Terörist

Nelson Mandela da teröristti. Afrikalı Ulusal Kongresi’nin silahlı kolu Umkhonto We Sizwe (Ulusun Mızrağı) örgütünün lideri olarak 1963 yılında tutuklanıp Robben adasındaki cezaevine kapatıldı ve tam 27 yıl cezaevinde kaldı. Salıverildikten sonra yürüttüğü çalışmalarla Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki ırkçı ayrımcı politikalara karşı mücadelesini sürdürdü ve 1994 yılında da terörist olarak 27 yılını cezaevinde geçirdiği aynı ülkenin başkanı oldu. Zamanında örgütün kısa adı “MK” olan silahlı kolu da, Afrikalı Ulusal Kongresi de üyeleriyle birlikte Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere pek çok ülkenin terörist listesinde yer aldı. Hatta örgütün etkili isimlerinin terörist listesinden çıkartılması Nelson Mandela’nın devlet başkanı olmasından tam 14 yıl sonra, 2008’de gerçekleşti.
Bir başka terörist de Bobby Sands idi. Onun ömrü Belfast Anlaşması’nı görmeye yetmedi, çünkü 1981 yılında cezaevinde sürdürdüğü açlık grevi sonucu öldü. Ölmeseydi bu anlaşmayı onaylar mıydı, yoksa ayrı bir grup olarak sürdürdükleri mücadelenin reddettiği gibi reddeder ve mücadelesine devam eder miydi bilmiyoruz elbette ama 1981 yılındaki “terörist” damgasını bugün taşımadığı bir gerçek.
Son birkaç yıldır Türkiye’de cezaevleri dolup taşıyor. Sabaha karşı ev baskınları aralıksız sürüp gidiyor. Binlerce insan kah puşi taktığı, kah ders verdiği ve illa KCK üyesi olduğu, olmasa bile gözünün üstünde kaşı, zihninin bir yerinde mutlaka KCK ama gerçekte PKK olduğu için tutuklanıp duruyor. PKK terör örgütünden sonra KCK terör örgütü, durmaksızın gelen terör örgütleri ve üyeleriyle bir terör halidir gidiyor.
Neredeyse 6 aydır müvekilleri ile görüşmeleri engellenen Öcalan’ın avukatları da terör örgütü üyeleri olarak olmaları gereken yere gönderildikten sonra, onları çeşitli gazetelerden gazeteciler de izledi. Peşpeşe gelen bu tutuklamalar, memleket sathında tek bir terörist kalmayıncaya kadar devam edecek anlaşılan. Hükümetin İç İşleri Bakanı’nca memleket sathındaki teröristler ayrı ayrı tarif edildi zaten.
PKK bugün itibarıyla terörist bir örgüt olarak tarif ediliyor. Abdullah Öcalan da terörist başı, kimi gazetelere göre ve özellikle “Türkiye Türklerindir” diyerek ırkçılık suçu işleyen gazeteye göre “bölücü başı”.
Roboski katliamını gerçekleştirme emri veren ve gerçekleştirenler için de bir sıfatımız olması gerekir oysa. Hatta saymakla bitmez nice katliam için de geçerli aynı durum. Geçmişte Dersim katliamının kahramanı olan Sabiha Gökçen’in adına havaalanı inşa edebiliyorken, bugün havaalanının adının değiştirilmesi üzerine tartışabiliyorsak eğer, 35 insanın bombalarla katledilmesini terör ve eylemi gerçekleştirenleri de terörist olarak adlandırabiliriz yarın kolaylıkla. Katırının altına saklanıp da bombalardan korunmaya çalışan o küçücük çocukları ne denli korkutmuş, terörize etmiş olduklarını da düşünecek olursak hele.
Tüm bu sıfatlar ne zaman ve nereden baktığınıza bağlı olarak değişebilir. Tarih birgün teröristleri beraat ettirir. Geriye vicdanınızın yükü kalır, her sabah aynada görmek zorunda olduğunuz yüzlerinizle birlikte.