20 Ocak 2012 09:20

Yeni normal

Yeni normal

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan, generaller, köşe yazarları, Malta Çarşısı ameleleri. Ne âlâka dediğinizi duyar gibiyim. Dört benzemez bir arada bir küme. Ortak payda, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak. Nasıl mı? Örnekleyerek anlatayım. Ancak, konuya biraz daha açıklık getirmek amacıyla dört yıl önce üniversitede dönemin ilk dersinde öğrencilerden yapmalarını istediğim bir denemeye atıfta bulunarak işe girişeyim.
İlk dersi genellikle dersin tanıtımı, bir yıl ya da dönem boyunca ele alınacak konuların başlıklarının kısaca gözden geçirilmesi, yapılması istenen ödev(ler), söz konusu ödevlere ilişkin konu seçiminde göz önünde bulundurulacak kriterler v.s.’nin üzerinde durulmasına ayırırım. Öğrencilerden; spor ve özellikle de futbol ve siyaset dışında en iyi bildikleri bir konuda arkalı önlü olarak A4 sayfasını aşmayacak şekilde bir sonraki derse yani bir hafta sonrasına bir yazı yazıp getirmelerini istemiştim. Zira yoğurt nasıl mayalanır? diye sorsan iki cümle kuramayacak toplumun geneli, söylediğim konularda saatlerce konuşabilir.
Sonuç ne mi oldu? Bir kere o hafta içinde onlarca öğrenci ‘nasıl yani diye?​’ kapımı çaldı. ‘Şu konu olur mu?​’ diye soranlar mebzul miktardaydı. ‘Kâğıt illâki arkalı önlü dolması gerekir mi?​’ diye soranlar birbirini izledi. ‘Hocam, siz ne önerisiniz?​’ teklifleriyle karşılaştım. ‘Vize ve final notunu etkileyecek mi?​’ histerilerine maruz kaldım v.s. v.s.
Hâl bu iken, yazıya konu olan dört benzemezi sondan başlayarak bakalım.
Fındıkzade’de Oğuzhan Caddesi’nden Vatan Caddesi’ne, oradan yokuş yukarı Akdeniz Caddesi ve yolun sonuna gelindiğinde Fatih Fevzipaşa Caddesi’ne ulaşırsınız. Karşı kaldırımda caddeye dik, 8-10 merdivenle çıkılan kısa ve dar bir yokuşla göz göze gelirsiniz. Malta Çarşısı’dır orası. Sağlı sollu sobacılar, nalburlar, hırdavatçılar v.s. sıralanmıştır. Dükkânlarla ilgisiz dolaşan kişilere rastlarsınız. Onlar da vakit geçirmeksizin size yaklaşırlar ve ne aradığınızı anlamaya çalışıp iş kapmak isterler. Soba kurulacak dersiniz, ‘tamam abi’, derler, algun açılacak, ‘tamam abi’, badana yapılacak, ‘tamam abi’, batarya takılacak, ‘tamam abi’, ne derseniz deyin alacağınız tek cevap vardır: ‘Tamam abi’. Hani ya yakanızı kurtarmak için en olmaz şeyi bile isteseniz, meselâ ‘Papayı getirir misin? diye soracak olsanız, bir an tereddüt etseler bile alacağınız cevap yine aynıdır. ‘Tamam abi’. Kısaca her işi bilirler ve halletme güdüsü ve havasındadırlar.
Köşe yazarlarına gelince iki farklı gruba tanıklık edilmektedir. Yazdıkları konunun uzmanı olanlar dışında son 5-6 yılda çoğunlukla hemen hemen her konuda haftanın altı günü yazan ve ağırlıklı olarak günceli takip ederek sahip oldukları donanımı da aşıp, meşrepleri doğrultusunda kanaatlerini sergileyen ve tereddütsüz anında sorun çözen birileri ortalıkta dolaşmaktadır. En önde gelenleri de, bilmedikleri hiçbir şey olmayan liberallerdir. Bu çizgide olanların yazdıkları, yazdıkları gün köşeyi doldurmaktan başkaca bir işe yaramamaktadır.
Generallere gelince, kendilerine iktisat dahi öğretilmesi gereği üzerinde duranları da hatırlayarak, bu kesime yönelik olarak 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında o zamanlar yayın hayatında olan Gırgır adlı mizah dergisindeki bir karikatürü kullanarak örnekleyeyim. Birinci sayfadaki karikatürde, otobüsün direksiyonunda can hıraş ve kan ter içinde kalmış bir generale hatırladığım kadarıyla ve de mealen şu sözler söyletiliyordu. ‘Askerlik zor iş be kardeşim. İktisat da bilecen, hukuktan da anlıcan, resim de yapacan, heykel de yontacan, pazarlama da anlatacan. Bilecen oğlu bilecen’. Herhalde başkaca söze gerek yok.
Başbakan olmak da zor zanaat. Bilmese daha iyi olacak ama ne çare. Oldun mu, sen de bilecen oğlu bilecen ya da danışmanların ve/veya halkla ilişkiler uzmanların sayesinde biliyormuş gibi yapacan. Çok uzatmadan demek istediğimi birkaç örnekle ifade etmeye çalışayım. Örneğin, nükleer santral riskine ilişkin açıklama. Araba kullanma, köprüden geçme, tüp gaz kullanma, bilgisayar başında oturma, cep telefonuna yapışıp kalma nedeniyle radyasyonla haşır neşir olma riski ve nükleer santralde meydana gelebilecek bir kaza nedeniyle katlanılması gereken radyasyon riski aynı kategoride. Ya da iktisat bilimine katkı olması anlamında, işsizlik sorununu KOBİ’lerin birer kişi istihdam etmesi önermesiyle çözeceksin ya da enflâsyona neden olmamak için faizlerin artırmaması gereğini ilânen duyuracaksın.
Dünyada ve bu ülkede istisnasız her alanda olup bitene artık bir başka kavram çerçevesinde bakılıyor. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak neredeyse tamamı kitleleri yanıltmaya, yanlış yönlere yöneltmeye, eski sömürü düzeninin sürmesine ve istismara ilişkin açıklamalar istisnasız ‘yeni normal’ olarak adlandırılıyor, dayatılmaya çalışılıyor.
Bakalım bu yeni normaller toplumun ne zaman aklını başına devşirmesini ya da anormal derecede normalleşerek kafasına huni, eline de zil takıp oynamasını mümkün kılacak.
Selâm ola.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa