‘Cumartesi çocukları’ meselesi (3)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Hayli zamandan beri yaptık, yapıyoruz, iki vakte kadar inşallah yapacağız teranesiyle, hesapça eskisinin “postal”ını dama fırlatıp, bunun yerine sırmalı, parlak “apolet”lerinden arındırılmış, yeni, yepyeni, “çağdaş” bir “anayasa” nın temel taşlarını sabırla döşemeye çalışıyoruz…
Söylenenlere bakılırsa; bu ülkede, daha da doğrusu Misakımızın millisinde yaşayan bilumum “vatandaş”larımızın gönül rahatlığıyla gölgesinde mışıl mışıl uyuyabileceği, sırtını rahatça dayayabileceği, en önemlisi de tıpkı evlatları arasında en ufak bir fark gözetmeyen, hepsini aynı şefkatle bağrına basan bir “ana” misali öylesine bir “anayasa” yapacağız ki, görenlere parmak ısırtıp düşman çatlatacak cinsten olacakmış nitekim!
Yani?..
Yani ülkemizin her köşesinde, yani mesela “Gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür” deyip uğruna mısralar dizdiğimiz yörelerde yaşayan, ya da bacasından mis gibi tezek dumanlarının yükseldiği mezralarında bütün bir kış boyunca karla kapanan yollar nedeniyle kulübesine hapsolup, ardından baharın gelmesini dört gözle bekleyenlerin anayasası…
Yani?..
Yani İstanbul’un Mecidiyeköy sırtlarında yükselen kimisi burgulu, kimisi dalgalı, kimisi bilmem kaç katlı yampiri gökdelenlerde taht kurup, buradaki “ofis”lerinden işlerini yürütüp, “rezidans”larında oturanların anayasası…
Yani yakim Edirne’den Roboski’ye, Marmaris sahillerinden Madımak’a, Posof’un kuş uçmaz kervan geçmez dağlarından Manisa’ya kadar her köşede, her bucakta, kısacası Türk, Kürt, Laz, Roman,Yezidi, Pomak, Çerkes Yahudi, Süryani, Keldani, hatta “Ermeni!”lerin de anayasası…
Yani hepsi de elhamdülillah bu “cennet vatan”ın kayıtsız şartsız, istisnasız “birinci sınıf vatandaş”ı olup, nüfus kütüklerine T.C. damgasıyla kayıtlı bilcümle fertlerine, ama istisnasız tümüne aynı “eşit” mesafede, ya da aynı yakınlıkta duran bir anayasa…
Yani alt alta yazılıp, bir birinin peşi sıra dizilmiş maddelerinde bol kepçeden mesela “hak” tan, “hukuk”tan, “adalet”ten, “eşit”likten, “demokrasi”den söz ederken, diğer yandan cafcaflı, kulağa hoş gelen bu “fıstıki makam”daki kavramların sadece kağıt üzerinde kalmayıp, tam aksine günlük yaşantımızda da gerçekten de uygulanmasını “namus borcu” misali garanti altına alan bir anayasa…
Yani bir ülkenin “temel taşı” niteliğindeki bu metinlerine bizatihi devletin kendisinin sahip çıkıp, dolayısıyla şu ya da bu gerekçelerle yerine, zamanına, zeminine göre hafif yollu da olsa “bir defa delinmesi”ni düşünmenin dahi divanelik, ya da “rutin dışına” çıkılmasının asla ve de kat’a “böyük devlet” fantezisiyle bağdaşamayacağını her halükarda kanıtlayan, hani mil pardon sapına kadar oturaklı, tumturaklı bir anayasa…
Yani canı isteyenin istediği gibi yorumlayıp, dilediğince, kendi paşa gönlünce tıpkı lastik misali uzatıp, kısaltıp, dolayısıyla şaşı gözlerle “hak”kı “gak” veya “hukuk”u “guguk” diye okumaya yeltenemeyeceği bir anayasa…
Yani yine mesela, “vatandaş” deyip bağrına bastığı, ceplerine koyduğu nüfus kağıtlarına, onların “vatandaşlık nümero”larını aynı gözle, aynı gözlükle okuyup aralarında hiçbir fark gözetmeyen bir anayasa…
Yani örneğin kim kimin bacanağı, kim kimin eniştesi, kayınçosu, dayısı, baldızı, görümcesi, eltisi ya da kaynanası, kimlerin neneleri affedersiniz “dönme”, kimlerin dedeleri maalesef “Sabetaycı”, kimler kart-kurt, kimler çok şükür Türkoğlu Türk, kimlerin sütü bozuk, kimlerinki hem kaymaklı hem de tereyağı kıvamında, velhasılıkelam kimin anasının güzel, kimin babasının meçhul, ehh dolayısıyla “piç”, ya da haftanın herhangi bir gününde değil de illa da neden “cumartesi” günü doğduğunu kendine dert edinmeyen, kısacası onun bunun “döl”üyle, döl yatağıyla, yırtık veya yamalı bohçadan farksız donuyla uğraşmayıp, tam aksine kafasını bu tür “zırva”, andavallıca işlere takıp, bunu da “mesele” haline getirip ortalığı velveleye verenlerin hesabını, “öte taraf”ta değil, bu diyarlarda, hatta “zaman aşımı”na toslamadan soran bir anayasa…
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30