6 Şubat 2012

Demokrasi ayıpları artarken

DİĞER YAZILARI
İnsan olmak 29 Ocak 2025
Anılara dönmek 22 Ocak 2025
Gemici Islığı 1 Ocak 2025
Dünden bugüne 25 Aralık 2024
Ellerinize ve yalana dair  18 Aralık 2024
Eski dostlar 11 Aralık 2024
YAZI ARŞİVİ

Toplumda var olan sorunlara hemen her gün bir yenisini ekleme başarısı gösteren iktidarın oluşturduğu kaostan nasıl bir yarar umduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. Başbakan, olmazsa kimi bakanları öylesine söylemlerde bulunuyorlar ki bunları siyasetçi ağırlığı ile, demokrasi kültürüyle, insanın temel hak ve özgürlükleriyle bağdaştırmak olası değil. Seçmene verilen sözler nicedir rafa kaldırıldı. Bizden olanlar, olmayanlar ayrımı keskinleştirildi. Kürt, Alevi ve Ermeni sorunları üzerine yapıcı çözümler üretmek şöyle dursun halkları kucaklayacağız sözü verenler bizden sizden ayrımcılığına sığınmayı adet haline getirdiler. Anlaşılan din temelli tek tip düşünen bireylerin oluşturduğu bir toplumla iktidarı paylaşmayı hedefliyorlar. Yolsuzlukları, emekçilerin, dar gelirlilerin çilelerini dile getiren gazeteciler ise hedeflerinde. Çünkü halktan gizlenen gerçekler gazetecilerin yürekli çabalarıyla halka ulaşabiliyor. İktidarın basın özgürlüğü algısı ise evrensel iletişim standartları ile uyuşmuyor. Eleştiriye tahammülleri yok. Övgüye ise doyamıyorlar. AKP’yi demokrasiye yeni açılımlar sağlayacak, özgürlükleri genişletecek bir siyasi güç olarak benimseyen ve yıllarca savunan fikir ve yazı insanlarına da şimdilerde haklı eleştirileri nedeniyle öfke kusuyorlar. Dikensiz gül bahçesi istiyorlar.
Gazeteci milleti sevilmez. Gazeteci toplumun aynasıdır da ondan. İktidarların defolarının, yanlışlarının, halktan gizlemeye çalışılan bilgilerin yazılıp çizilmesi, irdelenip sorgulanması gazetecinin görevidir. Bir tür kamu görevidir de bu. Ancak alışkanlıktan olacak devlet erkinin, siyasilerin, patronların, hatta spor kulübü başkanlarının gönüllerinde yatan gazetecilik bu değildir. Onlar gazetecinin uslu olanını, eline tutuşturulan sorulardan başkasını sormayanını, kutsal kelamlarını manşetlere taşıyanını severler. Ondandır basını ve görsel medyayı da bizden sizden ayrımına tabi tutmaları.
Ülkenin biriken devasa sorunlarına karşın Başbakan Erdoğan kavgacı üslubunu giderek keskinleştiriyor. Demokrasinin bir tahammül rejimi olduğu unutulalı çok oldu. Artık Paul Auster gibi evrensel değere sahip yazar, sanatçı ve düşün insanlarını da söylemlerinin hedefine koyuyor. Sanırım bir şeyi atlıyor Sayın Başbakan; siyasetçilerin, siyasi liderlerin  hünerleri, becerileri ne denli başarı içerirse içersin zaman içinde eskimeye, unutulmaya hükümlüdür. Oysa evrensel değere ulaşmış yazarlar, çizerler, sanatçılar yapıtları ile gezegenin dört bir yanında dünya var oldukça hatırlanırlar, beğeniyle izlenirler. Bencileyin iktidar Auster’e kızacağına yapıtları ülkemizde çok satan, ilgiyle okunan bu yazarın hapisteki  gazeteciler, yazarlar ve akademisyenler konusundaki uyarısına kulak vermeli. Nobel barış ödülüne aday gösterilen Yazar, Yayıncı Ragıp Zarakolu’nun tutukluluğu üzerine kafa yormalı. Fikret Başkaya, İsmail Beşikçi gibi kendi bilim ve düşün insanlarımıza yıllardır reva gördüğümüz eziyetlere son vermenin yolları aranmalı. Eğer demokrasiyi salt kuru bir sözcük olarak değil de anlam olarak da benimsiyorlarsa elbette. Halkların tümünü kucaklayacak bir anayasayı gerçekten istiyorlarsa elbette…  
Gazeteciyi, yayıncıları, düşün insanlarını cezaevleri ile korkutarak sindirmek, besleme basın yaratarak gerçekleri maniple etmek cumhuriyet tarihimizin çeşitli evrelerinde hep denendi. Onca yılın verdiği deneyimle söylemeliyim ki sonuçta bu girişimlerin hiç birinin başarıya ulaştığını görmedim. Yineliyorum, demokratik bir anayasa yapmak niyetindeyse iktidar, önceliği ceza yasasına, terörle mücadele yasasına vermeli. Söz konusu yasalardaki düşünceyi ifade özgürlüğünün önünü tıkayan, yazarı, gazeteciyi, çizeri baskı altına alan maddeler acilen düzeltilmeli. Bu insan odaklı çağdaş bir anayasa oluşturma çalışmalarının da önünü açacak, kolaylaştıracak bir yoldur. Türkiye; hapiste gazeteci, düşün insanı, akademisyen bulunduran, kitap yasaklayan, üniversite gençlerini ezber bozdukları için cezalandıran, sendikal hakların kısıtlandığı bir ülke utancından artık kurtulmalı. Bunun için de görevin büyüğü TBMM’de çoğunluğu elinde bulunduran AKP’ye ve onun iktidarına düşüyor.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İşçiye, düşman hukuku

İşçiye, düşman hukuku

Patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı yayılan grevleri engellemek için adeta düşman hukuku uygulanıyor: Besleme basın devreye sokuldu, valilik eylemleri yasakladı, e-devletten sendika üyeliği engellendi, işçilerin önüne polis-jandarma barikatı çekildi, gözaltılarla gözdağı verildi… Hiçbirinden sonuç alınamayınca ‘suç icadı’yla BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen tutuklandı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et