Amerikanın ‘ilk beş’i!
Fotoğraf: Envato
AKP basını ve propagandasının ağzı kulaklarında!
Çünkü Obama dünyada en güvendiği beş kişinin arasında Başbakan Tayyip Erdoğan’ı da saymış!
Hele de Obama, Sarkozy ve Netanyahu’yu bu “ilk beş” içinde saymadıysa Erdoğan’ın “ilk beş”te yer alması çok önemli görülüyor.
Eğer Barack Obama, Başbakan Erdoğan’ı değil de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yu en güvendiği kişiler arasında saysa, AKP propagandası nasıl bit tutum takınırdı; Kılıçdaroğlu için “Amerikan uşaklığı”ndan başlayarak hangi sıfatları kullanırdı tahmin etmek zor değil.
Ancak, Obama madem Başbakan Erdoğan’ı en güvendiği kişilerden sayıyor, o zaman “ölçüler” ve “sıfatlar” ona göre konulup takınılmaktadır.
Peki, gerçek nerededir?
Amerikan Time dergisine verdiği röportajında Barack Obama, röportajı yapan muhabirin, “Sizin dış politikada çok soğuk olduğunuz, liderlerle arkadaşlık kurmadığınıza dair iddialar var” sorusuna şu cevabı veriyor: “Eski Amerikan başkanlarıyla dünya liderlerinin ilişkilerini bilmiyorum. Ama dünyanın çeşitli bölgelerindeki liderlerle kurduğum arkadaşlık ve güven bağı çok kesin ve bu bizim etkili bir diplomasi yürütmemizin büyük bir parçası. Eğer Angela Merkel (Almanya Başbakanı), Başbakan Singh (Hindistan), Başbakan Erdoğan (Türkiye), Başkan Lee (Güney Kore) veya David Cameron (İngiltere Başbakanı)na soracak olursanız, Başkana büyük güven ve inanç beslediklerini söyleyecekler. ‘Onun dediğine inanıyoruz. Sözlerinde duracağına inanıyoruz. Bizim endişe ve çıkarlarımıza dikkat ediyor’ diyecekler. Bu durum, yakın çalışma ilişkisi kurmamızı ve pek çok işi başarmamızı sağladı!”
Time’ın sorusuna ABD Başkanının verdiği yanıtı, Obama’nın aklına gelen “En yakın başkan ve başbakanlar” değil de kendi “Stratejik hedefleri bakımından en önemli başkan ve başbakanlar” olarak anlamak gerekir.
Böyle düşündüğümüzde ise Başbakan Erdoğan’ın ilk beş içinde yer alması, kaçınılmazdır. Ve eğer Başbakan Erdoğan değil de başka birisi de olsa, eğer ABD ile açık bir kapışma halinde değilse, Obama’nın “ilk beş”inde yer alırdı. Bu saptamayı yapan Obama değil de bir başka ABD Başkanı da olsa, bugünkü ABD stratejisi açısından yine böyle bir “beşli” ortaya çıkardı!
Çünkü Obama ABD’nin Başkanıdır ve diğer ülkelerin başkan ve başbakanlarıyla ilişkisini, sevip sevmemesine göre değil, bunların ABD’nin çıkarlarına, bu çıkarların sistem içinde bu kişilere yüklediği role göre belirlenmektedir. Obama da zaten böyle çıkarlar gözettiğini söylemektedir.
Bu yüzdendir ki AKP propagandasının ve basındaki sözcülerin “Başbakanımız ABD’nin gözdesi oldu” diye sevinmelerinin, övünmelerinin bir anlamı yoktur. Eğer ki AKP’nin “sevindirik” olmuş sözcüleri, ABD çıkarlarını savunmayı kendi görevleri olarak görmüyor ve bu çıkarları savunmak için çalıştıklarını söylemiyorlarsa!
ABD’nin milli sporu basketbola benzerlik (Obama da muhtemeldir ki, böyle bir beşli yaparken basketboldan esinlenmiştir) kurarak söylersek, Obama Amerikan (ve patronu olduğu sistemin) çıkarlarını savunmak için dünyanın geri kalanlarına karşı bir mücadele stratejisini başarıya ulaştırmak için bir “takım” kurmuştur! Ve bu “ilk beşli”; ABD-Almanya-İngiltere üçlüsü ve onların “ön cephesi” olan Güney Asya’daki ve Ortadoğu’daki güçlerden oluşmaktadır. Ve bu “takım”, bu “diziliş”le; ABD’nin dünya hegemonyasını sürdürmek için kurmak istediği düzen uğruna mücadele edecektir!
Kime karşı mücadele edecektir?
Amerikanın dünya hegemonyasına karşı duracak Çin, Rusya, İran, dünya halkları, devrim ve demokrasi güçleri,... gibi herkese karşı!
Eğer AKP, Amerikan çıkarlarını korumak ve bu çıkanların dünya düzenine yön vermesi için kulmuş bir partiyse, Türkiye ve onun Başbakanı “ilk beşte” yer alarak düzenin sahiplerini sevindirmiş, onlar da onu “onurlandırmış”tır!
Eğer Başbakan Erdoğan’ı savunan ve onun “takıma girmesi”nden mutluluk duyanlar, Türkiye’nin Başbakanının görev sorumluluğunu, Amerikan çıkarlarını savunma olarak belirliyorlarsa, Erdoğan’ın “ilk beşte” sayılmasından gurur duyabilirler.
Ama dünyanın ezilen halkları, işçileri, emekçileri ABD ve onun düzeninden nefret etmekte, o düzene karşı mücadele etmeden daha iyi, daha barış içinde bir dünya kuramayacaklarını bilmektedirler.
Bunun içindir ki Türkiye’ye, onun başbakanlarına asıl onur kazandıracak olan ABD’nin değil, ABD’ye karşı mücadele edecek antiemperyalizm, demokrasi ve özgürlükler mücadelesi takımının “ilk beşi”nde olmaktır.
Ötesi laga lugadır; ABD uşaklığını cilalamak ya da ona kılıf uydurmaktır!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00