Sosyalizme küfür!..
Fotoğraf: Envato
Geçtiğimiz hafta iki başkan öldü. Biri eskiydi, diğeri “görev başında” hayatını kaybetti.
Eski olan, Çekoslovak “kadife devrimi”nin “babası”ydı! Ama, bilinir, baba olmadan önce oğul olunur. Havel, Çek burjuvazisinin “oğlu”ydu. Prag’da zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. 2. Dünya Savaşı’nın ardından sosyalizmin “eli” Çekoslovakya’ya ulaşıp özel mülkiyete son verildiğinde, Vaclav Havel’in, hayatı boyunca unutamadığı bir “kuyruk acısı” vardı artık. Ailesi bütün servetini yitirmişti. Havel, ’68 “Prag Baharı”na gelirken, burjuvazi üzerindeki baskıları anlattığı oyunlar yazmaktaydı. Sovyet egemenliğindeki “Doğu Bloku” içinden çürüyüp zayıfladıkça muhalif olarak öne çıkmaya başladı. Arada tutuklanıyordu, ama 1989’a gelindiğinde Çekoslovakya’nın artık direnmeye takati kalmamıştı ve hapisten cumhurbaşkanlığına “atladı”. Kansız bir “devrim” olmuştu! Ama ne devrim! Karşı devrim tabii ki…
Ölesiye özel mülkiyet tutkunuydu.. Öylesine ki, 1992’de Slovaklar ayrılmaya karar verdiklerinde haklarını tanımadı; sadece anti-komünist değil, azılı bir “tek”çi burjuva milliyetçiydi.
Ama milliyetçiliği küçük uluslara yönelikti. Yeniden Çek Cumhurbaşkanı olduğunda, ülkesini ’99’da NATO’ya soktu ve ardından AB’ne katılmasının tüm hazırlıklarını yaptı. Müthiş “vatansever”di yani!
Diğeri, 69 yaşında, her yere giderken kullandığı treninde kalp krizinden öldü. Resmi haber ajansı, kendisine “sevgili lider” dedirten Kim’in “büyük zihinsel ve bedensel yorgunluk nedeniyle” öldüğünü duyurdu.
Babasının adını taşıyan Kim İl Sung Üniversitesi siyaset ve ekonomi bölümünden mezun olduktan hemen sonra ’64’te “paraşütle” Kore İşçi Partisi’nin merkez komitesine geldi. ’73’teyse komitenin sekreteri olarak seçildi ve bir yıl sonra Politbüro üyesi oldu. Kore devriminin “babası” kendisi değil, babasıydı. Oğul Kim, tıpkı zengin burjuva ailenin çocuğu Havel gibi, ünlü babasının oğlu olduğu için şanslıydı. Üstelik muhalefetteki Havel ailesinden farklı olarak, onun babası muktedirdi. Bu nedenle iktidar basamaklarını üçer-beşer atlayarak hızla yükseldi.
Orduyu kontrol eden Merkez Askeri Komisyon üyesi de olan Kim, babasının sağlığında, Yüksek Halk Meclisi başkan yardımcısı seçildi. Kore Halk Ordusu Başkumandanlığı’yla Ulusal Savunma Komisyonu Birinci Başkan Yardımcılığı da yapan Kim, babasının ölümüyle, ’94’te başkan oldu.
Maşallah İngiliz lordları gibiydi, unvan üstüne unvan sahibiydi. “Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Kahramanı”ydı.’92’de Mareşal unvanını da aldı.
Söylentiye göre, Kim, devasa bir video-film arşivine sahipti ve puro, şarap ve konyak düşkünüydü. Uçak korkusu nedeniyle 2001’de Moskova’ya iki ayda trenle gitmişti. Önemli olansa, Kim’e eşlik eden dönemin Rus elçisi K. Pulikovsky’nin “Orient Express” adlı kitabında yazdıklarıydı: “Görmemişin oğlu” Kim’in 16 vagonluk özel trenine kasa kasa Fransız şarabı yüklenmiş, tren daha varmadan uğrayacağı istasyonlarda canlı ıstakozlar hazır edilmişti. Suşi şefi Kenji Fujimoto’ysa, Kim’in 10 bin şişelik bir şarap mahzeni olduğunu söylemekteydi.
Tümü, yıkıcı propaganda olabilir. Çünkü kıtlık yaşayan ve halkı açlık çeken Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, büyük paralar harcadığı nükleer silaha sahiptir ve bu nedenle Bush tarafından “haydut devlet” ilan edilmiştir. Ama söylenti, ifade özgürlüğünün olmadığı yerde türer.
Hanedanlık geleneğiyse söylenti değildir ve tıpkı “sevgili lider”in “büyük lider” babasının yerini alması gibi, “büyük halef” torun ve oğul Kim de, başkanlığa oturarak atalarına layık olduğunu kanıtlamıştır!
Devlet yönetiminde hiç deneyimi yoktur, ama iki yıldır hızla terfi etmiştir. Parti MK üyeliğine ve Ulusal Savunma Komisyonu başkan yardımcılığına getirilmiş, asker olmamasına rağmen doğrudan orgeneralliğe de atanmıştır. Resmi Kore ajansı, “parti üyeleri, askeri yetkililer ve halk”ı, “yoldaş Kim Jong-un liderliğini sadakatle takip etme”ye ve her ne demekse “parti, ordu ve halkın birleşik cephesini koruyup pekiştirme”ye çağırmıştır.
“Sevgili lider”in ölümü borsaları düşürmüşmüş! Büyük yatırımcılarına kazandırmak üzere düşüp yükselmek için bahane arayan borsaların oynaklığı bir yana, Kore halkının gözyaşları önemlidir. Zamanında Atatürk için de neredeyse bütün millet ağlamıştı. Düzenin su sızdırmazlığını ve tek düzeliğini gösterir.
Bazıları bu Kore’ye hâlâ “komünist” demekte ısrarlılar! Anti-emperyalisttir, evet. Komünistliğe gelince ise, tıpkı Çin gibi, anti-komünisttir!
- Böyle nereye kadar? 28 Ocak 2025 06:55
- Suriye ve Doğu Akdeniz niyetleri ve gerçekler… 26 Ocak 2025 04:51
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58