Ayrımcılığın daniskası!

Newroz’un yakın tarihine şöyle bir bakmak bile Hükümetin Newroz’u 21 Marta sıkıştırma girişiminin ne kadar saçma ve art niyetli olduğunu göstermektedir. Çünkü bugüne kadar Newroz, nadiren (21 Martın pazara geldiği yıllar hariç) 21 Martta kutlanmıştır! Genellikle pazar günlerinde yoğunlaşan Newroz kutlamaları, 18 Martla 24 Mart tarihleri arısında yapılmış!
Sadece bakanlık ve hükümet de değil, bu yıl sermaye medyası da Newroz’da hükümetin aldığı kararın arkasında eksiksiz saf tutarak, basın tarihine kara bir leke olarak geçecek bir tutuma daha imza atmıştır.
Geçmişte daha çok “dış politika” söz konusu olduğunda tam kadro hükümetlerin arkasında yer alan sermaye medyası bu sefer Newroz’da, bu birlik ve bütünlüğü göstermiştir. Evrensel, BirGün, Gündem ve nispeten de Cumhuriyet dışında; Doğancısı, Cinercisi, Doğuşçusu ulusalcısı, yandaşı demeden tümü, en keskin AKP düşmanları bile, Newroz’da hükümetin arkasında mevzilenmiştir.
18 Mart günü Diyarbakır ve İstanbul başta olmak üzere birçok kent ve Newroz’u kutlamak isteyen yüz binlerce kişi polis terörünün hedefi olup, yaralanmalar ve ölümler olurken, en haberci TV kanalları bile gün boyu bu olanlarda bir haber değeri bulmamıştır. Akşam bültenleriyse tam bir habercilik rezaleti sergilemiştir. Sadece, Newroz’u kutlamak için yola çıkmış ama engellenmek istenen göstericilerin tepkileri öne çıkarılarak BDP ve göstericiler suçlanarak, “bölücü ve terör örgütü” edebiyatı yapılarak karalama ve saptırma haberciliğinin çok tipik örnekleri verilmiştir.
Doğrusu, basının bu tutumu, “Türk basını” için bile çok vahim, kendisini aşan bir tutumdur!
Hükümet ve basın; Kürt siyasi güçlerini de aşarak politize olmuş, hak talebinde bulunma bilinciyle hareket eden  milyonca Kürt’ün talebini önemsememede, ayrımcı ve bölücü bir tutum almada artık bütün kaygılardan azade olarak, “Ezelim, teslim alalım, sindirelim” tutumunda birleşmiştir.
Bu son birkaç haftada apaçık ortaya çıkmıştır.
İşte örnekleri:
1- Hükümet, 8 Mart kutlamalarından önce KESK’teki Kürt kadın sendikacılara karşı operasyon düzenlemiş, Türk kökenli kadın sendikacılar da kararları alan ekibin içinde olmasına karşın sadece Kürt kadın sendikacılar tutuklanmıştır. Bu ayırımcılığa sermaye basınından hiçbir tepki gelmemiştir.
2- 8 Mart eylemleri 8 Martın öncesi ve sonrası 10 güne yayıldığı halde hükümet ya da valilikler, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü 8 Marttır; 8 Mart dışında gösteriler yasaktır!” gibi bir karar almamıştır. Elbette 8 Martın böyle yaygın kutlanması “iyi” de olmuştur. Ancak bu “iyilik”, Kürtlere karşı işlememiş, tersine 21 Marta sıkıştırılmak istenen Newroz fiilen yasaklanmıştır.
3- Kütahya-Emet’te Kürt inşaat işçileri yakılmak istenmiş, yüzlerce kişiden oluşan bir güruh işçilerin çadırlarını basıp yakmış, “Allahu ekber”li gösteriler yapmış, işçiler canlarını zor kurtarmıştır. Ama Kürt işçilere yönelik saldırıya karşı hiç bir tepki gelmemiştir. Aynı günlerde Esenyurt’ta yanan inşaat işçilerini sahiplenen basın ve sendika çevreleri bile işçiler Kürt olduğundan olacak, onlara sahip çıkamamış, çıkmaya cesaret edememişlerdir!
4- Sivas davasında 7 kişinin hakkındaki davanın “zaman aşımından” düşmesine Alevi çevreleri ve demokrasi güçleri tepki göstermiş; tepki gösterenlere polisin coplarla, suyla, gazla, panzerle müdahalesi, haklı olarak basında ve çeşitli siyasi çevrelerde tepkiyle karşılanmıştır. Ama aynı tepkiler Kürtlere yönelik saldırılarda, örneğin önceki günkü Newroz’da halka karşı girişilen polis terörü karşısında gösterilmemiştir.
Açıktır ki, dün gazetemizde Serpil İlgün’ün basın izleniminde dikkat çektiği, basının hükümetin konseptine teslim olmuş tutumu, ayırımcılığın, bölücülüğün “daniskası”dır!
Newroz’daki tutumla da açıkça ortaya çıkmıştır ki; Hükümet ve basın başta olmak üzere arkasındaki güçler; Kürtlerin taleplerini karşılamada, Kürtlerle anlaşarak, onların taleplerini dikkate alarak çözme yerine mücadele eden Kürt yığınları ezip sindirerek çözmeyi esas alan bir yolda ısrar edeceklerdir.
Böylece “Gülen mücadele, Erdoğan müzakere yanlısı!” gibi denklemler kurup, “Baharda görüşmelerin yeniden başlayacağını” iddia edenlerin kendi hayallerini söyledikleri de ortaya çıkmıştır. Ancak, onların buna da bir kılıf bulacağı, Hükümetin Newroz tutumunun arkasında yer almalarından anlaşılmaktadır.
İçeride ve dışarıdaki operasyonlara, tutuklama kampanyalarına şimdi Kürt siyasi güçlerinin legal eylemlerinin de kuşatılıp yasaklanması, bu yolla mücadelenin sindirilmesi de eklenmiştir.
Ancak yakın geçmiş çok açıkça göstermektedir ki bu yol çıkmaz bir yoldur. Ve bugün bu yola girenler de ya girdikleri yoldan dönecek ya da bu yolda önceki güç odakları gibi, telef olup gideceklerdir!  

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et