Mizahın pençesindeki Türkiye
Güler misiniz, ağlar mısınız bilmiyorum ama ülkemiz çok garip, çok karmaşık günlerden geçmektedir.
Bir yanda vurdumduymaz bir iktidar partisi, daha doğrusu onun başındaki kişi, bir başka yanda çorba bir muhalefet. İktidar partisinin yöneticisi olan kişi, bir yerde tek başına Türkiye’yle oynamaktadır. Hatta muhalefeti bile neredeyse yönlendirmektedir. Bu yüzden de, kusura bakmasınlar ama muhalefetin temsilcileri havanda su dövmekten başka bir şey yapmamaktadırlar.
Günümüz Türkiye’sinin halkları, yani başta emekçileri olmak üzere emeklileri de, gençleri de, kadınları da büyük sıkıntılar, acılar içinde yaşamaktadır. Günlük yaşantılarında olsun ya da sağlıkta, eğitimde ve daha birçok başka konuda olsun sefaletleri oynarken Türkiye hızla bir “Kara Mizah”ın kucağına itilmektedir.
İşte milletvekillerine yapılan emekli zammı. Bir süre önce yüzde 100’ün üzerinde zam yapılmıştı. Ama Çankaya’dan döndü. Meclis hemen toplandı, yüzde 45 zam yaptı. 2 yıl milletin vekili olarak Mecliste olan bir kişi 6 bin 270 lira emekli maaşı alacak. Ve bu arada 65 yaşını geçen ve hiçbir sosyal güvencesi olmayan yaşlıların 100 lira 36 kuruş olan aylıklarına 5 lira 64 kuruş zam yapılmış. Yeme de yanında yat… Kara değil, hatta kapkara değil, zifiri bir mizah…
Tabii bu arada sizin, benim paramla milletvekillerine başka kıyaklar da yapıldı. Meclisteki komisyon başkanları ve grup başkan vekilleri için 56 tane lüks otomobil alınmış, daha doğrusu kiralanmış. Devlet, 168 bin lira ödeyecekmiş, yılda. Tabii arabaların bilumum masrafları da, kazlardan pardon sizlerden, benden.
Ak Devlet’imiz çok zengin(!) olduğu için bu araba işine büyük önem veriyor. Kiralıkların dışında 86 bin 479 tane makam aracı varmış, devletin. Yoksul ülkelerde ise, örneğin İngiltere’de 12 bin, Japonya’da 12 bin, Almanya’da 11 bin, Fransa’da 9 bin makam aracı bulunuyormuş. Vallaha ben ciddi, yani yalaka olmayan gazetelerin yalancısıyım… Yukarıdaki 4 yoksul(!) ülkenin makam araçlarının toplamı 44 bin, bizim ise 86 bin 479. Biraz daha, alırsak, yani 1521 tane daha alırsak, yeni bir Ak Atasözü’ne sahip olacağız demektir: “Bir Türkiye 2 misline bedeldir, İngiltere’nin, Almanya’nın, Japonya’nın ve Fransa’nın.”
İslam ülkesiyiz biz, değil mi? Yönetenlerin de, yönetilenlerin de yüzde 99’u Müslüman. E kardeşim, burada bir terslik yok mu? Ya o oran yanlış ya da İslamiyet bunlara işlememiş.
“İslamiyet” deyince, Diyanet İşleri Bakanı Mehmet Görmez, “Dünyanın batı yakasında, küresel siyasetin aktörleri yeni bir İslam imajı oluşturmak için kadın konusunu özel olarak belirleyip, bunun üzerinden İslam’a saldırınca, söz konusu kriz daha da büyümüştür.” (Cumhuriyet, 3.12.2011) Pes be Sayın Başkan, hemen topu batıya atmışsın. Bakın, Suudi Arabistan’da, “Kadınlar araba kullanırsa ülkede bakire kalmaz,” diye fetva yayınlamış, ülkenin en üst din kurulu… Ya Mısır’da? Bir din adamı kadınların muz, kabak, salatalık gibi yiyecekleri almasını yasaklamış. Bir din adamı, yasaklanan sebze ve meyveleri kocaların alıp, kadından uzak bir yerde kesip, masaya getirmesini de tavsiye etmiş. (Milliyet, 3-8.12.2011)
Daha yığınla örnek verebilirim, ama Türkiye’den bir “Zifiri Mizah” la yazımı sonlandırayım. Yok yok, “Çocuklara Umre”den, “Namussuz Noel Baba”dan, “Hasta bir çocuğa Noel Baba kıyafetleri giyerek ziyaretine gidip oyuncak veren cerrah ve personele soruşturma açılması”ndan, “Çocuklar için promosyonlu Namaz Yarışması yapılması”ndan söz etmeyeceğim. Sevgili Cengiz Gündoğdu’nun yazısından (İnsancıl, Ocak 2012) bir bölüm alacağım:
“28 Kasım Pazartesi… Bugün Hürriyet’te okudum. Okur Temsilcisi Faruk Bildirici yazıyor. Şöyle diyor, ‘Bir tavuk fotoğrafının, hatta pişirilip tabağa yerleştirilmiş bir tavuk fotoğrafının müstehcen(!) olabileceği hiç aklıma gelmezdi.’
“Bir okur bu tavuk fotoğrafını ‘iğrenç ve müstehcen’ bulmuş.
“Bu tavuk fotoğrafı tarhanalı tavuğun anlatıldığı Hürriyet-Pazar’da yayınlanmış.
“Mektubu bir kişi yazmış, ama, bu, bir kişinin görüşü değildir. Birçok insanın ortak görüşünü yansıtıyor o mektup. Açık saçık diye kolayca yargılanmazdı kitaplar… Çoğu kişi tavukta bile açık saçıklık gördüğü için, ikide bir açık saçıklıkla suçlanıyor kitaplar.”
Bende olan Doğa Karadeniz dergisinde, rastlantı sonucu, “Çengel Boynuzlu Dağ Keçileri”nin fotoğrafını gördüm. Tarhanalı tavuğu müstehcen bulan kafa, acaba bu keçilerin fotoğrafı için ne derdi? (Yandaki fotoğraf)
Evet, kara, kapkara değil, “Zifiri bir karanlığa giden zifiri mizah günleri”ni yaşıyoruz…
RECEP BEY’DEN AZİZ BEY’E DÜŞSEL MEKTUP
Sevgili Kardeşim Aziz,
İzmir’deki 45-50 bin yaşlıyı ilgilendiren “60 Yaş Kartı”nı iptal etmiş ve topu bana atmışsın. İşim çok olmasaydı senin için canımı bile verirdim. Ama gerçekten zor işler beni bekliyor.
Sen, yüzde 10’luk su zammını, daha mahkemenin iptal kararını görmeden yeniden 2012 bütçesine koydurmuşsun. Bunu da öyle yap…
Öperim sevgili kardeşim…
Evrensel'i Takip Et