Size yine hüsran...
Ekmek parası için ailelerini bırakarak büyük kentlere gelen işçiler, ortaklaşa tuttukları virane evlerde yaşamaya çalışıyorlar, kazanabildikleri 3-5 kuruşu da yine ailelerine gönderiyorlar. Bu gurbetçi işçilerin çoğu, inşaat sektöründe ve geçici işlerde çalışıyor, hiçbir güvenceleri de bulunmuyor.
Geçen gün, İstanbul Fatih’te böyle bir evde çıkan yangında beş emekçi yanarak can verdi, üç emekçi de yaralandı. Ölen yoksul işçiler Diyarbakır’lıydı, cenazeleri de memleketlerine gönderildi.
Yangından sonra bazı yetkililer olay yerinde boy gösterdi, onlardan birisi de AKP’li Fatih Belediye Başkanı idi. Belediye Başkanının orada ayaküstü yaptığı açıklama, insani duyguların nerelere savrulduğunu gösteren ibretlik ifadeler taşıyor.
Belediye başkanı, yangının nedenini kentsel dönüşüme bağladı. Eğer o bölgede kentsel dönüşüm tamamlansaymış, bu tür harabe evler kalmayacakmış, dolayısıyla böyle ölümler de olmayacakmış, kentsel dönüşüm tez elden yapılmalıymış, vesaire.. Anlattıklarından bunlar çıkıyor.
Başkanın ettiği lafa yine de şükretmek gerek, en azından o AKP’li Eski Çalışma Bakanı Ömer Dinçer gibi “güzel öldüler” falan demedi. Deseydi, ileride Milli Eğitim Bakanı yaparlardı ama neyse, kuş uçtu artık..
Emekçilerin feci şekilde yanarak can vermesini kentsel dönüşümle ilişkilendiren zihniyet, tam bir “kazı kazan” zihniyetidir, izansız ve insafsız “iş bitirici” bir zihniyettir. Yoksullar kent merkezlerinden kazınıp kovalanacak, onların boşalttığı yerlere sermaye yerleşip malı götürecek..
Hatırlarsınız; Turgut Özal’ın da etrafında böyle bir sürü parlak elemanları, prensleri falan vardı ama şimdi hiçbirinin adı esamisi okunmuyor. Yani diyeceğim odur ki; bu işler, bu koltuklar gelip geçicidir, öyle boyunuzu endamınızı aşan laflar etmeyin. Yoksulların canını ve kanını başka taraflara bağlamayın; şimdi o taraflara bağlı görünseniz bile sizin o bağınız gevşektir, zamanla çözülür gider..
O bağı gevşetenler ise, düğümü atanlar değildir; bu ülkenin aydınlık insanlarıdır. Sokaklarda, sendikalarda, meslek odalarında iktidarın talanına, soygununa, kentsel dönüşüm yalanına direnenlerdir. Şimdi siz onları görmüyorsunuz, duymuyorsunuz ama onlar sizi tanıyor, paçavra istikbalinizi de görüyor. Sonuçta onlar hancıdır, siz yolcu. Onların önünden sizin gibi kaç koltuk erbabının gelip geçtiğini biliyor musunuz?..
Bakanlarınızla, belediye başkanlarınızla, bürokratlarınızla ve bilcümle zevatınızla meslek odalarımıza yaptığınız susturma ve bindirme harekatlarına direneceğiz. Şimdiki koltuklarınız ceylan derisinden olabilir ama, buralarda oturacak üç ayaklı hasır iskemle bile bulamayacaksınız..
Son saldırınız ise, talanınıza direnişin temel odaklarından birisi olan TMMOB Çevre Mühendisleri Odasının İstanbul Şubesinedir, onu da biliyoruz.. İşinin, ekmeğinin derdindeki mühendisleri, bürokrasi baskısıyla bindirilmiş kıtalara dönüştürme gayretindesiniz.. Galataport, Haydarpaşaport, Kanal İstanbul gibi saçma sapan işlerinize; fahiş su fiyatlarınıza, içinde çocukların can verdiği açık bıraktığınız rögarlarınıza, yağmacı imar planlarınıza, kentsel dönüşümünüze karşı çıkan o yurtsever çevre mühendislerinin sesini susturmak için, meslek odamıza sızmak için elinizden geleni ardınıza koymayacaksınız..
Sizin bu işgal çabanıza direnecek olanlar ise, yüreğinde insana ve ülkesine yer açmış toplumcu ve yurtsever çevre mühendisleridir. Biliyoruz ve inanıyoruz ki onlar; kış kıyamet demeden, yarın gümbür gümbür gelip oylarını kullanarak, meslek odalarını sizin gerici-faşist ittifakınıza teslim etmeyecekler, halkın mevzilerini koruyacaklar.
Yıllardır olduğu gibi, size yine hüsran düşecek.
Evrensel'i Takip Et