12 Şubat 2012

Buzdaki ruhlar

Oakland California’dan yükselen “Hapishaneleri İşgal edin” çağrısını duyduğumda derin bir nefes aldım. Bu çağrı özellikle radikal bir çağrı değildi fakat tam zamanında gelmişti. Hapishaneler Amerika’nın gölgede kalan yanının bir metaforu haline geldi. Özgürlük hakkında okyanuslar dolusu sözle ve ABD’nin hapis oranlarında dünya lideri olduğu gerçeğiyle birlikte bu vurgu, İşgal Hareketi’nin odaklanmış dikkati için iyi bir zamanlamadan öteydi.
On yıllar boyunca dünyanın en büyük mahkum etme oranına sahip ABD için “uyuşturucu savaşı”nın - benim deyimimle “fakirlere karşı savaş”- sinsi etkileri tarafından çok daha fazlası yapıldı. Ve işgal, şu an uluslararası bir hareket, kesinlikle hangi hapishaneyi seçeceği konusunda bir sıkıntı çekmiyor. Her eyalet, her kırsal kesim, Amerika’daki her küçük köyde bir hapishane var; burası anayasanın var olmadığı ve köleliğin yasallaştırıldığı bir yer. Hukuk profesörü Michelle Alexander kitabı “Yeni Jim Crow”da bu konuyu ele aldı; kitap sıcak gözlemeler gibi çıktı ve birkaç ay içinde 100 binin üzerinde sattı. Ve hapishanelerin olduğu yerde işkence, vahşi dayaklar, aşağılamalar, sansür - ve hatta cinayetler bile - olur.
Bütün bunlar  elinde havada terazi tutan,  gözleri soğuk bir parça kumaşla bağlanmış kör bir adalet sistemi altında gerçekleşiyor. Öyleyse İşgal ne yapmalı?
İlk olarak Lakota’daki kardeşimiz Leonard Peltier’in özgürlüğü için gerçekleştirilen hareketler gibi eylemleri desteklemeli, Herman Wallace, Albert Woodfox, Sundiata Acoli, Russell Maroon Shoatz ve hayatlarını çelikten ve tuğladan cehennem deliklerinde geçiren kız kardeşlerimize arka çıkmalıdır.
Fakat İşgal Hareketi daha fazlasını yapmalı. Ekonomik meselelerdeki tartışmaları ve örnekleri değiştirdiği gibi; Amerika’daki adalet sisteminin çarklarını da çevirmelidir. Ki bu sistem, yıkıcı, ters etki yaratan, yılda 69 milyon dolar gereksiz harcamaya sebep olan, eylemciler tarafından Hapishane-Endüstriyel Kompleks olarak bilinen bir düzendir.
Ne kadar kitlesel ve etkileyici olursa olsun bu sadece bir günlük bir olay değildir. Bunun anlamı gerçek bir değişim için savaşan, bunu talep eden, iyilikten çok sosyal zarar yaratan kurumları yok etme amacı güden kitlesel bir hareket oluşturmaktır. Bunun anlamı, fakirler için modern zaman işkence odalarından başka bir şey olmayan  tecridin kaldırılmasıdır. Bunun anlamı, bu tür yapıları destekleyen baskıcı yasaların yürürlükten kaldırılmasıdır.
Bunun anlamı, sosyal değişimdir - ya da hiçbir şey.
Öyleyse Kahrolsun hapishane Endüstriyel Kompleksi diyerek başlayalım!

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et