Altın vuruş
Ülkenin içinden geçmekte olduğu ekonomik ve siyasal koşullar, pek çok alanda yaşanan sancılı dönüşümün işaretlerini bir süredir belirgin bir şekilde vermeye başladı. Sağlıktan eğitime, çalışma yaşamından sendikal alanın yeniden biçimlendirilmesine kadar, yaşanan dönüşümün baş aktörü olan iktidar partisinin en küçük demokratik tepkilere karşı gösterdiği tahammülsüzlük ve şiddet giderek artıyor.
İçinde bulunduğumuz olağanüstü dönemin bir yansıması olarak, iktidar ve sistemle sorunu olan kesimler baskınlar, gözaltılar ve tutuklamalarla sindirilmeye çalışılırken, sağlıkta ve eğitimde yaşanan dönüşümün tam gaz devam etmesi, emek alanında yürütülen yeni saldırı hazırlıkları, önümüzdeki dönemin çok daha yoğun ve sıcak gelişmelere gebe olduğunu gösteriyor.
AKP, mevcut ekonomik-toplumsal sistemi kendisinin ve temsil ettiği kesimlerin ortak çıkarları doğrultusunda yeniden biçimlendirmek için yeni ve keskin bir viraja daha girmiş durumda. Önümüzdeki haftadan itibaren, ülkenin ve halkın gündemini alt üst edecek düzenlemelerin peş peşe Meclis gündemine gelmesi bekleniyor.
İktidar partisi tarafından geçtiğimiz günlerde milletvekillerine haber gönderilerek, 27 Mart-5 Nisan arasında Meclisin gece gündüz aralıksız çalışacağı belirtilip, milletvekillerinin bütün işlerini ertelemelerini istenmiş. Tüm milletvekillerinin eksiksiz katılımının istendiği on gün içinde, her biri kendi içinde önemli düzenlemeler içeren yasalar görüşülecek. Tıpkı Kemal Derviş zamanında çıkarılan “15 günde 15 yasa” döneminde olduğu gibi, 10 günde gece gündüz demeden çalışarak halk ve emek karşıtı düzenlemeleri Meclisten geçirmeye çalışacaklar.
Haftaya Meclis gündemine gelmesi beklenen ve eğitim sistemini yeniden alt üst etmekten başka bir işe yaramayan 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi en çok gürültü koparacak düzenleme gibi görünüyor. Milli Eğitim Bakanı, neresinden bakılırsa bakılsın “siyasal bir proje” olarak gündeme getirilen 4+4+4 düzenlemesine kamuoyunu ikna etmek için kanal kanal dolaşıyor. Konuyla alakalı alakasız rakamları peş peşe sıralayarak halkın kafasını iyice karıştırmaya çalışıyor.
Hükümet temsilcileri ve hükümetle sadece ideolojik olarak değil, organik olarak da bütünleşmiş sendikaların yöneticileri, zorunlu eğitimin süresinin artmasından çok, papağan gibi sürekli olarak 8 yıllık kesintisiz eğitimin “28 Şubat ürünü” olduğunu iddia ediyorlar. Üstelik 8 yıllık kesintisiz eğitimin 1973’ten itibaren tartışıldığını, hatta pilot uygulamalarının bile yapıldığını bilmelerine rağmen. Sonuçta hangi gerekçe öne sürülürse sürülsün, AKP’nin haftaya Meclis genel kuruluna gelmesi beklenen 4+4+4 düzenlemesi ile en az birkaç nesli, kendi siyasal-ideolojik amaçlarına feda etmekten çekinmeyeceği anlaşılıyor.
Sağlıkta, eğitimde ve diğer alanlarda bir süredir yaşanan büyük dönüşümün karşısında sınırlı imkanları ile durmaya çalışan, hükümetin emek ve halk düşmanı uygulamalarına karşı sesini yükselten sendikaları ve emek örgütlerini tamamen etkisizleştirmek için de yoğun bir mesai harcanıyor.
Gerek Toplu İş İlişkileri Yasası ve 4688 sayılı Yasa’da yapılması düşünülen değişiklikler ile hükümet, kendi çizdiği sınırlar dışında hareket eden işçi ve kamu emekçileri sendikalarını ve sendikal alanı, yine kendi izin verdiği sınırlar içinde hareket edecek şekilde biçimlendirmek istiyor. Bu nedenle gündemdeki sendikal yasaların, 4+4+4 düzenlemesine yönelik tartışmaların gölgesinde bırakılarak oldubittiye getirilmek istendiği çok açık.
Hükümetin sağlık, eğitim ve diğer alanlarda yürütülen “piyasa” odaklı uygulamalarda son aşamaya geldi. 27 Mart ile 5 Nisan arasında yapılması planlanan yasal düzenlemeler, sermayenin bugüne kadar emekçilerin kalesine attığı gollerden daha fazlasını, tabiri caizse “altın vuruş” anlamını taşıyor.
Bugüne kadar yapılanlar ve önümüzdeki haftadan itibaren gündeme gelecek olan yasal düzenlemeler, sadece toplumun belli kesimlerini ilgilendirmiyor. 4+4+4 ile çocukların ve gençlerin geleceğinin, sendikal yasalarla işçilerin ve kamu emekçilerinin örgütlü mücadelesinin nasıl büyük bir tehdit ile karşı karşıya olduğunu anlamak için yasaların Meclisten geçmesini bekliyorsak eğer, şimdiden hepimize geçmiş olsun!
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
Evrensel'i Takip Et