Her şey hakkında her şeyi bilen adam

Sarı, kırmızı, yeşil, turuncu, mor, lacivert, siyah kalemler ve bir tomar kağıt... Sahadaki oyunu 5 dakikalık parçalara bölen ve tek tek her dilimde yaşananları bu sayfalarda akıl almayacak bir ayrıntıyla analiz ederek oyuncularıyla paylaşan bir teknik adam...
Marcelo Bielsa kuşkusuz futbolun yaşayan en ilginç ve etkileyici figürlerinden biri. Sezon başında Inter’i reddederek Athletic Bilbao’nun yolunu tutan Bielsa, Barcelona ve Real Madrid’in olduğu bir ligde neredeyse onlar kadar merak edilen ve heyecanla izlenen bir takım yaratmayı başardı.
Hafta içinde Old Trafford’da Manchester United’a sahayı dar eden ve kaleci De Gea olmasa 3-2 değil belki de 5-2 kazanacak olan Athletic Bilbao büyülemeye devam ediyor. Oysa “Deli” lakaplı Bielsa takımın başına geçtiğinde Bask diyarında pek çok soru işareti de belirmişti.
Dünyanın en aykırı teknik direktörü dünyanın en gelenekçi kulüplerinden birine gelmişti! Bielsa, futbolu hızlı, atak, yerden oynayan ve devamlı pres yapmasıyla meşhur takımlar yaratırdı. İspanyolların, “İspanya’nın en İngiliz takımı” dediği Athletic Bilbao’ysa 1930’larda Fred Pentland’ın kulübe yerleştirdiği direk ve uzun toplarla pivot santraforu besleyen sistemin “çağa ayak uydurmuş hali”ni halen koruyan bir futbola alışkındı.
Athletic Bilbao’nun, sadece Bask bölgesinden oyuncuları oynatan bir takım olması da Bielsa’nın takım üzerinde transfer yoluyla değişiklik yapma şansını azaltıyordu. Ayrıca Bilbao, Bielsa’nın devamlı pres yapan ve oyunu 2 yönlü oynayan 11 oyuncu talep eden sistemini karşılayacak bir kadro yapısı ve genişliğine de sahip değil gibi gözüküyordu.
Bu tip endişeler ve daha fazlası kafaları kurcalamaya devam ederken Bilbao lige kötü bir başlangıç yaptı. İlk 5 hafta kazanamayan ve 3 mağlubiyet alan Bielsa, Arjantin ve Şili milli takımlarında kendisiyle özdeşleşen 3-3-1-3’ü 4-3-3, 4-2-3-1 ve varyasyonlarıyla değişmeli kullanmaya başladı. Zaten Bielsa, prensipleri baki kalmak üzere saha içi dizilişini her zaman için, rakibe göre esnekleştirebilen bir teknik adam olmuştur. Takım kısa sürede Bielsa’ya alıştı ve o günden bu yana ligde yalnızca 3 mağlubiyet alan Bask ekibi 4. sıradaki Levante’nin bir puan gerisinde Şampiyonlar Ligi şansını kovalamayı sürdürüyor.
Bielsa’nın “Deli” lakabını açıklarken kullandığı ve sıkça alıntılanan sözünde dediği gibi “Yeni fikirlere sahip olan bir adam, başarılı olana kadar deli muamelesi görür.” Binlerce maç kasetiyle oradan oraya seyahat etmesi ve izlediği her maçtan öğrendiklerini oyuncularıyla tartışmasıyla tanınan Bielsa’nın oyuncuları üzerindeki “deli” imajı da yerini “bilge”ye bırakmışa benziyor. Bunu sadece oyuncuların verdikleri özel röportajlardan değil saha içi değişimlerinden de görmek mümkün. Kim Llorente’yi, Muniain’i çılgınlar gibi pres yaparken hayal edebilirdi ki? Ancak Bielsa...
Teknik direktörlüğe başlamadan önce 11 saatlik bir uçak yolculuğu yaparak Marcelo Bielsa’yla birebir görüşen ve onun fikirlerini alma ihtiyacı hisseden Barcelona’nın teknik adamı Josep Guardiola, Bielsa’nın en büyük hayranlarından. İlk yarıda oynadıkları ve San Mames’te 2-2 beraber kaldıkları o futbol resitali sonrası o da sahada maruz kaldıkları pres karşısında: “Size sahada hiç alan bırakmıyorlar. Hayatımda hiç bu kadar konsantre ve istekli bir takıma karşı oynamamıştım. Bilbao artık Bielsa’nın takımı olmuş” demişti. Bielsa’nın meslektaşına yaptığı övgünün de aşağı kalır yanı yoktu: “Guardiola’nın Barcelona’sı, yenilikçi bir sanat akımı gibi, yeni bir kültür yarattı, hakim anlayışa karşı bir kültür...”
Bielsa, yalnızca detaylarla kafayı bozmuş, çılgın bir futbol adamı değil aynı zamanda muhalif bir entelektüel. Şili milli takımını çalıştırırken Sosyalist Partiden sosyal demokrat Michelle Bachelet’in yerine devlet başkanlığı görevine gelen sağcı iş adamı Sebastián Piñera’ya olan nefreti mizah programlarına dahi konu oluyordu. Federasyon seçimlerinde de havuz gelirlerinin takımlara eşit paylaştırılmasını savunan, küçük takımların destekçisi Harold Mayne-Nicholls’ın yerine Colo Colo gibi büyük takımların desteğini alan Jorge Segovia’nın seçilmesiyle milli takımdaki görevini bırakmıştı.
Bielsa’yı belki de en iyi 18 yaşında yetenekli ama tombul bir futbolcuyken keşfettiği Gabriel Batistuta özetliyor: “O, her şey, hakkında her şeyi bilir.”
Aşırı disiplinli, telaşlı, sinirli, zeki, yenilikçi, cesur ve kafası her daim futbola çalışan Marcelo Bielsa, 13 sene sonra yeniden bir kulüp takımının başında ve bakalım Inter’i reddederek geldiği Bilbao’yla futbola daha neler katacak...