olanlar, Arınç’a “Laf değil icraat görelim!” diye çağrılar yapıyorlar. Ama, Arınç’ın yapmış olduğu konuşmanın hazzını duymadan öte bir icraatı olacağına, onu tanıyanlar inanmıyor.
Ancak Arınç, konuşmasında sorunları bir kez daha lafa indirgemekle de kalmadı; Maraş, Çorum, Sivas katliamlarından da söz etti; yapanları lanetledi ve “O zaman biz iktidarda yoktuk” diyerek kendilerini temize çıkardı!
Evet, Maraş ve Çorum olaylarının olduğu 1978-1979 yıllarında AKP yoktur, ama AKP’nin içinden geldiği gelenek vardır. Çünkü AKP 2001 ağustosunda birden kaya kovuğundan çıkmadı. Kendisi de geçmişini Sultan Abdülmecit’e kadar götürdü. Ama iş sorumluluğa gelince, tarihi 2001’den başlatıyor. Ne var ki CHP’ye gelince tek parti dönemine gidiyor, yetinmiyor; İttihat Terakki’nin yaptıklarından bile CHP’yi sorumlu tutuyor.
Maraş ve Çorum olayları olduğunda AKP geleneğinin kökleri olan İslamcı siyasi eğilimler, emperyalizmin “Yeşil Kuşak” stratejisinin unsurlarıydı. Maraş ve Sivas katliamlarını da çok iyi biliyoruz ki, bu stratejinin yöneticileri tezgahlamışlardır. Dolayısıyla MHP, zamanın MSP’si (AKP’nin öncülü) ve AP gibi partiler bu olayların dışında kalmamışlardır. Bu yüzden de Maraş ve Çorum’un manevi sorumluluğu onların da üstlerindedir.
Bu yüzden de Arınç’ın “Biz o zaman yoktuk” demesi bir kaytarmadır. Çünkü Arınç’ın geleneği belki o zaman hükümette değildi ama birlikte “milliyetçi cephe” kurdukları MHP ve AP’li militanlarla birlikte olayların içindeydi.
Sivas Katliamı’na gelince; burada AKP’nin sorumluluğu dolaysız biçimde vardır ve çok daha açıkçadır. Bırakalım Sivas davasının sanıkları, mahkumiyet alan kişileri ile siyasi yakınlığı, bu kişilerin avukatları, sanıkların nerdeyse tümü Arınç’ın Erdoğan’ın partili arkadaşlarıdır. O zaman Sivas Katliamı olduğu zaman biz iktidarda değildik demek nasıl bir sorumluluk anlayışıdır?
AKP; Dersim’e İstiklal Mahkemesi’nin kararlarına gelince “CHP tarihiyle yüzleşsin!” diye haykırıyor. Haklı da söylüyor. Ama AKP de “kendi tarihiyle yüzleşsin!”
AKP “Yeşil Kuşak”ta nasıl bir rol oynamıştır; Maraş’ta Çorum’da nasıl kullanılmış ya da nasıl bir rol oynamıştır?
Sivas Katliamı’nda AKP’nin öncülü parti ve çevreler, şu anda AKP’den vekil olan olmayan Sivas Katliamı’nın sanığı, mahkumu kişilerin, AKP çevresinin rolü nedir; kimler tarafından kullanılmışlar ya da kimleri kullanmışlardır?
Nasıl ki CHP kendi geçmişiyle yüzleşmeden söyledikleri inandırıcı değilse, AKP’nin de, söylediklerinin az çok inandırıcı olması için, kendi geçmişiyle yüzleşmesi gereklidir. Aksi halde Sayın Arınç’ın yaldızlı paketler olarak sunduğu, “ceğiz”, “cağız”la biten vaatleri, onlardan “laf değil icraat” bekleyenler için inandırıcı olmayacaktır; olmaz da.
AKP, geleneğinin (bugün AKP yöneticileri de gençliklerinde bu stratejinin içinde yetiştiler ve bugün de o mayanın etkileri ortadadır) “Yeşil Kuşak” içindeki emperyalizmin egemenlik stratejisine hizmetleri ve Sivas katliamındaki rol oynayan ve bugün de AKP’nin resmen ya da fiilen içindeki çevreler için ne diyor?
AKP’nin kendi geçmişini tartışmaya açmaya ve onunla yüzleşmeye cesareti var mı?
Varsa buyursun!
Maraş Katliamı’nın yıldönümü bunun için iyi bir vesile olabilir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00