Basın özgürlüğü mücadelesi sınavı
AKP Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, pek çok konuda, CHP ve MHP’ye çattı. Ama hedefinde asıl olarak TGS ve gazeteciler vardı.
Aslına bakılırsa Başbakan, “tutuklu gazeteciler” konusunda da yeni bir şey söylemedi ama önceki söylediklerini biraz daha ileri götürerek, “gazetecilerin suç listesini” açıkladı.
Başbakan şöyle diyor tutuklu gazetecilerle ilgili: “Bu gazeteci olduğu iddia edilen 105 kişilik isim listesinde, bunlar aslında çoğu gazeteci falan da değil. İsim listesindeki 25 kişi hükümlü, 70 kişi tutuklu, 6 kişinin cezaevinde kaydı yok. Yani hayali isimler. Bu 105 kişilik listedeki isimlerden sadece 6 tanesinin sarı basın kartı var. Burada kimler var? Muhasebeciler, ofis elemanları, gazete çalışanları. İşte bu listede bunlar gazeteci gibi gösteriliyor. Bu listedeki 69 kişi PKK Kongragel-KCK örgütüyle ilişkilendiriliyor. 4 kişi DHKP-C ile 11 kişi Devrimci Karargah Evleri ile, 4 kişi MLKP ile ilişkilendiriliyor.”
Başbakan “belge” diye, savcılıktan ya da emniyetten aldığı “suçlamaları” sunuyor. Ve Başbakan, “Türkiye’de gazetecilikten dolayı kimse tutuklu değil”in belgesi olarak sunuyor bunları.
Zaten kimse de “Türkiye’de gazeteciler, gazetecilik yaptıkları için suçlanıyor ve tutuklanıyor” demek istemiyor. Bugüne kadar da kimse böyle bir iddiada bulunmadı. Eğer ipten kazıktan kopmuş cunta idaresi değilse hiçbir ülkede de insanlar gazeteci diye tutuklanmamıştır. Ama pek çok ülkede gazeteciler, hükümetlerin hoşuna gitmeyen gazetecilik yaptıkları için ama başka suçlarla suçlanarak tutuklanmaktadır. Türkiye’de de bugün olan budur ve tutuklu gazetecilerin büyük çoğunluğu, gazeteciliklerinden hoşlanılmadığı için ama “Terör örgütü üyesi olmak” ya da başka bir suçu işledikleri iddia edilerek tutuklanmaktadır. Tartışılan da gazeteciler başka suçlar atılarak, emniyet ve özel yetkili savcıların siyasi iradenin ihtiyaçları doğrultusunda gazetecileri tutukladıkları biçimindedir. Bu yüzden de Başbakanın “gazetecilerin suç belgesi” diye emniyet ve savcılıklarda hazırlanmış iddiaları alt alta koyması bir Başbakanın değil, olsa olsa bir savcı ya da emniyet görevlisinin tutumu olabilir.
Yine Başbakan, tutuklu gazetecileri tarif ederken, “İçlerinde sadece 6 tane sarı kartlı gazeteci var” diyerek, geri kalanları, “Muhasebeciler, ofis elemanları, gazete çalışanları. İşte bu listede bunlar gazeteci gibi gösteriliyor” diyor. Böylece Başbakan sadece “sarı basın kartlı gazetecileri gazeteci sayıyor. Oysa dünyada artık gazetecinin kim olduğunu başbakanlar değil, basın meslek örgütleri belirlemektedir ve Türkiye’deki basın örgütleri de içerde 105 gazeteci olduğunu söylemektedir. Az çok basın özgürlüğünden yana olanlar, gazetecilik kuruluşları ve bu kişileri tanıyan gazeteciler de (Gazeteciliği sarı karta indirgememiş olanlar) tutuklanan kişilerin gazeteci olduğunu bilmektedirler.
Dahası Başbakan “Türkiye’de 100’den fazla gazeteci tutuklu var!” diyenlerin Türkiye’yi dış dünya karşısında karalamak amacıyla bunu iddia ettiklerini söylemektedir. Ama, bu tutuklamayı yapanları değil, “Tutuklu gazeteci var” diyenleri suçlamaktadır.
Bir yandan son günlerde basından da izlendiği gibi, AA’da ezilerek tasfiye edilmek istenen TGS’nin Genel Başkanı Ercan İpekçi, dün Başbakan tarafından, “Türkiye’yi karalamak için 105 gazeteci tutuklu var diyor. Türkiye’yi dışarıda karalıyor” demesine de tepki olmak üzere AA önünde açlık grevine başlayacağını duyurdu.
Elbette bir sendika genel başkanının açlık grevine zorlanacak kadar kuşatılmış olması karşısında sendikanın başka şeyler yapıp yapamayacağından bağımsız başta gazeteciler ve sendikacılar olmak üzere Türkiye’de basın özgürlüğünden yana herkese düşen Ercan İpekçi ve TGS üstünde hükümetin yarattığı baskılara son vermek için kendi elinden geleni yapmasıdır. Elbette onu ziyaret etmek, destek bildiren açıklamalar yapmak önemlidir, ama ondan da önemlisi herkesin kendi bulunduğu yerdeki gücünü ve etkinliğini kullanarak destek vermesidir. En başta sendikal camia ve gazeteciler olmak üzere hepimiz için bu bir basın özgürlüğü mücadelesi sınavıdır.
Ve bu sınavdan başarıyla çıkmak zorundayız.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor
Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!
Evrensel'i Takip Et