Her şey piyasa için
Fotoğraf: Envato
Başbakan’ın “Dindar nesil yetiştirmek istiyoruz” söylemlerinden hemen sonra gündeme gelen zorunlu eğitimin kendi içinde kademelendirilerek 12 yıla çıkarılması tartışmaları artarak sürüyor. Düzenlemeye yönelik itirazların büyük bölümünde eğitimin dinselleştirilmesi vurguları ön plana çıkıyor. Ancak bu tür itirazlar ileri sürülürken, aynı düzenleme ile temel eğitimin günümüz piyasa ilişkilerine uygun hale getirilmesi gerçeğinin geri planda kalması, eğitim sisteminde yapılacak böylesine köklü bir değişikliğin asıl amacının görülmemesi tehlikesini de beraberinde getiriyor.
Milli Eğitim Bakanı, AKP grup başkanvekillerinin imzasıyla “kanun teklifi” olarak sunulan düzenlemenin “eğitim sistemini esnekleştirmek” amacı taşıdığını söyledi. İlk bakışta Bakanın esnekleştirmeden kastının zorunlu eğitimin 4+4+4 şeklinde kademelendirilmesi olduğu, bunun da doğrudan imam hatip liselerinin orta bölümlerinin yeniden açılması için yapıldığı anlaşılabilir. Bu tespit, kısmen bir gerçekliği ifade etse de, asıl amacın bir süredir istihdam ilişkilerinde yaşanan esnekleşmeye paralel bir temel eğitim sistemi oluşturmak olduğu göz ardı etmemek gerekir.
AKP’nin tek başına iktidar olduğu 2002 yılından bu yana eğitim sistemine yönelik olarak attığı her adımda eğitimi bir bütün olarak piyasalaştırma ve dinselleştirme uygulamaları birbirine paralel ve çoğu zaman iç içe geçmiş şekilde hayata geçirildi. Bugünden geriye doğru baktığımızda, son on yılda hayata geçirilen her projenin, eğitim sisteminde yapılan her değişikliğin, hangi ad ya da “proje” altında olursa olsun, öncelikle “piyasa için” yapıldığı asla unutulmamalı.
Kanun teklifinin gerekçesinde, yapılan düzenlemenin “Ekonominin rekabet gücü, üretkenliği ve verimliliği” açısından ne kadar önemli olduğu özellikle vurgulanıyor. Buna paralel olarak 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda yapılan değişiklikle çıraklık yaşının 14’ten 11’e indirilmesi ve ucuz emeğin en önemli kaynaklarından birisi olan çocuk işçiliğinin “aday çıraklık” adı altında gündeme getirilmesi dikkat çekici.
Bütün bu düzenlemeleri, 2012-2023 döneminde uygulanması planlanan ve geçtiğimiz haftalarda güncellenerek son hali verilen Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile birlikte değerlendirdiğimizde, zorunlu eğitimdeki değişiklikler ile çok daha ötesinin planlandığı anlaşılıyor.
Ulusal İstihdam Stratejisinin ilk hedefi “Eğitim ve istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi” olarak belirlenmiş durumda. Konu ile ilgili olarak hazırlanan eylem planında yer alan ifadeler, özellikle piyasa ile uyumlu olarak yapılması hedeflenen zorunlu eğitim ve mesleki eğitim ile ilgili hedefleri net bir şekilde ortaya koyuyor. Örneğin strateji belgesinde “Zorunlu eğitim dışındaki öğrenme fırsatları çeşitlendirilecektir” vurgusu, 4+4+4 şeklindeki kademeli eğitim ile hedeflenen “açık öğretim” sistemi ile zorunlu eğitimin “esnekleştirilmesi” arasında nasıl bir bağ kurulduğunun anlaşılmasını kolaylaştırıyor.
Güncellenen strateji belgesinde dikkat çekici olan bir diğer nokta ise, yine eğitim ve istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi başlığı altında kamu kesiminin, mesleki eğitimden kademeli olarak çekilerek, bu konudaki inisiyatifin “yerel aktörlere ve/veya özel sektöre bırakacağı” ifadesi.
AKP, eğitimi piyasalaştırma ve dinselleştirme uygulamalarının iç içe geçtiği bir ortamda hayata geçirmeye çalıştığı eğitim politikalarıyla piyasa değerlerini, “girişimciliği” ve “rekabeti” yücelten adımlar atıyor. Bunun için ilköğretimden, hatta okul öncesi eğitimden itibaren gencecik beyinlere piyasa aşkını aşılamaya çalışırken, çocukları küçük yaşlardan itibaren hem ucuz işgücü olarak kullanmanın, hem de birer tüketici, sistemle uyumlu birer müşteri olarak yetiştirmenin hesaplarını yapıyorlar.
Hükümet bugüne kadar istihdamın artırılması için işgücü piyasalarının esnekleştirilmesi, işten çıkarmanın kolaylaştırılması ve işten çıkarma maliyetlerinin düşürülmesi için adımlar attı. Böyle bir dönemde gündeme getirilen zorunlu eğitimin kademelendirilmesi konusunu ele alırken, eğitim ve piyasa ilişkisinin güçlendirilmesi yönündeki tehlikeli hedefleri göz ardı etmemek gerekiyor. Eğitim sisteminde yapılmak istenen değişiklikler, kamuoyunda tartışıldığı gibi tek boyutlu değil. Dışarıdan nasıl görünürse görünsün, “her şeyin piyasa için” yapıldığı çok açık.
- Asgari ücret stratejisi 05 Aralık 2024 04:54
- Geçinemeyenler 28 Kasım 2024 04:36
- Asgari ücret tartışmaları 14 Kasım 2024 04:36
- 2025 bütçesi üzerine-3 07 Kasım 2024 04:24
- 2025 Bütçesi üzerine-2 31 Ekim 2024 04:38
- 2025 bütçesi üzerine - 1 24 Ekim 2024 04:38
- Hak mücadeleleri 17 Ekim 2024 03:30
- Borç batağında çırpınanlar 03 Ekim 2024 04:42
- Derin sessizlik 19 Eylül 2024 04:33
- Yeni OVP’nin emekçilere vaadi 12 Eylül 2024 04:35
- Kısır döngü 05 Eylül 2024 04:58
- Az çalıştırıp çok sömürecekler 22 Ağustos 2024 04:20