25 Ocak 2012 09:50

‘Tek tip’ sendikal düzen

‘Tek tip’ sendikal düzen

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP’nin 12 Eylül referandumu öncesinde yere göğe sığdıramadığı kamu emekçilerine “toplusözleşme” söyleminin nasıl içi boş bir balon olduğu ortaya çıktı. Hafta başında meclise sevk edilen ve bugün TBMM Plan ve Bütçe komisyonunda görüşülmesi beklenen 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasasında değişiklik yapılmasını öngören tasarı ile getirilmek istenen düzenlemeler, neresinden tutulsa elde kalacak cinsten.

4688 sayılı Yasa’da yapılmak istenen değişiklikler, AKP’nin otoriter ve her aşamada belirleyici olacağı tipik yönetim zihniyetinin somut bir yansıması olarak kaşımıza çıkıyor. Yasa değişiklikleri, tıpkı işçi sendikalarında olduğu gibi, kamuda örgütlü memur sendikalarını bir bütün olarak denetleme ve hareket alanlarını kısıtlama mantığı ile hazırlanmış. Özgür bir toplu pazarlık sisteminin en temel ögesi olan grev hakkının olmaması eleştiriliyorken, öyle değişiklikler yapılmış ki, insanın keşke hiç değişiklik yapmasalardı diyesi geliyor.

KESK’in 1990’lı yıllardan bu yana öncülüğünü yaptığı kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme talebi, yıllarca hükümetler tarafından “Yasal düzenleme yapılması gerekir” denilerek sürekli ertelendi. AKP hükümeti, akıllı bir taktikle 12 Eylül Anayasa referandumunda “Anayasa değişikliğine destek verin, toplusözleşme hakkını verelim” propagandası yaparak ciddi bir destek aldı.

Kamu emekçilerinin toplusözleşme yapmak için, greve gitmek için herhangi bir yasal düzenlemeye ihtiyaçları olmadığı sürekli olarak belirtiliyor. Yerel hizmetler alanında örgütlü sendikalar 400’ün üzerindeki belediyede yıllardır toplusözleşme imzalıyorlar. Hükümet bundan rahatsız olmuş olacak ki “tek tip toplusözleşme” düzeni getirerek, belediyelerde yapılan ve yapılacak bütün sözleşmeleri geçersiz hale getirmeye çalışıyor.

Birbirinden ayrı ve özel sorunları olan 11 hizmet kolunda yetkili sendikalar, önceki sistemden farklı olarak, toplusözleşme görüşmelerinin tarafları müsaade ederlerse taleplerini arz edebilecekler. Ancak söz konusu sendikaların kendi özel sorunları ile ilgili herhangi bir görüşme ya da müzakere yapamayacaklar.   

Polislerin bile sendikalaşmayı tartıştığı bir ortamda, sendikaları toplusözleşmenin tarafları olarak görmek yerine, bütün aşamaları hükümetin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenmiş böylesi bir toplusözleşme düzeninin dünyada bir örneğine daha rastlamak mümkün değil.

AKP’nin getirmek istediği tek tip “toplusözleşme”, geçmişte faşist ülkelerde, resmi ideolojiye paralel olarak kurulan devlet sendikaları ile yapılan “tek tip” sözleşmeleri hatırlatıyor. Öyle anlaşılıyor ki AKP hükümeti, yıllardır bütün kurumları kendi siyasal-ideolojik çizgisinde “tek tip” haline getirme çabalarını, sendikal yaşamı da kapsayacak şekilde genişletmek istiyor. 4688 sayılı Yasa’da yapılmak istenen değişiklikler, içeriği farklıymış gibi görülse de, biçimsel olarak faşizmin ekonomik görüşü olan devlet korporatizmi ile büyük benzerlikler taşıyor.

Tasarıda 11 kişilik Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun başkanı da dahil 7 üyesi Bakanlar Kurulu tarafından seçilirken, kalan 4 üyeden 2’sinin Memur Sen, 1’inin Kamu Sen ve 1’inin de KESK tarafından belirlenmesi öngörülmüş. Hakem Kurulu, toplantıya katılanların çoğunluğuyla karar alacak ve bu kararlar toplu sözleşme hükmünde sayılacakmış. Yani devlet korporatizminde olduğu gibi, ne kadar görüşme yapılırsa yapılsın son sözü yine Bakanlar Kurulu, dolayısıyla Başbakan söyleyecek.

Toplugörüşme döneminden farklı olarak, örneğin hükümete yakınlığı  ayan beyan ortada olan Memur Sen, toplusözleşmeyi imzalarsa, diğer konfederasyonların herhangi bir itiraz hakkı yok. Zaten Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, geçtiğimiz aylarda “Toplu sözleşmeyi referandumda “Evet” diyen Memur Sen ile yapacağız, diğerleri oturduğu yerde otursun” demişti.

Tasarıda, daha önce 11 hizmet kolunda ayrı ayrı yürütülen görüşmelerin kaldırılmasından, seçilecek işyeri temsilcileri sayılarının azaltılmasına, sendikalardaki merkezi yapının güçlendirilmesinden, Hakem Heyeti’nin antidemokratik yapısına kadar getirilen düzenlemeleri “toplusözleşme” olarak adlandırmak mümkün değil.

AKP hükümeti, Meclise sunduğu toplusözleşme düzenlemesi ile ilgili en iyimser tahminleri bile alt üst eden bir adım attı. Memur Sen’in bile yapılmak istenen değişiklikleri eleştirdiği düşünüldüğünde, hükümetin yapmaya çalıştığının ne kadar saçma bir şey olduğunu kanıtlamak için fazla söz söylemeye gerek yok.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa