28 Aralık 2011 09:56

Vekile kıyak kıyak da...

Vekile kıyak kıyak da...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hep böyle oluyor: Önce Meclisteki partiler aralarında anlaşıyorlar; vekile yapılacak “fahiş zam”, bir gece yarısı ya da sabaha doğru, Meclis gündemine alınıp 10-15 dakikada oybirliği ile geçiriliyor. Ertesi gün vatandaş bunu duyunca; “Ayıptır; böyle şey olur mu?​”, ”Millet aç sefilken vekile böyle zam yapılır mı”, “Asgari ücretle yaşayanı düşünün!” diye tepkiler başlıyor. Çeşitli kitle örgütlerinin temsilcileri bağırıp çağırıyor.... Sonra Meclisteki bazı partiler ya da bazı milletvekilleri, “Biz bu zammı almayacağız!”, “Bizim haberimiz olmadan zam yapılmış!” diye suçu üstlerinden atmaya çalışıyorlar. Bazı partiler kendi milletvekillerini de eleştiriyor. ... Ama sonuçta zam yapılıyor. ... Bir süre sonra da bütün bu tartışmalar unutuluyor; ta ki bir gece yarısı daha milletvekillerine bir kıyak zammın geçiriliverdiği duyulana kadar!
Tabi bu tartışmalarda “bir kısım medya” mensubu, vekillere yapılan zammı savunuyor; hatta az bile buluyor: “Canım vekil gidip iş adamlarından para mı dilensin; bu daha kötü değil mi?​” gibi akıl almaz gerekçeler öne sürüyorlar. Sanki vekil, üç beş kuruş uğruna patronun kucağına oturmaya hazır bir zayıf kişilikmiş gibi!  
Ancak önceki gün Meclis Bakanı Cemil Çiçek’in söyledikleri sorunun aynı zamanda bir “ahlaki soruna” da dayandığını gösteriyor. Meclis Başkanı zamma karşı çıkan, “Ben bu zammı almayacağım” diyen vekiller ve zamma karşı çıkanları “popülizm yapmakla” suçluyor.
Meclis Başkanı Çiçek, bu zamlara karşı çıkan vekilleri “halk dalkavukluğu” ile suçlayarak şunları söylüyor: “Ben yanlış olduğu kanaatinde değilim. Bir ihtiyaç vardı. Düzenleme mutabakatla çıktı, kimse tek başına yapmadı. 3-5 gün sonra karşı çıkan vekillerin de bu zamlı maaşları alacağından şüphem yok!”
Burada Meclis Başkanı sadece zammı savunmuyor; “Halk dalkavukluğu yapıyorlar” dediği milletvekillerini de aşağılıyor da. Çünkü TBMM Başkanına göre vekiller aslında gerçekten zamma karşı çıkmıyor, numara yapıyorlar; gerçekte ise zamdan çok memnunlar!
Asgari ücrete yüzde 3, emekli maaşlarına yüzde 4, memur maaşlarına yüzde 3-4 zam yapılırken vekil emekli maaşına yüzde 75’e varan (vekil emekli maaşı ortalama 5 bin 900 TL’den 8 bin 100 TL’ye çıktı) zam yapıldı. Böylece iki yıl milletvekilliği yaptıktan sonra emekliliğe hak kazanan milletvekili ayda 20 bin TL’ye yakın maaş alacak! Elbette ki bu emekçiler için öfke uyandırıcı bir durum. Sadece bu da değil; bu zam, aynı zamanda emeklisiyle, çalışanıyla; emekçilerden reçete başına 3 TL sağlık katkı payının geçirildiği düzenleme içinde yapılıyor olması da elbette emekçilerin dikkatinden kaçmayacak ve onların öfkesini artırıcı bir durumdur.
Bu ülkede, “milletvekillerinin maaşları az mı çok mu”, tartışması hep yapılmıştır. “Az” diyenler de “çok” diyenler de kendilerine göre gerekçe bulmuşlardır. Ancak şu bir gerçektir ki, asgari ücretli, emekli gibi toplumun güçlükle yaşamını sürdüren kesimlerinin gelirleri ve bu gelirlere yapılan zammın yüzde 3-4’ler düzeyinde kaldığı dikkate alındığında, vekillerin kendilerine her vesileyle, çeşitli bahanelerle fahiş zamlar yapması elbette ahlaki bakımdan da tartışılması gereken bir sorundur. Kahvelerde, çeşitli basın açıklamalarında ya da bu türden konuşmaların yapıldığı her yerde sorunun ahlaki boyutu konuşulmaktadır. Vekillere de bu ahlak tartışmasından türetilen ve buraya yazarsak, “Meclisin manevi şahsiyetini tahkire” girebilecek sıfatlarla seslenilmektedir.
Evet, milletvekillerinin, kendi maaşlarına böylesi yüksek düzeyde zam yapmaları bile her tür eleştiriyi hak etmelerine yeterlidir. Ancak halkın asıl dikkat noktasını kendi gelirlerinin niye milletvekilleriyle aynı oranda artırılmadığı sorusuna yönelttiği ölçüde gösterilen tepkiler anlamlı bir tepki olur.
Eğer sendikalar, emek örgütleri, toplumun tüm örgütlü-örgütsüz tepki gösteren kesimleri, milletvekili zamlarına öfkelenen birer birer vatandaşlar kendi maaş ve ücretlerinin yeteri kadar yükseltilmesi konusunda bir mücadele içinde oldukları ölçüde milletvekillerine zamma gösterilen yaygın tepki, bir mücadelenin de potansiyeli haline gelebilir.

(*) Elbette ki bugün zamma karşı çıkan milletvekilleri içinde elbette samimi olarak karşı çıkanlar vardır. Ama burada genel tutum, vekillerin kendilerin zam yapmaya pek hevesli olduğu ve bu zammı yaparken vekili oldukları milletin geliriyle kendi gelirleri arasında uçurumu ne de milletin vekilin kendine zam yapması karşısında ağzını açtığında neler söyleyeceğini umursadığı söylenemez.   

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa