ABD ve Kürtler
Fotoğraf: Envato
Kürtler, Avrupa’nın birçok kentinde ABD’yi protesto eylemleri düzenliyor. Oysa Türkiye’de şoven-ulusalcı çevrelere sorarsanız, “Bölge’de Kürtleri ABD destekliyor” cevabını alırsınız. ABD’nin Irak müdahalesinden sonra Kürtlerin federe yönetim oluşturmaları, özellikle Bölge’nin Türk, Arap, Fars egemenlerinin bu yönlü propagandalarının önünü açmıştı. ABD’nin halkların demokrasi ve özgürlük istemleri karşısındaki politikasını, Arap halklarının isyanlarına karşı tutumunda gördük. İşbirlikçisi diktatörlerin ayakta kalma şansı kalmayınca demokrasi yanlısı maskesi takarak ayaklanmacılar içinde kendi işbirlikçilerini oluşturma yolunu tuttular. ABD’nin, toprakları yine emperyalistler eliyle parçalanan Kürtlerin demokrasi mücadelesi karşısında takındığı tutum daha fazlası değildi. Yani Irak’ta ABD, Kürtleri değil; kendi çıkarlarını savunmuştu. Zaten Türkiye egemenlerinin emperyalist saldırganlığın koç başılığına soyunduğu bu dönemde Irak Kürtleri olası bir müdahaleye karşı duruyor. Ötesinde ABD de önceleri Irak Kürtlerine yakın duruşunu Kasım 2007’deki Bush Erdoğan görüşmesinden sonra önce bir denge durumuna (Türkiye’nin talebi karşısında Kerkük’ün Kürdistan Federe Bölgesine katılması amacıyla referandum yapılması engellenmişti) getirmişti. Bugünse artık Irak Kürtlerinin karşı durmasına rağmen Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını destekliyor ve istihbarat sağlıyor. Türkiye’deki Kürt ulusal hareketi ise, en başından yaratılan bu “işbirliği” algısının aksi bir tutum içinde oldu. Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesinin nedeninin ABD’nin PKK’yi Bölge’de kendi politikalarına engel teşkil edecek bir güç olmaktan çıkarması olduğunu dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlarından Aytaç Yalman söylemişti. Ve yine ABD’nin özellikle Irak’tan çekilme sürecinde PKK’nin kendi güdümü dışında silahlı bir güç olarak varlığının sona erdirilmesini istediği ve açılım politikasına verdiği desteğin bir yönünü bu hedefin belirlediği de bilinmez değildir. Bunun için bugün tutuklu bulunan Başbuğ, 31 Ağustos 2008’de Genelkurmay Başkanı olduğunda ABD ile ilişkileri “mükemmel” olarak tanımlamıştı.
ABD, 2007’den bugüne Türkiye’nin PKK’ye karşı sınır ötesi hava ve kara operasyonlarını destekliyor; üstelik bu operasyonların istihbarat desteğini sağlıyor. En son Uludere Roboski’de sivillere karşı gerçekleştirilen katliamda da istihbarat bilgilerinin ABD’nin insansız hava uçakları (predatörler) tarafından sağlandığı açıklanmıştı. Türk ordusunun kış aylarında PKK’ye karşı operasyonlarının aralıksız sürmesinin arkasında da ABD desteğinin olduğu kuşkusuz. Taraf yazarı Emre Uslu’ya “PKK bu bahar bitecek” sözlerini söyleten de ABD’nin bu desteğidir.
Peki, ABD neden savaşı tırmandırmak istiyor?
Çünkü bu politika, Kürt sorunu üzerinden Türkiye egemenlerini başta Suriye olmak üzere, Bölge’de çatışma halinde olduğu ülkelere karşı müdahalenin koçbaşı olmaya doğru sürüklüyor. Türkiye egemenleri Kürt sorununu ne kadar savaş politikası üzerinden çözmeye yönelirse, ABD’nin de Bölgesel müdahale planları o kadar kolaylaşmaktadır. Bugün Suriye Kürtlerinin fiili olarak özerkliği inşa etmeye yönelmelerinin ne ABD, ne de Türkiye egemenleri tarafından istenir bir durum olmadığı açıktır. Çünkü Kürtlerin Suriye’de kazanması, iç ve dış politikanın böylesine iç içe girdiği koşullarda AKP’nin hem savaş politikasını çıkmaza sürükleyecek, hem de Bölgesel rolünü oynamasının olanaklarını zorlaştıracaktır. Yine Irak’ta ABD’nin çekilişinden sonra sürecin bir bölünmeye yol açması olasılığı giderek güçlenirken, Talabani ve Barzani de Suriye ve Türkiye’de Kürtlerin statü talepli mücadelesinin ezilmesinin aslında kendi geleceklerini belirleme koşullarını zorlaştıracağını görmekte ve bu yüzden müdahale girişimlerine mesafeli durmaktadır.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, İran rejimine PJAK ile ateşkes çağrısını “ABD’nin oyununa gelmemesi” uyarısıyla birlikte yapmıştı. Suriye’de Kürtler, ABD ve AKP’nin güdümündeki muhalefetle birleşmeyeceklerini en baştan ilan etmişlerdi. Türkiye’de ulusalcı şoven güçler görmek istemeseler de geçtiğimiz günlerde BDP ABD’nin İstanbul Konsolosluğu önünde bir protesto eylemi gerçekleştirdi. Yani bugün Türkiye, Suriye ve İran’da eşit hak ve statü talep eden Kürtler, ABD’nin planlarına yedeklenmeyi reddediyor. Bölge’deki gelişmeler Kürtlerin ulusal demokratik mücadelesinin anti-emperyalist yönünün giderek öne çıkacağı bir sürece işaret ediyor. Bu yönelim, hem ülke içinde bugüne kadar Kürt ulusal hareketine mesafeli duran çevrelerle mücadelenin birleştirilmesi ve öte yandan Bölge’de halklar arasında gerici kışkırtma ve düşmanlıkların son bulması bakımından önemli bir olanak durumundadır.
- Faciayı salt sorumsuzluk olarak görmek yetersizdir 25 Ocak 2025 04:22
- 2025 acaba nasıl geçecek? 18 Ocak 2025 05:30
- Ekonomik kriz çevrimleri ve emek 12 Ocak 2025 04:51
- Emek zulmü meselesi irdelenmelidir 21 Aralık 2024 04:36
- Ortadoğu: Bataklığın kan gölüne dönüştürülmesi 14 Aralık 2024 04:31
- Asgari ücret konusu hafife alınmamalıdır! 07 Aralık 2024 04:50
- Çöküş ivmesi durabilir mi, durdurulabilir mi? 30 Kasım 2024 04:51
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57