Shake out weak hands
Yazımın başlığını ukalâlık etmek için değil, dilim varmadığı için böyle attım. Sonunda ne demek istediğimi anlayacaksınız.
2012 başından bu yana ABD’deki Dow Jones Index’te (DJI) başlayan yukarı yönlü hareketler İMKB 100’e de yansıdı. Gerçi DJI’de 12.500’ler civarındaki hareket kendini 13.000 düzeyinin üzerine atmada oldukça zorlansa da, bizde İMKB’yi 50.000’li düzeylerden 62.000 düzeyinin üzerine taşınmasına öncülük etmesi su götürmez bir gerçeklik.
Çeşitli temelleri olan bu paralellik çerçevesinde DJI ve İMKB arasında süregelen ilişki zaman zaman bu özelliğinden bağımsız olarak İMKB’nin pozitif yönde ayrıştırabilmektedir. Ancak, genel olarak az önce belirtmiş olduğum gibi DJI-İMKB paralelliği dikkat çekici bir husus olarak varlığını sürdürmektedir.
2012 başından itibaren ise hem DJI’de ve hem de İMKB 100’de açıklanması hiç de mümkün olmayan artışlar ortaya çıkmıştır. Piyasalara gün içinde binlerce iktisadî ve siyasî veri akmakta, bu veriler ister iktisadî kriz dönemlerinde, isterse de kriz dışı dönemlerde para, sermaye ve emtia piyasalarını etkilemektedir. Bu veriler, majör ve minör etkilere sahip veriler olarak gruplanabilir. Ancak, iktisadî kriz sürecinden geçilmekte olduğundan minör etkilere sahip verilerin zaman zaman en az majör etkilere sahip veriler kadar piyasaları etkileyebilmektedir. Bu çerçevede, DJI ve İMKB’de görülen yükselişlere göz atıldığında belirtmiş olduğum gruplama temelinde her iki borsada da olumlu seyri destekleyen gelişmelerin gerçekleşmiş olduğunu, yükselişin bu yolla sağlandığını ileri sürmeniz gerekmektedir.
Bu arada, şu bilginin hatırlardan çıkarılmaması taraftarıyım. Bankalar ve borsalar kapitalist toplum (ve fakat insanoğluna yakışmayan) düzeninin eşkıyalarıdır ve borsalar, bankalar tarafından yönlendirilir. Tokmak bankaların elinde olduğundan, davula vurma anı ve şiddeti bankalar tarafından belirlenir. Ayrıca, borsaların, iktisadî gidişatın bir göstergesi olarak görülmesi gereği sıklıkla vurgulanır. Demek ki, bu noktadan hareketle, hem ABD ve hem de Türkiye Ekonomisi, yılbaşından bu yana dert üstü murad üstü durumda olduğu saptamasının yapılmasını hak etmektedir. Genel olarak ifade edersem, ekonomileri etkileyen en temel ve göz önüne alınması gereken değişkenin, iktisadî büyümeye ilişkin gelişmelerin ve beklentilerin olduğu bilinmelidir ve aslî olan da budur.
Şimdi gelelim FED’in (ABD Merkez Bankası), ABD GSYİH’sını Kasım 2011’deki %2,5-2,9 düzeyinden %2,2-2.7 aralığına revize etmesi ve Türkiye’de de, oran tahminleri muhtelif olsa da, 2012 büyümesine ilişkin olarak yumuşak inişten söz edilmesi yani iktisadî büyümenin yavaşlaması gerektiği hususuna. (Bu arada AB ekonomisinin büyümeyle başı zaten dertte ve hiç değinmiyorum). Türkiye Ekonomisi’nin 2012 yılına ilişkin büyüme oranı tahminini vermememin nedeni, hem belli bir oran aralığının telâffuz edilememesi ve hem de hükümette ekonomiyle başbakanın yanı sıra 5 ayrı bakanın ilgilenmesinin yanı sıra her kafadan ayrı bir sesin çıkmasıdır (ekonomi konusundaki devlet kurumlarının yöneticilerini işin dışında bırakıyorum). Ayrıca, önceki başkan Durmuş Yılmaz’ın da sürece dâhil olduğunu unutmayalım. Aslında, mevcut çerçevede bu işi bilen yegâne kişinin başkan Yılmaz olduğundan da hiç kuşkum yok. Şimdi, hem ABD ve hem de Türkiye Ekonomisi’ne ilişkin büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edilmişse ve borsalar da denildiği gibi bu temel verinin bir yansıması olarak gelişme gösteriyorsa, ne değişmiştir de DJI ve İMKB 100’de böylesi bir sıçrama görülmektedir sorusunun cevaplanmasına.
Bu sorunun anlamlı hiçbir cevabı yok yani aslî unsur olarak bireysel ve kurumsal davranış kalıbının belirlenmesine dâhil etmemiz gereken iktisadî büyümeye ilişkin tahminlerin olumlu yönde algılanmasını sağlayacak bir gelişme söz konusu değil. O zaman olup biten nedir? Borsalardaki gelişmeler, al gülüm ver gülüm uygulaması. Ağırlı olarak bankaların ister kendi ad ve namlarına, isterse de başka mekanizmalar yoluyla manipülâsyonu. Küçük yatırımcıya kibarca ‘Gel, gel’ demeleri ve gidersek bir vuruşla bizleri oyun dışında bırakmaları. Bilin ki, bu durumu aralarında bizlere duyurmadan ve bizleri hedefleyerek ‘KERİZ SİLKELEME’ olarak adlandırıyorlar.
Dikkat edin! Bırakın Bernanke’yi, Başçı konuştuğunda bile Türkiye’de piyasalar gereksiz yere hareketleniyor. Sırf bu bile, ülke ekonomisinin ne kadar zayıf, hassas ve kırılgan olduğunun bir göstergesi. Ülkenin siyasî risklerini de göz önüne alırsanız, gerisini varın siz düşünün. Dünya ekonomisinde ise II. Finansal Kriz kapıda.
Kısaca, kerizlenmeyin yani kendinizi keriz yerine koydurmayın.
Emek gücümüzle kazanıyoruz, olanı koruyalım yeter.
Selâm ola.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!
Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.
Evrensel'i Takip Et