Büyükanıt ve Bir neden korunuyor?
Fotoğraf: Envato
Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ tutuklanınca herkesin aklına gelen ilk soru; ”Başbuğ’dan önceki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt neden tutuklanmıyor?” oldu. Dünkü gazete manşetlerinin bir çoğu bu soruyu açıkça ya da dolaylı yoldan soran biçimde hazırlanmıştı.
Çünkü Başbuğ’un ifadesinde de belirttiği gibi, “İnternet Andıcı” davasının konusu olan “İnternet siteleri”, Büyükanıt döneminde açılmış ve bu siteler İlker Başbuğ’un genelkurmay başkanlığı sırasında kapatılmış. Başbuğ da soruyu aslında, “Bunları kapatan komutan tutuklanıyor da neden açan tutuklanmıyor?” diye soruyor.
Tabii bundan daha da önemli sorulara dayanak olacak şeyler; örneğin AKP iktidarı döneminde askerlerin hükümete en açık müdahalesi olan; “28 Nisan e-Muhtırası”nın, Yaşar Büyükanıt’ın Genelkurmay başkanlığı sırasında verilmiş olması var. Dahası Büyükanıt, bu muhtırayı kendisinin yazdığını ve İnternet sitesine koyduğunu açıkça söylemiştir(*). Buna rağmen, bir “müdahale hazırlığı” olduğu iddiasıyla “Balyoz davası” açılıp, ilgili ilgisiz, muvazzaf ve emekli demeden her rütbeden subay içeriye atılırken, hükümete açıkça müdahale eden, Meclisin cumhurbaşkanı seçmesini engelleyen “muhtırayı” veren Büyükanıt’ın bütün bu soruşturmaların içinde yer almaması elbette “yargı bağımsızlığı” çerçevesinde anlaşılır değildir. Tersine Büyükanıt’a, diğer genelkurmay başkanlarına tanınmayan imtiyazlar da tanınmış, 1 milyon dolarlık zırhlı araba verilerek emekliliğini huzur içinde geçirmesi garanti edilmiş bir zat olarak yaşamın sürdürmektedir.
“Neden herkese dokunulurken Büyükanıt’a dokunulamıyor?” sorusu gündeme gelince, arkasından, “28 Şubat (1997) postmodern darbesi”nin lideri Emekli Orgeneral Çevik Bir’in de dokunulamayan komutanlardan olduğu akla geliyor. Çünkü darbe ve darbecilik denince, 12 Eylül sonrasının ilk darbesi, “postmodern” bile olsa “28 Şubat darbesi”dir. Ve her taşın altında kendisine karşı komplo arayan Erdoğan ve hükümetinin, onun özel yetkili savcılarının Çevik Bir’i, Yaşar Büyükanıt’ı görmezden gelmeleri elbette “Neden bu generallere dokunulmuyor?” sorusunu giderek büyütmektedir. Hele Büyükanıt’la Erdoğan arasında yapılan ve Erdoğan’ın, “Orada ne konuşulduğu benimle mezara kadar gider” dediği “Dolmabahçe mutabakatı”nda (4 Mayıs 2007) “nelerin üstünde mutabık” oldukları da giderek daha önem kazanmış bulunmaktadır. “Ülkenin Başbakanı ile Genelkurmay Başkanının bütün halktan ve devletin bütün makam ve kurumlarından gizledikleri nasıl bir mutabakattır; ne üstüne bir mutabakat sağlanmıştır? Böyle; darbeler ve darbecilerle, askerin siyasete müdahalesiyle hesaplaşıldığının ve demokrasinin sivil ayağını güçlendirme iddiasıyla operasyonların yapıldığı bir dönemde bu müdahalelerin en ilerisini yapan generallerin soruşturmaların dışında tutulması nedendir; neden bu generaller korunmaktadır?” soruları büyümektedir ve daha da büyüyecek görünmektedir.
Burada elbette; 28 Şubat için; “Ordu içindeki, Türkiye’nin doğuya kaymasını önlemek isteyen Amerikancı kliğin müdahalesidir ve bir bakıma da AKP’nin kurulmasına giden yolu açan bir darbe olduğu için AKP Hükümetinin 28 Şubatı, kendisine ve geleneğine karşı bir darbe olarak görememektedir. Bundan dolayı da 28 Şubatçılar darbe soruşturmalarının dışındadır!” denebilir. Ya da “Büyükanıt’ın Dolmabahçe’de bir biçimde (Filiz Büyükanıt’ın usulsüz harcamaları dosyası ve faili meçhul cinayetlerde Büyükanıt ilişkisi gibi dosyalarla) kucağa çekildiği (taraf değiştirdiği); bugünkü darbe soruşturmalarına ve asker içindeki operasyonlara Büyükanıt’ın destek ve dayanak sağladığı, bu konuda sözlerin alınıp verildiği” söylenebilir. Ve bu iddialar çok da genel ve yorumdan ibaret de kalmaz. Elbette başka birçok başka ikincil gerekçeler de öne sürülebilir.
Bu köşenin okurları bilir ki, burada denmek istenen, madem onlar tutuklandı bunlar da tutuklansın gibi; “tutuklamada adalet!” değildir. Tersine burada söylenmek istenen bu davaların hukuki kriterlere dayanılarak, bir adalet duygusuyla açılmadığı, tersine tamamen siyasi, AKP’nin siyasi çıkarına ve hedeflerine hizmet edecek sınırlar içinde ele alındığıdır. Büyükanıtların, Çevik Birlerin bu davaların dışında tutulmasının nedeni de ancak böyle olursa açıklanabilirdir.
Peki, yarın Büyükanıt tutuklanırsa, Çevik Bir ve marifetleri soruşturulursa, bu davalar siyasi olmaktan çıkar mı?
Elbette değil! Bu saatten sonra bu türden soruşturmaların açılması da ancak “siyasi çıkar” nedeniyle açıklanabilir. Tıpkı Cumhurbaşkanı ve öteki zevatın, “Yasalar önünde herkes eşittir!”, “Mahkemece suçlu olduğuna karar verilinceye kadar kişinin masum sayılacağı”na dair tekerlemeleri yinelemelerinin tamamen siyasi amaçlı açıklamalar olması gibi.
(*) Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 8 mayıs 2009’da CNN Türk’te çıktığı, 32. Gün’de e- Muhtıra”nın kendi tarafından Genelkurmay İnternet sitesine konulduğunu açıklamıştı.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00