Rivayet!
Fotoğraf: Envato
“Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız”
1 Ocak, çok Kürt’ün doğum günü, biliyoruz. Sadece Kürtlerin değil elbet, hakikaten o günde doğanlar da var ama en çok geç yazdırılan, gerçek doğum günü unutulan, dikkat edilmeyen herkesin doğum günü 1 Ocak. Aylar sonra şehre inilecek ya da nüfus dairesine gidilecek kadar uzakta olanların; bazen ruhen, bazen coğrafyadan uzakta. En çok da Kürtlerin doğum günü ama 1 Ocak.
Aralık sonu da ölüm günleriymiş. Sonuna geldiğimiz yılı, ölümlerle ve yalanlarla bitirmek de varmış.
Haber vermek için Genelkurmayı bekleyen, hâlâ günün sonuna kadar “siviller öldü iddiası” laflarını utanmadan tekrarlayanlar, topu taca atma görevini de üstlendiler. Katliamın akşamından beri televizyonda ve dünün gazetelerinde bir günah keçisi belirlenmişti; istihbarat. Kimine göre MİT ajanı, kimine göre ABD ama her şey istihbarat hatasıyla başlamıştı bir kere. Ha bir de hava araçlarına yüklendiler, hava aracının insafının, vicdanının olmamasından bahsedenler vardı. Hükümet de, sanki “operasyon kazası” diyen onlar değilmiş gibi “gereği yapılır” lafıyla kayıtlara geçirilmişti. Sade yandaş kıyağı olsa iyi, en mavilisi kuşlusuna göre de.
“Hata” olduğunda anlaşan gazete çok da, en anlamlı anlaşma beklenmeyen yerden geldi. Bir de Kürtlere bölücü derler, oysa hiç anlaşamaz denenleri aynı safsatada birleştirmişti işte: Sözcü’nün “Silah taşıyorlardı” sürmanşeti ile Akit’in “Terörist mi kaçakçı mı” manşeti, yılın son piştisi olarak akıllarımızda kalacak, merak etmesinler. 35 canı bombalarla almayı “Hata” diyerek örtbas etmeye çalışmak yeterince yüzsüzce değilmiş gibi, Genelkurmay da, hükümet de, bölgedeki herkes de başka türlü anlattığı halde bu yalanı üstlenmek, iki cengavere, iki öncü birliğe düştü. Ölenlerin PKK’li olduklarını her şeye rağmen öne sürmek ve birilerini buna inandırmak mümkünse, lanet olsun böyle iletişim çağına.
Oysa dün sosyal medya Uludere’nin üstüne bu kadar düşmese, saklamak, üstünü örtmek daha mı kolay olacaktı diye bir soruyu tartışıyorduk. İnsansız haber araçları sazı ellerine aldıktan sonra, gerçeği umursamaz oldular, ne fayda.
Abartıldı, yanlışlık oldu, bilmem ne derken, ustanın “Kirvem hallarımı aynı böyle yaz” dediği gibi, rivayet mı sanılacak yani?
Bir de, Güneş yılın sorusunu farkında olmadan sormuştur belki: “Asker ne yapsın?”
Öldürmesin.
- Androidler üç boyutta ne düşler? 06 Ekim 2017 01:00
- Yedi kişilik oyun 01 Eylül 2017 01:00
- Erkeklere gününü gösteren pehlivan 18 Ağustos 2017 01:02
- Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu 28 Temmuz 2017 00:15
- Zombilere karşı iki tutum 21 Temmuz 2017 01:00
- Maymun nasıl maymun oldu? 14 Temmuz 2017 00:15
- Sürüden ayrılanı kamera kapar 07 Temmuz 2017 01:33
- Ey ruh, sen kimsin? 30 Haziran 2017 00:52
- Karanlık Çağ’da vampirlere karşı 08 Haziran 2017 23:52
- Genç Karl Marx: Bir başlangıç 19 Mayıs 2017 01:00
- Kaygı'yla gerçeği hatırlamak 12 Mayıs 2017 00:30
- Beyazlar Afrika'da neler çekmiş 05 Mayıs 2017 00:59