03 Ocak 2012 12:02

Hükümet bu dosyayı kapatmış!

Hükümet bu dosyayı kapatmış!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, önceki gün yapılan uzun kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada; Uludere katliamı için “Özür dilenmeyeceğini ama yaşamını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödeneceğini” açıkladı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, AKP Hükümetinin Uludere katliamı ile ilgili değerlendirmesini özetle şöyle açıkladı: “Harekat konusunda talimat verilmiş. Canlıya karşı öncelikle teslim olması, mukavemet karşısında etkisiz hale getirilmesi durumu var. İşaret fişekleri ve top atışlarına rağmen grubun hareketi neticesinde bombalama yapılmıştır. ... Bilelim ki olayın meydana geldiği yer terörist grupların olduğu, operasyonların yapıldığı bölgedir. Kaçakçılık amacıyla gidilmiş olsaydı birilerine ulaşarak biz terörist değiliz şuradan şuraya gidiyoruz diyebilirlerdi fikri oluşuyor. Bu kişilerden bize intikal eden sözlerden kendileri ikaz edilmesine rağmen böyle bir şey gelmemiştir.  ... Öyle resmi olarak kürsüye çıkıp ‘özür diliyorum’ demek o aşamada herhalde çok olumsuz bir beklenti olur.”
Arınç’ın açıklamasına göre hükümet, “Biz gerekli uyarıları yaptık, uyarı için işaret fişeği atıldı, top ateşi açıldı ama bu insanlar çıkıp biz terörist değil kaçakçıyız demedi!” diye saldırıya uğrayan sivilleri suçlamaktadır. Dahası dün AKP Grubunda yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı ve öteki yetkililere yaptıklarından dolayı teşekkür ederek, Arınç’ın söylediklerine daha açıklık getirdi.
Bu değerlendirmede sonuç olarak da Arınç, hükümetin yaşamlarını yitirenlerin ailelerine tazminat ödeyeceklerini ama “özür dilemeyeceklerini” söylüyor.
Peki, “özür” niçin dilenir?
Bildiğimiz toplumsal ilişkiler içinde günlük yaşamda olsun, siyasette olsun bir şey yanlışlıkla, istenmeden yapılmışsa, bu işi yapan dönüp işin yapılmasından dolayı zarar görenlerden özür diler. Bu kadar basit!
Ama hükümet, “Hayır; özür dilemeye gerek yok!” diyorsa demek ki bu işin yanlışlıkla yapılmadığını da kabul etmiş oluyor!
Mantık çerçevesinde kalındığında bu soruya verilecek yanıt; “O zaman hükümet, bu katliamı bilerek yaptırdı!” biçiminde olur. Ancak elbette bu da denmek istenmiyor. Ama özür dilenirse hükümet, Kürt sorununu çözmek için oluşturduğu ”terörle mücadele konsepti”nin sorgulanmasından çekiniyor. Bu yüzden de bu konsepti eleştiriye açacak bir “özür dileme”ye yanaşmıyor.
Tersine Başbakan Erdoğan ve öteki yetkililer, her vesileyle, olayın gerçek sorumlarını göstermek, politikalarını gözden geçirmek yerine BDP’yi suçlayarak asıl gerçeği gölgelemek istiyor.
Ve tabii oyalanmak isteyenler için de hükümetin açıklamasında bir bölüm var. “Soruşturma devam ediyor; olayda ihmali olanlar varsa bunlar da tespit edilecek!” deniyor. Yani 35 kişinin yaşamını yitirmesinde “Özür dilenecek bir şey yoktur”; “Her şey usulüne, kaidesine göre yapılmıştır” deyip, bu olayı gerçekleştiren silahlı kuvvetlerin en başı, en sorumlusu olan Genelkurmay Başkanına da dünyanı gözü önünde bu olayın gerçekleşmesi sırasında gösterdiği hassasiyetten dolayı teşekkür edildikten sonra daha ne araştırılıp soruşturulacaktır ki!
Şu açık ki Başbakan Yardımcısı Arınç’ın hükümet adına yaptığı açıklama ve Başbakan Erdoğan’ın dün yaptığı konuşmadan sonra 35 genç köylünün katli davası dosyası hükümet tarafından kapatılmış, bürokrasinin tozlu raflarına konmuştur.
Halk vicdanında ise, elbette bu dosya kapanmamıştır ve failleri ortaya çıkıncaya ve hükümet bu şiddet yolundan dönünceye kadar da kapanmayacak; bu katliama yol açan politikaların sorgulanması sürdürülecektir.  

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa