Muhteşem Türkiye fotoğrafları
Dünya üzerindeki saygınlığımızın her geçen gün arttığını iddia eden Büyük Türk Büyükleri ne acıdır ki o “Saygınlık” denilen şeyin bırakın yakınından geçmeyi, günler geçtikçe alnımızdaki kara lekeler yüzünden daha bir dibe vurduğumuzu görmemektedirler ya da birkaç oy uğruna görmemek istemektedirler. İşte Sivas davası bunlardan biri, hatta birincisi. Alnımızdaki en büyük kara leke, Sivas davasının zaman aşımına uğramasıdır. Açık söyleyeyim ben, o aşağılık, o rezil, o pespaye Sivas Katliamı davasının zaman aşımına uğratılacağından adım gibi emindim. Hele hele o katilleri savunan avukatların listesini görünce, adımdan da daha fazla emin oldum. Bakın şu listeye, haklı olup olmadığıma siz karar verin: Avukat Şevket Kazan (Adalet Eski Bakanı, RP Milletvekili), Avukat Hayati Yazıcı (AKP Devlet Bakanı), Avukat H. Kemal Kurt (AKP Milletvekili), Avukat Zeyid Aslan (AKP Milletvekili), Avukat Hüsnü Tuna (AKP Milletvekili), Avukat Burhanettin Çoban (Afyon’un AKP’li Belediye Başkanı), Avukat İ. Hakkı Aşkar (AKP Afyon Eski Milletvekili), Avukat M. Ali Bulut (AKP Milletvekili), Avukat Bülent Tüfekçi (Malatya’nın AKP’li İl Başkanı), Avukat Halil Ürün (Afyon’un AKP’li Belediye Başkan Adayı), Avukat Mevlut Uysal, (İstanbul Başakşehir’in AKP’li Belediye Başkan Adayı), Avukat Nevzat Er (İstanbul Eminönü’nün AKP’li Eski Belediye Başkanı), Avukat Suat Altınsay (Konya’nın AKP’li İl Başkan Yardımcısı), Avukat Tayfun Karaali (İstanbul’un AKP’li Belediye Başkanlığının Darülaceze Müdürü), Avukat Ferruh Aslan ( İstanbul’un AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanlığının Basın Yayın Müdürü), Avukat Ali Aşık (İzmir’in AKP’li Eski İl Başkanı), Avukat Hüseyin Pulan (AKP İstanbul Disiplin Kurulu Üyesi), Avukat Hurşit Bıyık (Trabzon’un AKP’li İl Başkan Yardımcısı), Avukat Reşat Yazak (Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi)… Sivas katliamcılarının avukatlarını gördünüz. Şimdi böylesine derya bir “Avukatlar Topluluğu”na sahip olanların sırtı hiçbir zaman yere gelmez. Ne demişti AKP’lilerin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, katliam davası zaman aşımına uğratıldığında: “Hayırlı olsun diyoruz…” Ülkemizin alnına sürülen en büyük “Kara Leke”yle uğraşırken başka lekeler de ülkenin vücudunu sarıyor. Örneğin Türkiye’nin en büyük kentinde 11 işçi, 11 emekçi göz göre göre, cayır cayır yanıyor. Bir-iki gün “Ah, vah” ve “Sorumlulardan hesap soracağız” edebiyatı, o kadar. Son 10 yılda 10 binden fazla insanımız, emekçimiz ölmüş. Hepsi de unutuldu. Tersane işçileri, Baraj işçileri, Maden işçileri, hepsi, ama hepsi unutuldu… Örneğin Kürecik’te topraklarımız Amerikan askeri tarafından işgal edildi, “Füze Kalkanı” ayağıyla. Evet, işgal edildi, çünkü oraya, “Atanmışlar tarafından ezilmeyeceği söylenen seçilmişler” bile giremedi, kapının önünden döndürüldüler, atanmışlar tarafından… Ve “Kürecik Protestoları”na katılan gençler biber gazlarıyla, coplarla, gaz bombalarıyla karşı karşıya gelirken, üstüne üstlük yargı önüne çıkarıldılar. Ne diyor AKP’lilerin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin: “Ülkemiz güzel, insanımız güzel. Bazı ufak tefek sıkıntılar var. Onlara siz kafanızı takmayın. Onlarla güvenlik güçlerimiz ilgileniyor.”(Evrensel, 13 Mart 2012) Örneğin, bir takım kodamanlar, Van Depremi yüzünden çadırlarda kalanların sorunlarının halledileceğini ve ocak 2012’nin en geç sonunda çadırda tek bir kişinin bile kalmayacağı kıtırını atıyorlardı. İşte bir haberin girişi: “Depremin ardından 5 ay geçmesine rağmen konteyner bulamayan Vanlılar çadırlarda yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor.” (Evrensel, 14 Mart 2012) Spor programında yorumculuk yapan ve boş zamanlarında da AKP’de milletvekilliği göreviyle iştigal eden Emekli Futbolcu Hakan Şükür’ün danışmanı, “Seçilmişleri atanmışlara ezdirmem,” diyenlerle kafa bulurcasına CHP’li seçilmişlere saldırdı. Birkaç gün sonra da AKP’lilerin Başbakanı “Hangi dilden anlıyorsanız o dilden,” diyerek CHP’lilere kükredi… İrili ufaklı yığınla olay var, gün içinde gargaraya gelen. Örneğin Acizmendiler Urfa’da gövde gösterisi yapıyor, güvenlik güçlerinden gık yok, ama İskenderun’da “Türkiye-Suriye Savaşı’na Hayır” diye imza kampanyası yapmak isteyenleri polis engelliyor… Örneğin, Türk askerinin başına çuval geçiren ABD’li eski General, yeni CİA Başkanı D. Petraeus Türkiye’ye gelip âlâ-yı valâ ile karşılanırken Amerikalı bir-iki askerin başına çuval geçiren gençler yargılanıyor… Böylesine çok fotoğrafı olan “Muhteşem Türkiye”nin dünya durdukça adı silinmez. “Lekeli Dilber” olarak herkes sözümüzü eder…
KAYIP ARANIYOR
Ünlü Referandum’a kadar adlarını sık sık duyduğum “Yetmez ama Evet” çiler sonraları kayboldu. Şimdi n’aptıklarını fena halde merak ediyorum. Duyururum…
Evrensel'i Takip Et