Newroz’un açtığı yol!
Fotoğraf: Envato
Newroz, yıllardan beri Kürt halkının ulusal talepleri ve mücadeleyi sahiplenme düzeyini gösteren, bu yönüyle devletin politikalarına yanıt anlamı taşıyan bir gün olarak kutlanıyor. Başta Diyarbakır ve İstanbul olmak üzere çeşitli kentlerdeki kutlamaların yasaklanması ise, AKP’nin askeri ve siyasi operasyonlarla; baskı, yasaklama ve tutuklamalarla Kürt ulusal hareketini etkisizleştirme, mücadeleyi marjinalize etme politikasının bir devamı olarak gündeme getirildi. Ama Diyarbakır Newroz’u halkın mücadelesinin önünde hiçbir yasağın duramayacağını, devletin baskı ve tasfiye politikasının yine halkın mücadelesinin karşısında etkisiz kaldığını/kalmaya mahkûm olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Diyarbakır’da Newroz alanına girişlerin önüne kurulan polis barikatları, halkın üzerine sürülen panzerler, atılan gaz bombaları on binlerin alana bir insan seli halinde akışını engelleyemedi. Devletin Newroz bayramının kutlanması karşısındaki yasakçı tutumu, aslında içeride ve dışarıda savaş ve gerilimi temel alan politikayı uygulama kararlılığının da bir göstergesi oldu. Newroz üzerinden tırmandırılan gerilim ve çatışmalar, son zamanlarda AKP-Gülen arasındaki çatışma üzerinden AKP’nin, Kürt sorununda uyguladığı politikalarda değişiklik olacağı yönünde özellikle kimi liberal çevrelerce pompalanan beklentinin boşluğunu da gözler önüne serdi.
Taraf’ın Emre Uslu’su gibi Kürt hareketine ve demokrasi güçlerine karşı saldırganlığın koç başılığına soyunmuş bulunan yazarlar Newroz yasağını bile Kürt hareketine saldırmak için kullanmaya çalışmaktan geri durmadılar. Uslu’ya göre, BDP’nin yasağa rağmen bayramı kutlama yönündeki kararlılığı, 90’ların kanlı Newroz’larını geri getirme arayışını gösteriyormuş. Sanırsınız 21 Mart’ın Ortadoğu halklarının barış ve kardeşlik bayramı olarak resmi tatil olmasını kabul etmeyen ve bayram kutlamalarını yasaklayan BDP! Daha kutlamalar yapılmadan alanlara çıkacak herkesi peşinen “provokatörlük”le suçlayan bu zihniyet, böylece yaşanacakları BDP’ye,Kürt halk hareketine fatura etmek ve devletin gerilimi tırmandırma ve dinginsiz terör uygulamalarına haklılık kazandırmak peşindedir. Bugüne kadar nasıl ki KCK’nin paralel devlet örgütlenmesi olduğu söylemi üzerinden her türlü demokratik örgütlenme, aydınlar, akademisyenler hapishanelere doldurulduysa, şimdi de her türlü demokratik hak alma eylemi KCK/PKK’nin “devrimci halk savaşı” stratejisiyle açıklanarak devletin baskı, yasak ve saldırıları meşrulaştırılmak istenmektedir.
Kürt sorunu gibi Suriye konusunda da AKP saldırı ve müdahalenin öncü gücü olmaya soyunmuş bulunmaktadır. Başbakan Erdoğan, Nisan ayında İstanbul’da yapılacak “Suriye’nin Dostları” toplantısında önemli kararlar alacaklarını söylüyor. Öte yandan Suriye’den mülteci akınını teşvik etmek üzere G.Antep’in İslahiye ilçesine, Hatay Reyhanlı’ya yeni mülteci kampları yapılıyor. Teşvik edilen mülteci akınları kullanılarak Suriye’ye müdahale hesapları yapılıyor. Suriye’de müdahale hesapları ve Kürt sorununda uygulanan baskı politikaları, AKP’nin/Türkiye egemenlerinin geleceklerini savaş şiddet politikalarında arayışının iç içe geçmiş iki yönünü gösteriyor. Ama ülke egemenlerinin bu politikaları uygulayacak koşulları yaratmak üzere her alanda halk ve demokrasi güçleri üzerindeki baskı ve saldırıları artırmak tutumunu sürdürmesi kendi açmaz ve çelişkisini de büyütmektedir. Yani AKP, bugün ülkede ve Bölge’de tutuğu pozisyonu korumak üzere giderek daha fazla şiddet ve müdahaleye dayalı politikalara sarılmakta ama öte yandan bu politikalara sarıldıkça açmazını da derinleştirmektedir.
2012 Newroz’u bütün yasak, baskı ve engellemelere rağmen AKP’nin bu şiddet ve müdahaleye dayalı politikalarında bir gedik açmıştır. Newroz, bu saldırı politikaları karşısında halkların barış ve kardeşlik içinde yaşayacağı bir geleceği kurmanın yolunun halkın birleşik, örgütlü mücadelesinden geçtiğini bir kez daha dosta düşmana göstermiştir. Bugün yapılması gereken Newroz’un açtığı yolun bütün ülkede her milliyetten işçi ve emekçilerin katılımıyla büyütülmesi; demokrasi, barış ve insanca yaşam yürüyüşünün daha güçlü olarak sürdürülmesidir.
- Emek zulmü meselesi irdelenmelidir 21 Aralık 2024 04:36
- Ortadoğu: Bataklığın kan gölüne dönüştürülmesi 14 Aralık 2024 04:31
- Asgari ücret konusu hafife alınmamalıdır! 07 Aralık 2024 04:50
- Çöküş ivmesi durabilir mi, durdurulabilir mi? 30 Kasım 2024 04:51
- Sistemin sis perdesi: Bütçe tartışmaları 23 Kasım 2024 05:00
- Akılcılığa yöneliş 16 Kasım 2024 04:51
- TÜYAP konuşmaları 09 Kasım 2024 04:25
- Cumhuriyet halk rejimidir, fakat… 02 Kasım 2024 05:08
- Kaos 26 Ekim 2024 03:57
- Kevork Ağabey, müjde, oğlun Nobel aldı! 19 Ekim 2024 04:46
- Siyasi yalan 12 Ekim 2024 05:00
- İktidarın anayasa histerisine şiddetle karşı çıkılmalıdır! 05 Ekim 2024 04:33