Yalana mecra bol
Fotoğraf: Envato
Sanırım 4. Sınıf öğrencisiydim. Ankara Altındağ’da bir ilkokula gidiyordum. Televizyonda, o zaman tek kanal olduğu için bu TRT demekti, izlediğim bir programdan çok etkilenmiş olmalıyım ki, bir uygun an bulup öğretmenime sordum: “Neden herkes Vehbi Koç kadar çalışkan değil?”
Beni pek seven sınıf öğretmenimizin yüzünde pek görmeye alışık olmadığım bir ifade belirdi. Galiba şaşkınlık ve biraz da gülümseme yakalamıştım. Gördüğüm ifadenin ne anlama geldiğini tam bilemesem bile, “Böyle soru olur mu?” ile “Sana ne oldu?” karışımı bir anlam çıkardığımı ve utandığımı anımsıyorum.
Soruyu dersin ortasında, küme çalışması gibi bir etkinliğin arasında sormuştum. Galiba öğretmenimin bu sorunun ne denli falso olduğunu açıklayacak zamanı yoktu. Yalnızca söylediklerimi nereden çıkardığımı sordu. Ben de “televizyondan duydum” gibi bir şeyler söyledim.
Vehbi Koç’un kim olduğunu, sorduğum sorunun ne kadar garip bir soru olduğunu birkaç yıl sonra kendi kendime keşfedecektim.
AKP BELGESELİ
TRT’nin 1970’lerin ortalarında yayımladığı bu “Vehbi Koç belgeseli” durup dururken aklıma gelmedi. Perşembe günü iktidar yanlısı gazetelere göz gezdirince bir çeşit “AKP belgeseli” izliyor gibi oldum. Sanki TRT’nin daha önce yayımladığı “Şahların Labirenti” adlı aldatmaca belgeselin devamı bir yapım. Mesajlar birbirini tutuyor…
Belgeselin ana mesajı belli: AKP müthiş bir kararlılıkla çalışıyor; yalnızca Türkiye’yi daha iyi bir yere getirmek için didiniyor. Bu amaçla nice zorlukla başa çıktıktan sonra, bir de referandum kararı alıyor ve bu referandumda da başarı elde ediyor. AKP, tıpkı Vehbi Koç gibi çok ama çok çalışıp hak ettiği başarıyı elde ediyor. Referandum ardından AKP durmuyor ve Türkiye’yi daha da iyi bir yere getirebilmek için çalışmaya devam ediyor. Tıpkı Vehbi Koç gibi. O kadar çok çalışıyor ki, kimsenin başaramadığını başarıyor ve 12 Eylül cuntasını mahkemelerde süründürüyor.
BAŞLIKLAR
“AKP belgeseli” izliyor gibi olmama neden olan başlıklardan birkaç örnek vermem yararlı olabilir. İktidarın yılmaz destekçilerinden Yeni Şafak’ta “Şükür bugünü gösteren Allah’a” manşeti yer alıyordu. Manşetin altında şunlar vardı: “Türkiye, idamlar, işkenceler ve cinayetlere milyonlarca vatandaşına unutulmayan acılar yaşatan 12 Eylülü sanık sandalyesine oturttu. Tarihi günde, iktidarından muhalefetine, sağcısından solcusuna her kesimden binlerce kişi darbecilerden hesap sormak için adliyeye akın etti. 32 yıldır bu günü bekleyen mağdurlar, acılarını tazelerken, teselli buldu.”
Bir diğer iktidar yanlısı gazetede, fabrikasyon haberleri ile tanınan Fettullahçı Zaman’da ise “Millet ayağa kalktı” manşeti yer alıyordu. Manşetin altında şunlar vardı: “12 Eylül davası başladı. Cuntanın, üzerine silah doğrulttuğu millet, darbecilerden hesap sormak için dün Ankara Adliyesi önünde buluştu. ‘80 darbesine yargı yolunu açan referandumda ‘evet’ oyu veren de ‘hayır’ diyen de oradaydı. Sivil toplumdan mağdur yakınlarına kadar, herkesin isteği ortaktı: Evren ve Şahinkaya’nın suç ortakları da yargılansın.”
Başlıklar ciddiye alınacak olsa, Türkiye çağ atlıyor sanılacak. Oysa düzen 12 Eylül düzeni. Zaman’daki başlık “AKP belgeseli” için “Bir Millet Uyanıyor” filminin o dramatik kisvesini sunuyor. Yeni Şafak’taki manşet ise kendini ele veren cinsten: “Çok şükür, 12 Eylül oldu. Bizleri başa, halkı dize getirdi. Generalleri de yargıladık mı, bu iş tamamdır. Çok şükür, 12 Eylüle.”
‘TAŞ ATMAMIŞTI'
İktidarla daha az haşır neşir olan eski Nurcu geleneğin gazetesi Yeni Asya’da ise Halil Esendağ’ın annesi Mürvet Esendağ’ın sözlerine başsayfada yer verilmiş: “Allah’a havale ediyorum”. Haberin altbaşlığı ise şöyle: “İdam edilen Halil Esendağ’ın annesi gözyaşlarını tutamadı.”
“12 Eylül döneminde Manisa’daki bir davada idam cezasına çarptırılan Halil Esendağ’ın annesi Mürvet Esendağ, çocuğunun askere silah, polise taş atmadığını, ancak idamla yargılandığını belirtti. Esendağ, ‘Şahitsiz, ispatsız hücrede yatırdılar. Bizimle görüştürmediler. Benim çocuğum ispatsız, şahitsiz idam edildi. Bunu yapanları Allah’a havale ediyorum’ ifadelerini kullandı.”
Yeni Asya diğer dinci gazeteler gibi “Türkiye çağ atlıyor” vurgusu yapmasa da, farklı yerlerde ve başlıklarda darbelere karşı olmanın önemini vurguluyor. Ama daha önemlisi, 12 Eylül düzeninin sürdüğünü ve sürmesi gerektiğini Mürüvvet Esendağ’ın ağzından dile getiriyor. Devlete karşı gelen, polise taş atanlardansanız, o zaman devletin şiddetini hak edersiniz.
KARŞI GELİRSENİZ
İktidar yanlısı gazetelerde ise devlete karşı gelmenin ne anlama geldiği konusunda hiçbir çekince yok. Madem artık “millet iktidarda”, yani iktidar “sivilleşti”; hükümete ve devlete karşı gelen mutlaka yanlış yapıyordur. 12 Eylül zihniyetinin aynısı, ama “sivil” çeşidinden…
“AKP belgeseli” bu şekilde iç sayfalarda sürüyor: Özetle, devlet ve polisi emin adımlarla teröristlerin peşinde. Devlet ve iktidar haklı, muhalifler hep haksız, zaten çoğu “terörist”. Ama sonları belli.
Zaman gazetesinin İngilizce çevirisi sayılabilecek Today’s Zaman’da, “AKP belgeseli” İngilizce olarak yayımlanıyor. KCK iddianamesi ile ilgili haberde Büşra Ersanlı gibi “terör” sanıklarının devlete nasıl karşı geldikleri anlatılıyor. Kim olurlarsa olsunlar, ister saygın bir öğretim üyesi, ister saygın bir yayıncı, ister bir belediye başkanı, hiç fark etmez; devlet onların hakkından gelir.
MECRA DA YALAN DA BOL AMA...
Belli ki, 12 Eylül sürüyor. İktidar yanlısı gazeteler tersini söyleye dursun, gerçek böyle. Yalnız gazeteler değil, radyo ve televizyon kanalları, web siteleri, türlü çeşit “neşriyat” tersini söyleyedursun, gerçek böyle.
Çocuklar 1970’lerde TRT’den “Vehbi Koç ne iyi adamdı” mesajını duyuyordu. Sonra, “Kenan Evren ne iyi adam” masalları dönemi geldi. Yıllar geçti, 12 Eylülün 30. Yıldönümünde “Şahların Labirenti” adlı yapımdan, Türkiye’nin 12 Eylülün yanlışlarından artık kurtulduğunu duydular. Bugünlerde ise bol bol AKP masallarını dinliyorlar. Belli ki, Milliyetçi Cephe dönemi TRT’si ile günümüzün TRT-S’si (yani Samanyolu türü TRT) ve tek sesli medyası hiç de farklı değil…
Bu mecra ve aldatmaca bolluğu içerisinde gerçeklerin sözcülüğünü yapanlara her zamankinden daha çok gereksinim var. Değil mi?
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40