Tutuklanan gazetecilerden mektup var
Fotoğraf: Envato
20 Aralık günü gözaltına alınan 48 gazeteciden 35’i tutuklandı. Türkiye yeni yıla 95 gazetecinin tutuklu olduğu bir ülke olarak giriyor.
Suriye Lideri Esad’a demokrasi, Fransa’ya ‘ifade özgürlüğü’ konusunda ders vermeye pek hevesli Erdoğan’ın Türkiye’si gazetecilere zindan olan bir ülke durumunda.
Tutuklanan arkadaşlardan birçoğu ile uzun yıllardır tanışıyoruz. Nuri, Yüksel, Ramazan çeşitli vesilelerle görüştüğümüz, gerek gazetecilik açısından, gerekse de demokrasi mücadelesi bakımından ortak etkinlikler için çaba harcadığımız arkadaşlarımız. DİHA muhabirlerinin birçoğunu da tanıyoruz. Hepsinin takipçiyiz.
Tutuklanan gazetecilerden biri de eski Gündem editörlerinden ve 3-4 yıldır da kadrosu Evrensel’de olan, haberler yapan, yer yer analizler yazan Hüseyin Deniz.
Aynı zamanda yakın dostum olan Hüseyin Deniz, Metris’ten dar bir zamanda bir mektup yazmış. Mektubunda birlikte tutuklandığı bütün arkadaşlarla ortak durumlarını aktarmaya çalışıyor. Onları aşağıda bulacaksınız.
Mektupta yazmadığı ve kendisi ile görüşen avukata söylediği şeylerden bazılarını da burada paylaşmak gerekiyor. Bilgisayarına el konulmuş. İçinde hem mesleki çalışmaları, hem kendi özel hayatına dair verilerin olduğu bilgisayar kendisine geri verilmemiş. Hüseyin’in iki yıldır yazmak için titiz bir uğraş verdiği, Türkiye’de ‘12 Eylül ve sendikal mücadele’ ilişkisine dair kitap hazırlığının bütün verileri de bu bilgisayarda bulunuyor. Hüseyin işsiz olduğu dönemlerde, ekonomik sıkıntılar içinde dahi, 12 Eylül döneminin sendikacılarıyla görüşmek için il il dolaşarak yaptığı röportajlarla bu kitabın verilerini oluşturmuştu. Bu kitap çalışmasının başka bir kopyası da yokmuş.
Hüseyin’in sarı basın kartına da el konmuş. Almanya’da gazetecilik yaptığı süreçte edindiği uluslararası geçerliliği olan basın kartına ise dokunmamışlar. Yani aslında Türkiye’de dokunulmazlığı olan ‘sarı basın kartı’ değil, uluslararası basın kartı. Bunu da buradan belirtmiş olalım.
Diğer bir nokta olarak da Hüseyin’in mektubunda sözünü ettiği ‘gizli tanık’ konusu çok önemli. Hüseyin’in aktardığına göre 15 dolayında meslektaşımız hakkında ‘gizli tanık’ ifadesi mevcutmuş ve bu tutuklanmalarında ciddi düzeyde rol oynamış.Gizli tanığın “şu tarihlerde Kuzey Irak’ta idi” türünden iddialarını, pasaport giriş çıkışlarıyla çürütüyor bile olsa, bundan ziyade bu ‘gizli tanığın’ ifadelerine itibar ediliyormuş. Ve ifadelerindeki çelişkilere bakıldığında belki de böyle bir gizli tanığın hiç olmadığı, bunun tutuklamanın sözde ‘hukuksal zeminini’ güçlendirmek üzere, hukuki boşlukları doldurmak açısından uydurulduğunu bile düşünmek mümkün. Bu ‘gizli tanık’ mefhumuna diğer benzer davalarda da tanık olmuştuk.
Hem Hüseyin’in, hem de tutuklanan diğer arkadaşlarımızın durumlarına dair bu notları aktardıktan sonra sıra Hüseyin’in gönderdiği mektuba geldi.
Aynen paylaşıyorum:
“Sevgili Fatih merhaba.
Böyle bir yerden yazmak tabii ki, benim ve senin istediğin bir şey değil. Ama sonuç itibariyle bir komplo sonucunda buradayız. Komplo diyorum çünkü, her şeyimizle, yaptığımız gazetecilik faaliyeti nedeniyle zaten biliniyoruz. Ama nedense bütün bunlar, bunun yanı sıra, lehimize var olan hiçbir kanıt, ya da olan üretimimiz dikkate alınmadan, sadece ‘gizli’ bir tanık üzerinden; hukuki hiçbir geçerliliği olmayan dijital bir kopya gerekçesiyle tutuklanmış bulunuyoruz.
Her yaptığımız üretimin, savunduğumuz düşüncenin, haberin, analizin, yorumun, fotoğrafın arkasındayız. Bizim burada olmamızın asıl nedeni, Türkiye’nin demokratikleşmesi, düşüncenin önündeki tüm engellerin kaldırılması, eşitlik, barış ve insanca bir yaşamı savunmaktır.
Bunun bedelini de karşılamaktan kaçmam.
İşin bu noktaya gelmesi, gazetecilik faaliyetinin tehdit altında olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Kısaca böyle diyeyim. Bizim tek çabamız, bu komplo ve tehdidi boşa çıkarmak yönünde olacak. Bu konuda senden de kimi isteklerim olacak. Sesimiz olacağına (tüm arkadaşların da) dair bir şüphemiz yok. Sesimizi gazeteci örgütlerine duyurmada katkı ve çabalar bu süreçte çok önem kazanıyor. Bunlardır şimdilik... Yeniden yazışacağız. Gazeteye yazı yazacağım sanırım önümüzdeki günlerde.
Sevgiler, iyi çalışmalar.
Tüm Evrensel emekçilerine başarılar diliyorum.”
- Büyükada’dan günümüze ‘Etki Ajanlığı’ komplosu 29 Ocak 2025 11:35
- Ahmet Güneştekin bizim acılarımızı da görecek mi? 27 Ocak 2025 06:45
- Tek adam düzeniyle onun sınırları içinde baş edilemez 20 Ocak 2025 15:37
- 'Zalim iyimserlik' 13 Ocak 2025 04:59
- Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç” 06 Ocak 2025 05:00
- Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı! 30 Aralık 2024 06:30
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23