Kim terörist?

Son beş-altı ay içinde müthiş bir “terör” ve “terör örgütü” propagandası yapılmaktadır. “Terör örgütü” aşağı “terör örgütü” yukarı…
Sözde açılımdır.. Hâlâ sürdüğü iddia edilmektedir. İdris Naim beyefendi ayrı telden çalmaktadır, ama B. Arınç örneğin gözleri nemli nemli, Kürt sorununu çözmek üzere neler neler yapacaklarını anlatmaktadır.
İdris bey şairin şiirinde, ressamın portresinde, yontucunun heykelinde bile “terör örgütü” görmektedir.. Tabii ki İzmir’de karakolda bir kadınımızı hunharca döven polisleri asmayacaktır, sahip çıkıp sırtlarını sıvazlamaktadır. “Akılları başlarına gelinceye kadar devam edilecek” demektedir! Neye? Öldürmeye.. Asıp kesmeye.. Polisini asmayacaktır, ama “terörist”i de iflah ettirmeyecek, operasyonlara hız vererek, elinden geldiğince öldürecektir.. “Etkisiz hale getirecektir” yani…
Sadece o mu? O bir vakadır! Belediyeden beri Erdoğan’ın “yakini” olduğu için kimse karışamamaktadır. Ambulans gibi “geçiş üstünlüğü” vardır. Atalar züccaciyeci dükkanına girmiş gibi demişlerdir.. Kırıp dökmektedir, ama ne yapsa hakkıdır diye düşünülmektedir. Erdoğan’ın sırdaşı, kasası denmektedir.. Öyle izah edilmektedir halk arasında. Ama ondan ibaret değildir.
Vurma kırma söylemi geneldir. 23 Nisan’da küçüğe “ister asar, ister kesersin” diye yerini bırakırken Erdoğan söylemiştir.. Öyle gitmektedir. Zihniyet asma-kesme zihniyetidir. Ölüm ve öldürme üzerine kuruludur. “Açılım” da bunun üzerine oturmaktadır.. Saçılım da.
Hükümet son topyekûn saldırısını da böyle başlatmıştır. İstediklerini çok bulmuş, Kürtleri taleplerini azaltmaya “ikna etmek” üzere topları, tüfekleri tüm hışmıyla devreye sokmuştur. Yeniden! Yoksa Öcalan’la Hakan Fidan başbakan adına görüşmekteydi. Çok bulunmuştur.. Tüccarlıktandır.. Pazarlık için ölüm buyruğu uygulanmak üzere düğmeye basılmıştır.
Ama denmiştir ki, “terör örgütü başlattı”! “PKK saldırıya geçti” denmiştir. Yüksek sesle söylenmiş.. Gazete ve TV’lerce dillere dolanmıştır. Her haber böyle verilmiştir. Her çıkıp yorum yapan böyle konuşmuştur. Çünkü, tıpkı 28 Şubat paşaları gibi, başbakan da gazete-TV patronlarıyla yöneticilerini toplayıp brife etmiş, talimatlandırmıştır.. Yargıçlar, savcılar da aydınlatılmıştır.. “Hukuktur karışamayız” denmiştir, ama KCK tutuklamaları için emir verildiği yine bizzat başbakan tarafından açıklanmıştır.
“Yeni konsept”le bu kez “terörün belinin kırılacağı” belirtilmiştir. Polis de devreye sokulmuştur. Ama konseptin “yeni”si bundan ibaret olmamıştır. Ne kadar iyi davranıldığı, yakalanan “terörist”e sırttan çıkarılan parkanın bile verildiği anlatılmıştır! Ve ne kadar başarılı olunduğu vurgulanmıştır. 10.. 20.. 30 kişilik ölümler propaganda edilmiştir.
Ama bir şeyden geri durulmamıştır ki, daima “terörle mücadele edildiği” söylenmiştir. Ankara Kumrular Sokak’ta bomba patlatan “teröristler”in ne denli insanlık dışı eylemler yaptıkları anlatılmış, Diyarbakır’da polisle PKK militanlarının çatışmasının ortasında kalarak kucağında çocuğuyla bir kadınımızın ölmesinin suçu “terörizm”e çıkarılmıştır. Hakkari’ye öğretmen eşini ziyarete giden bir mühendisimizin, Urfa’da mezuniyet kutlamasına giderken saldırıya uğrayan genç kızlarımızın ölümleri hep “terör” ve “terörizm”le açıklanmıştır. Hatta PKK’nin “yanlışlık” deyip özür dilediği durumlarda bile, hiç nereden kaynaklandığı sorulmamış, ama “terör” ısrarı sürdürülmüştür.
Peki şimdi “yanlışlık” öyle mi? Uludere’de 35 masum genç kaçakçı “yanlışlıkla” öldürüldüler, “operasyon kazası” öyle mi? Kumrular’a bomba koymanın izahı ve savunulur yanı yoktur.. Doğrudur. Peki, neden “terör örgütü sandık” falan deyip Uludere katliamını savunmaya yelteniyorsunuz? Neden sorumluları hemen görevden almıyorsunuz, neden istifa etmiyorsunuz da konuşuyor.. konuşuyorsunuz!
Nedir terör peki? Kimdir terörist? Asıl terör 35 masumu göz göre göre öldürmek değil midir? Uçaklarla bombalayarak üstelik. Uçaklar birer terör aleti değil midir peki? Ve bombalar? Uçağı, topu, tüfeği, milyona yakın askeri, birkaç yüz binlik polisiyle devletle aşık atabilecek terör makinesi var mıdır? Ne zaman gözler kana doyacak?