‘Paran kadar eğitim’e karşı mücadele!
Eğitimde, AKP tarafından köklü bir değişim amacıyla hazırlanan “4+4+4 tasarısı” olarak bilinen yasa tasarısı, dün TBMM Genel Kurulu’na getirildi.
CHP ise dün, 4+4+4’e tepkisini, büyük bir mitingle alanlara döktü. KESK’e bağlı Eğitim Sen de bugün, bir yandan alanlarda olurken öte yandan da iki gün süreyle (bugün ve yarın) eğitimcileri greve çağırdı! Elbette, bu tepkiler daha da artarak sürecektir. Ancak bu tepkilerin tasarının Meclisten geçmesini önleyecek düzeye varıp varmayacağını şimdiden söylemek zordur. Ama Başbakan Erdoğan’ın AKP’li vekilleri Ankara’ya çağırması ve diğer dört yasayla birlikte 4+4+4’ü yasalaştırma emri verdiği dikkate alındığında, AKP’nin yasayı geçirmek için her yolu deneyeceğini söylemek yanlış olmaz. Nitekim Başbakan Erdoğan ve AKP’nin önde gelen şahsiyetleri, CHP’nin ve muhalefetin engelleme girişimlerine “karşı önlemler geliştirecekleri”ni, gerekirse “anladıkları dilden yanıt vereceklerini” açıkça ilan ettiler.
Bu açıdan bakıldığında Meclis’teki görüşmelerin “çok hararetli” geçeceğini söyleyebiliriz. Ancak Meclis’teki görüşmelerin hararetli olması; gerçeği, hükümetin eğitim sistemini kendi ideolojik ihtiyaçlarına göre biçimlendirme ve sadece zenginlerin üniversiteye gidebileceği bir sistem oluşturulduğu gerçeğini gözlerden saklamamalıdır.
Aslına bakılırsa Başbakan Erdoğan, “dindar gençlik yetiştireceğiz”, “din öğretimi değil din eğitimi yaptıracağız” diyerek bu amacı bir yanıyla açıklamıştır.
“Bir yanıyla açıklamıştır”; çünkü AKP, “dindar gençlik yetiştirme” amacını vatandaşın çoğunluğunun destekleyeceğini düşünerek oluşturmak istediği sistemi, sanki sadece “dini dozu arttırılmış bir sistem” olarak sunmaktadır. Oysa gerçekte bu “eğitimin dinileştirilmesi yanı” bir yandır ama bunun kadar önemli diğer yanı ise “eğitimin özelleştirilmesi”dir. Çünkü yasanın ruhuna konan ve yasa üstünde yapılan konuşmalardan ve alınacak önlemlerden söz ederken, aslında eğitim sistemi 4’er yıllık üç parçaya bölünürken daha en baştan itibaren parası olanlar için özel okullara özel bir önem verileceği anlaşılmaktadır. Özellikle ikinci dört yıldan itibaren yapılan yönlendirmelerle yeteri kadar parası olmayanların meslek eğitimine yönlendirileceği, “yetenek”, “başarı” gibi ölçütlerin parayla alınıp satılacağı bir sistem oluşturulduğu görülmektedir. Bunun sonucu ise, yoksul aile çocuklarının meslek eğitimine, varsıl ailelerin çocuklarının ise üniversiteye gideceği bir eğitim sistemidir.
“Dershaneler kalkacak” derken de dershanelere verilen destekle ve bu alandaki sermayenin özel okullara dönüşmesi sağlanarak eğitimin özelleştirilmesine yeni bir atılım sağlanmak istenirken, daha ikinci dört yılın başından itibaren yapılan yönlendirmeyle de bu özel okullardan ve seçilmiş az sayıdaki devlet ve vakıf okullarından öğrenciler üniversiteye girebilecektir. Çünkü eğitim için gerekli yüksek miktarda parayı bulamayan ailelerin çocukları daha ikinci dört yılın başından itibaren mesleki eğitime yönelmek zorunda kalacaklardır.
Evet bugün kamu hizmetlerinin en önemli iki alanı sağlık ve eğitimdir. Sağlıkta son yıllarda özelleştirmenin nasıl bir aşamaya geldiğini ve hızla “Paran kadar sağlık” aşamasına gittiğini artık herkes görüyor. Yani hükümet, sağlam vücutlu nesiller yetiştirmek yerine “parası kadar sağlam vücudu olan nesiller” yetiştirmeye yönelmiştir.
Şimdi benzer bir süreç eğitimde işlemektedir ve AKP Hükümeti çıkarılacak yasayla da sadece varsılların eğitiminin üniversiteye kadar varabileceği geri kalanların ise meslek okullarına yönlendirileceği sermayeye ucuz işgücü yetiştiren bir eğitim sistemini yasaya geçirmeyi amaçlamaktadır. Böylece, “paran kadar eğitim” dönemi de yasaya geçirilmiş olacaktır.
Kuşkusuz var olan eğitim sisteminin de yarına dair savunulacak bir yanı yoktur. Ve ülkemizde uzun bir zamandan beri demokrasi güçlerinin; demokratik, laik, bilimsel, anadilde bir eğitim mücadelesi sürecektir. Bu bir yanıyla 4+4+4 sistemine öte yandan da Anayasa tartışmalarına da bağlı olarak “anadilde eğitim hakkı” talebiyle de birleşerek ilerleyecek bir mücadeledir.
Bu mücadele, ülkemizin demokratikleştirilmesi mücadelesinin bir boyutu olarak da son derece önemlidir ve bir yanıyla da 4+4+4’ün Meclis’ten geçip geçmemesiyle de bağlantılı olmayan bir mücadeledir.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor
Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!
Evrensel'i Takip Et