Yok aslında birbirimizden farkımız
Çocuklar küfür-müfür öğrenmesinler diye elimizden geleni yapıyoruz. Televizyonlarda bip’lemeler, basında araya nokta koymalar falanla bu kültüre bulaşmalarına engel olmaya çalışıyoruz.
Çocukken, annem benim küfürlü konuşmamam için bir yol bulmuştu. “Ulan” mı dedim, hemen “Otur, bin kere ‘Ulan dememeliyim’ diye yaz,” derdi. Arkadaşlarım bahçede oynarken, ben yazardım.
Büyüdükçe, büyüklerimden küfürlerin daniskasını öğrendim. “Sövgü Sözlüğü”m öylesine gelişti ki... Sıradanı da vardı, sıradan olmayanı da...
1980’lerden itibaren politikacıların sövgüleri ortaya çıkmaya başladı. Günümüz politikacılarının ağızlarının bozukluğunu eleştiriyoruz, ama Turgut Özal dönemindeki politikacıların ağızlarına su dökemezler...
O günlere dönersek:
MDP’nin kurucusu Turgut Sunalp şöyle diyor: “Bizdeki, affedersiniz, zührevi hastalıklara uğramış çehrelerden ibaret bir politikadır.”
Turgut Özal, Diyarbakır Emniyet Müdürü için “Dangalak” diyor.
ANAP milletvekili A. Sin bağırıyor: “Sen de kaşınma, ananı avradını...”
Bir Belediye Başkanından: “Bana rüşvet alıp köşeyi döndü diyenler, ispat edemezlerse, izzetli avradını sinkaf ederim.(..) Tarihi eser kaçakçılarını yakalarsam analarını bellerim.”
SHP’li bir milletvekili “Mahkemeye vereceğim,” deyince, A.Sin, Meclis salonunda bağırıyor: “Mahkemeye vereceğine gel bana ver.”
Yine Meclis’te bir ANAP milletvekili, bir milletvekiline bağırıyor: “Orospu...”
Turgut Özal, eski siyasiler için “Çirkef” diyor.
ANAP milletvekili M.Z.Uzun, DYP’lilerin, “Çoğunluğunuza güvenip parmakları kaldırıp kabul ediyorsunuz,” demesi üzerine şu yanıtı veriyor: “Ya neyimizi kaldıracaktık?”
En güzeli de, bence şu: ANAP milletvekili Mustafa Taşar, dolandırıcılıktan aranan kardeşinin kendi evinde olması olasılığından sözeden SHP’li erkek bir milletvekiline şöyle diyor, tabii Kutsal Meclis’te: “Gelirsin, hergün evimde beraber yatarız. Seni koynuma alırım.”
ANAP Bakanı Bülent Akarcalı, şöyle diyor S. Demirel ve E.İnönü için: “Yaşlı oldukları için çişlerini tutamazlar. Onlara tavsiyem, gezilerde yanlarında ördek taşısınlar...”
O günlerde böyleymiş. Ya günümüzde?
AKP Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, muhalefet partisi lideri için “Tembel, tutarsız, Dandi” derken, bir komisyonda AKP’liler CHP’li Canan Arıtman için “Katana” diyor...
Meclis’teki milletvekilleri birbirlerine, “Yalaka, Eşkiya, Harem Ağası, Yalancı, İdamlık, Terbiyesiz, Cahil, Fikirsiz” ve benzeri sözcüklerle hitabediyorlar.
Gözünü sevdiğimin Özal dönemi. Böylesine banal, ilkel lâflarla saldırmıyorlardı birbirlerine. Daha kallavi, görkemli küfrediyorlardı.
Ama ben bugünkü politikacılardan umutvarım. Hele bin seçime bir ay falan kalsın, görün o zaman.
Yalnız sizlere bir öğüdüm var: O günlerde çocuklarınızı televizyonların önünden uzaklaştırın, terbiyeleri bozulmasın...
Muhteşem Türk Büyükleri
HAŞİM KILIÇ: Kendileri ülkemizin Süper Başkanlarından biri olur. Akp iktidarı onu koruma ve kollama görevini yaparak maaşını artırarak sağlık alanında da kıyak geçmeyi gündeme getirmiştir. Tasarı yasalaşırsa başta Haşim Kılıç ve Anayasa Mahkemesi üyeleriyle birlikte onların eşleri, çocukları ceplerinden tek kuruş harcamadan ömür boyu en kaliteli hastanelerden ücretsiz sağlık hizmeti alabilecek. Yeme de yanında yat... Yalnız bir şey unutulmuş, torunları, torun çocukları, torun torunları falan eksik.
EGEMEN BAĞIŞ: Kendileri AKP Bakanı olurlar. Her iş elinden gelir, Başmüzakerecilik de yapar, mağaza açılışı da... En son, geçtiğimiz günlerde, Urfa’da “W Mağazası”nın açılışını yaptı. E.Bağış ve yanındakiler, önce dua etmişler, arkasından kurdeleyi kesip mağazayı dolaşmışlar...
İBRAHİM ŞAHİN: Kendileri TRT Müdürü olurlar. Hani bir süre önce ölen Prof. Türkan Saylan hakkında, kendi kanallarındn birinde iftira bombardımanı yapılan kurum, işte onun başı. İbrahim Şahin, geçtiğimiz günlerde, bir toplantı öncesi, iki AKP Bakanının (Beşir Atalay, Sadullah Ergin) önünde diz çökmüş olarak görüntülendi...
MUHARREM BALCI: Kendileri Yeşilay Derneği Başkanı olurlar. Geçenlerde Adana’daki Efes Pilsen İlkokulu’nun ve ülke genelindeki 28 yerde bulunan Milli Piyango İlkokulu’nun adlarının değiştirilmesini istemiş... İş buraya kadar geldi demek ki...
EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp
Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

Baykar İsrail’e silah satan Leonardo’ya ortak oldu

Kadınlar güvencesiz, esnek ve düşük ücrete çalışıyor

Gensoru oylanacak, sokaklar boş kalmayacak

Evrensel'i Takip Et