Küreselleşme/konut (2)

Tarımla uğraşan kişi için yapılacak konut, işleyimde çalışan kişiye uymayacaktır. Ya da tersi…
Bu denli yalın bir şeyi nereden mi biliyorum?
Özellikle Batı Anadolu’da yirmiye yakın yerleşmede yaptığım incelemelerden… Ayrıca Denizli ile Muğla’da onar ailenin bireyleri arasında yaptığım sormacalardan… Daha da önce Edirne’de kent bilimcileri, sosyolog, sosyal planlamacı, ekonomist vb. dokuz uzmanla birlikte yaptığım, ilgilenenlerce bilindiğini umduğum, bir betik tutarındaki sorularla gerçekleştirdiğimiz sormacanın sonuçlarından biliyorum.
Kars’ da yapacağınız konut Antalya’ya uyar mı? Bunun böyle oluşu yalnızca iklim, coğrafya koşullarından ötürü mü?
Hayır!
Ayrıca kimi ön yargılarımız var… Yanlış bilgilendirildiğimiz de söz konusu…
Örneğin Edirne için “işleyim kenti” öykülerinin yayıldığı günlerde, bizim araştırmamız, bunun hiç de doğru olmadığını ortaya koydu. Edirne’ de oturanların %70 den artığı tarımdan geçiniyordu.
Böylesi ön yargılar, insanlarımızın gereksinimlerini saptamamızda yanlışlara götürür bizi.
Gine Edirne’de yaşayan insanlarımızın %97 si banyolarında küvet isterken, ancak %3 ü sıcak su istiyordu örneğin. Renkli basının, TV nin bizi nerelere getirdiğini hepimiz birlikte yaşıyoruz.
Yaşlıları, engellileri, ne sokakta, ne caddede, ne kaldırımda, ne konutta düşünmüyoruz.
Sosyal konuttan söz eden kaldı mı?
İstanbul’da ilköğretim okullarımızın öğrenci sayıları 3000, 3500, 4500 lere varıyor. Bu okulların koşulları, fiziksel durumları engellilerin eğitimine uygun değil.
Oysa engelli sayımız Kasder’in (Kas Hastalıkları Derneğinin) saptamalarına göre % 12… Bu 9 milyon ediyor… Kısacası, neredeyse Yunanistan’da yaşayanların sayısına eş… Bu sayıda insanımız toplum yaşamımıza katılamıyor…
Örneğin TOKİ nin gerçekleştirdiği konutlarda, ya da her gün yaprak yaprak duyuruları yapılan site (?!) lerde engelliklere, yaşlılara değgin önlemlerin alındığı konutların üretildiğini duydunuz mu?
Bu türlü yerleşimlerde oturanların, bu ülkede üretilen ya da üretilmiş olan kültür yapıtlarından, yapılarından bilgileri var mı? Onlardan yaşamlarına bir şeyler katılabiliyor mu?
Bu sorumun yanıtını yurdumuzda son yıllarda gerçekleştirilen toplu konutlar bütün çıplaklığıyla veriyorlar.
Bütün bu örnekler kenti bozarak, bilisizleştirme izlencelerine hizmet ediyorlar.
Bunları tasarlayıp anamalcılara hizmet edenlerin hiç mi suçu yok?