07 Mart 2012 10:42

Dikensiz gül bahçesi

Dikensiz gül bahçesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP hükümeti iktidar olduğu ilk günden bu yana, Türkiye’yi sermaye için kelimenin tam anlamıyla ‘dikensiz gül bahçesi’ haline getirmek adına insanüstü bir çaba içine girdi. Bugünden geriye doğru baktığımızda, emeğe ve emekçilerin haklarına yönelik fiili saldırılar bir tarafa, sadece mecliste yasalaşan düzenlemeleri dikkate aldığımızda, her geçen gün, bir öncekinin aranır hale geldiğini görebiliyoruz.
Kuşkusuz her sınıf ve onun siyasal temsilcileri, sorunlarını kendi çıkarları çerçevesinde çözmek için uğraşır ve bunun için sahip olduğu araçları en etkili şekilde kullanmaya çalışırlar. AKP’nin yaptığı gibi kimi zaman gerçekleri çarpıtarak ikna eder, kimi zaman Başbakanın son dönemde sıkça yaptığı gibi açıkça tehdit eder, kimi zaman da korkutur.
İktidarların, ellerindeki gücü ve kurumları kullanarak geniş toplum kesimlerini istediği gibi yönlendirebilme olanaklarına sahip olması, onları toplumun muhalif ve örgütlü kesimlerine karşı daha cesaretli hale getirebiliyor. Dolayısıyla hem ekonomik (sendikal), hem de siyasal anlamda iktidara alternatifsiz olmadığı hissettirilemediği sürece, örgütsüz ve günlük çıkarlarıyla hareket eden kitlelerin, güçlü olana destek verme, en azından uygulamalarına ‘karşı çıkmama’ eğilimini engellemek mümkün olmuyor.
İşçi ve kamu emekçileri sendikalarının faaliyetleri, örgütlenmesi ve mücadelesi açısından olumsuz sonuçlar doğuracak olan sendikal yasalar, dünden itibaren TBMM’de, ana komisyonlarda görüşülmeye başlandı. Sendikal alanı yakından ilgilendiren yasaların, zorunlu eğitimin kademeli olarak 4+4+4 şeklinde 12 yıla çıkarılması tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde gündeme alınmış olması, ister istemez kafalarda soru işaretleri yaratıyor. Anlaşılan o ki hükümet, gelecek açısından son derece tehlikeli düzenlemeleri içeren farklı yasaları aynı anda gündeme getirerek, bir taşla bütün kuşları vurmanın hesaplarını yapıyor.
Gerek 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikler, gerekse Toplu İş İlişkileri Kanunu olarak gündeme gelen sendikal yasaların gündemleştirilmesi ve muhataplarının yeterince bilgilendirilmesi konusunda sendikaların bugüne kadar başarılı bir sınav vermediği ya da bu yöndeki sınırlı çabaların beklenen etkiyi yarattığı söylenemez.
Hükümet toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren konularda, gayet başarılı bir şekilde, ‘İki ileri, bir geri’ taktiğini izleyerek önceden belirlediği hedeflere doğru adım adım ilerliyor. Bugüne kadar yaşanan uygulamalara baktığımızda, herkesin görüşünü alıyor gibi yapıyorlar ama nihayetinde yasal düzenlemelerin tamamına yakını hep iktidarın istedikleri içerikte gerçekleşiyor.
Gücünüz varsa ve bu gücü kendi sınıf çıkarlarınız için kullanabiliyorsanız taleplerinizi gerçekleştirme olasılığınız her zaman vardır. Ancak dışarıdan bakıldığında güçlü görünenler, bu gücü somut talepler etrafında örgütleyerek harekete geçirmediği sürece, ne haklı olmanın ya da doğru şeyleri söylemenin somut bir anlamı olmadığını görmek gerekiyor.
Yıllardır adım adım ve kararlı bir şekilde hayata geçirilen emek karşıtı politikalar dikkat edilirse hep çok önceden ilan edilerek gündeme getirildi. Buna rağmen emek örgütleri, ya zamanında tepki gösteremediler ya da iş işten geçtikten sonra, ilgili düzenlemeler Meclis gündemine geldiği zaman seslerini yükselttiler. İşin asıl ilginç tarafı, toplumun örgütlü güçleri, en başta sendikalar, yaşanan onca gelişmeye rağmen, ne hâlâ ‘genel izleyici’ konumundan çıkabilmiş, ne de somut bir eylem planı hayata geçirebilmiş durumdalar.
AKP, bütün itirazlara rağmen, kendi siyasal stratejisine uygun olarak sağlam adımlarla ilerliyor. Eskiden padişahların özel bahçelerine adını veren ‘has bahçe’lerini oluşturmak için gece gündüz demeden çalışıyorlar. Zaman zaman kavga ediyor gibi görünseler de, patronlar için ‘dikensiz gül bahçesi’ oluşturma hedeflerine doğru emin adımlarla, beraberce yürüyorlar.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa