Eğitim projesi samimi mi?
Fotoğraf: Envato
Evet, samimi; hem de çok samimidir! İktidarın üzerinde ısrarla durduğu eğitim projesi, iktidar ile emperyalizm arasında olduğunu düşündüğüm organik bağlar açısından samimidir. Emperyalizmin, yarım asırdan fazla süredir Türkiye üzerinde gerçekleştirmeye çalıştığı dönüştürme çabaları; geçmiş iktidarların oy kaygısıyla ufak ufak yıprattığı zemin üzerinde, AKP’nin son döneminde olgunlaşarak artık meyvesini vermeye başlamıştır. Ustalık dönemi salt AKP’nin 10 yıllık süresinin son dönemi olmayıp, 1950’den beri yaşanan toplumsal yozlaştırmanın son perdesidir. AKP’nin dayattığı anayasa değişikliği emperyalizmin dönüştürdüğü toplumun yeni yollarını pozitif hukuk alanında belirlerken, girişilen eğitimde reform çabaları da alttan toplumsal ideolojik dönüşümü gerçekleştirecektir. Bundan yararlanacak olan toplumumuz değil, toplum üzerinde daha ileri düzeyde hâkimiyet kurarak sömürü derecesini yükseltmek isteyen emperyalistler yararlanacaktır.
Dünyamız şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da daha yüksek hızda teknolojiye dayalı olacaktır. Teknoloji derken aklımıza AR-GE olduğu kadar, bizzat üretim yapan emek de gelir. Türkiye’de AR-GE’ye ayrılan kaynaklar binde 7 civarındadır. Türkiye buralarda sürünürken, bu oran diğer ülkelerde binde ile değil yüzde ile ifade edilmekte, örneğin İsrail’de bu oran yüzde 4,5’dur. Öte yandan hükümetin TÜBİTAK ve TÜBA üzerindeki operasyonları da hiç masum görülemez. Bu iki gidişatı bir arada ele aldığımızda hükümetin açık veya gizli amacı anlaşılmaktadır; teknolojide aksak-topal yürüyüş içinde, merkez ekonomilerde geliştirilen teknolojinin uygulayıcısı olmamız hedefleniyor gibi gözüküyor.
İşin bir başka yönü de; imam-hatip dokusunu öne çıkarmanın arkasında emperyalistlerin gizlediği habis ideolojinin gençlerin kafasına enjekte edilmesi olabilir. Burada iki noktayı derhal belirtmem gerekiyor. Birincisi, bireylerin kutsallıklarının laik toplumlarda kimseyi, devleti ise hiç ilgilendirmemesidir. Ama varolan ve daha da güçlendirilmeye çalışılan politikalarda devlet toplumun dini ile anlamsız ve gereksiz şekilde uğraşmakta ve onu şekillendirici yönde çaba harcamaktadır. Bu manzara geçmişle hesaplaşma görüntüsü altında meşrulaştırılmaya çalışılırken, aslında geleceği şekillendirmeyi amaçlamaktadır. Diğer önemli konu ise, dini öğretiyi devletin resmi okul düzeyinde ve yaygın olarak uygulamaya sokmasının yanlış ve sakıncalı olduğudur. Toplum bir bütündür ve devlet her dinden veya ateistlerden oluşan bütünle ilgilenir. Türkiye’de tarikat ve gericilik kol-boyu olduğundan devletin din işlerine makul düzeyde el atması işlerin bir dereceye kadar düşünülebilir olmakla beraber, bu işi tüm okullara yaymanın asıl hedefin başka yerlerde olduğunu göstermektedir. Nedir bu hedef, diye düşündüğümüzde, komünizmi şimdilik halletmiş olan kapitalizmin bu kez İslâm felsefesini müstakbel hedef olarak görmesi akla gelir. Kapitalizm İslâm felsefesine karşı mücadelesini, bir yandan İslâm’ı doğrudan hedef almayıp yedekte tutarken, diğer yandan da, İslâm felsefesinin içini boşaltıp, İslâm öğretisi perdesi altında özel teşebbüs, kazanç, mal mülk edinmenin, çalmanın çırpmanın kafalara zerk edilmesi amaçlanıyor olabilir. Üniversitelerde türban tartışması da maddî anlamda bu bağlamda yürütülmüş idi. Şöyle ki, türban konusuna rasyonel yaklaşanlar hiçbir zaman kızların başındaki bez ile ilgili olmadılar; onların karşı çıktığı ve üniversitelere sokmamaya çalıştığı doku, beyinlerin önündeki düşünce engelleri idi. Bu açıdan bakılınca kızlar kadar kafalarında bez olmayan erkek öğrenciler de tartışılıyordu.
İktidar ciddi bir hata içindedir. Eğitim tüm toplumun şekillendirilmesinde çok temel bir dokusal kanaldır. Bu işin organizasyonu ne bir bakana ne de bir dönemin hükümetine bırakılabilecek kadar basit bir konudur. Eğitim fakültelerimiz var, oralarda çalışan akademisyenlerimiz var. Eğitimcilerden ve pedagoglardan oluşan bir heyetin çalışması ve diğer ülkelerdeki uygulamanın araştırılması sonuçlarına göre, aceleye getirilmeden uygulamaya gidilmelidir. Eğitime başlama yaşı, eğitim konuları, akademik ve meslek eğitimi alanları ve konuları masa başında bir bakan tarafından belirlenecek konular değildir.
Diyelim ki, eğitimi bir bakanın yüklendiği işlev doğrultusunda ya da daha akademik olarak büyük araştırmalar sonucunda belirledik ve uygulamaya koyduk. Netice alabilmek için bir yandan eğitimde görevli elemanların ekonomik durumunun düzeltilmesi, diğer yandan da eğitim hizmeti alan gençlerin geleceğe umutla bakıyor olması gerekir. Bir yandan öğretmen adayları varken, diğer yandan binlerce öğretmen kadrosu boşken süre geçiren bir hükümet bu konuda ciddi midir, yoksa işi zora sokarak kafasındakini mi yapmaya çalışmaktadır? Eğiticilerin özlük hakları, toplumu yozluğa itenlerin ya da ekonomik krize sürükleyen borsa madrabazlarının yanına bile yaklaşamazken nasıl bir reformdan söz edebiliriz ki! Hükümetin yürümeye çalıştığı yolda reform diye ya da mesleki eğitim diye tüm toplumu dindar gençlerle donattığımızı düşündüğümüz anda etrafımızın tinercilerle sarıldığını görürüz. Çünkü dindar gençliğin karşısına, akıl almaz şekilde, tinerci gençliği koyanlar, tinercilerin emperyalistlerin boyunduruğu altında uygulanan ekonomik sistemin topluma saçtığı yongalar olduğunu idrak edemeyecek düzeyde gençler yetiştiren okullar mezunudurlar ve bir sisli amaçla yükümlüdürler.
Eğitim projesi samimidir ve maalesef, inatla sürdürülecektir. Çünkü bir sisli ve kirli amaç yüklenilmiştir; amaç gerçekleştirilmediğinde iktidar erki ayakların altından kayabilir.
- Emek zulmü meselesi irdelenmelidir 21 Aralık 2024 04:36
- Ortadoğu: Bataklığın kan gölüne dönüştürülmesi 14 Aralık 2024 04:31
- Asgari ücret konusu hafife alınmamalıdır! 07 Aralık 2024 04:50
- Çöküş ivmesi durabilir mi, durdurulabilir mi? 30 Kasım 2024 04:51
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33