Ba beyli bala bula bumburleyli bab bup!
Yaklaşık 1275 yıllık bir geçmişe sahip Türk dili, bu süreç içerisinde pek çok lehçeye ayrılmış ve çeşitli coğrafyalarda hem yazı dili hem de konuşma dili olarak kullanılmış. Türkçenin, “Kıpçak Türkçesi” ya da “Kıpçak Dönemi” adıyla anılan tarihi süreci de, bilhassa yabancı topluluklara bu dilin öğretilmesi amacıyla eser verilmiş. Bu uzun tarihi süreç içinde Türkler pek çok alfabe kullanmış ve değiştirmiş: , ... Göksel dinlerin kabulü de (Hristiyanlık ve Musevilik) bu alfabelere yeni alfabeler eklemiş.
Sonunda İslamiyet’i seçtiklerindeyse Arap alfabesine geçmişler. Arap alfabesi Türk diline tam olarak uymadığından alfabede değişiklikler yapmışlar. Bu değişiklikler çok kökten olamamış elbet. Birden fazla sesi tek harf simgelemiş çoğunlukla.
Sübyan okulu denilen okullarda eğitim 4 yaşında 6 aylıkken başlarmış. Alfabe öğrenmenin çeşitli aşamalarındaki çocuklar (30 kadar kişi) aynı odada tek öğretmence okutulurlarmış. Okullar yazın kapanmadığından isteyen çocuğunu istediği zaman başlatırmış okula.
Oyun çağındaki bu çocukların Arap alfabesini öğrenmeleri de epey eğlenceli bir oyunmuş, önce harflerin biçimleri ezberlenirmiş : “Elif direğe benzer, be tekne gibi, te ona benzer, cim karnında bir nokta, ha ona benzer, hı ona benzer. Dal beli bükük, rı orak gibi, sin üçlü dişli, sat badem gözlü...”
Harflerin hecelenmesi de eğlenceliymiş. B harfinin sesli harflerle hecelenmesiyle başlanırmış: “Ba beyli bala bula bumburleyli bab bup; ca ceyli cala cula cumburleyli cap cup.” (Bu hecelemenin uyduruk olduğunu iddia edenler de vardır. Ama bu tekerleme çocukların bir ağızdan cıvıldaşmalarına epey yakışır).
Bu günlerde sık sık çocuk seslerinin böyle tekerlemeler okuduğunu duyuyor gibiyim. Sebep şu seçmeli dersler. ( Neyse seçmeli derslerin nasıl uygulandığı konusunu yeni öğrendim, çocukları seçmeli dersler konusunda özgür bırakmak kargaşaya yol açacağından, derslerden öğretmenlere uygun biri idarece seçilip, gereği yapılıyormuş. “Bizim zamanımızda” ukalalığının tam sırası: Bizim zamanımızda her okulda hemen her konuda öğretmen yoksa da, bizim semtimizdeki okulların öğretmenleri tamam olduğundan seçmeli dersleri gerçekten öğrenciler seçerdi. Üstelik 15 günlük süre içinde derslere girip deneyerek, beğenerek. )
Öğretmen açığı malum, yani herkesçe biliniyor. Yeni seçmeli dersler de: Kuran meali ya da Peygamberimizin hayatı. Bu dersleri ya köşedeki camiin imamı verecek sevabına, ya müdür muavini (angaryalar onlara yüklenir). Arada boş derslerde Arap alfabesini öğrenmeleri de istenebilir çocuklardan. Uzun süredir Türkçe yazılan ayetlerin altında Ayetlerin Türkçeden değil Arapçadan okunması gerekli olduğu, Kur’an alfabesini öğrenmenin önemi konusunda uyarı var zaten.
Eskiden “Kızlar okuyor muymuş” diye sual ederseniz çoğunun okumayı öğrenip yazmayı öğrenemeden okuldan alındıkları gerçektir. Eski Türkçe alfabemizin böyle bir özelliği vardır. Kızlar yazı yazmayı öğrenirse sevgililerine mektup yazarlar kaygısı vardır hep. (Gerçi Yaşar Nezihe bir yıl okula gittikten sonra kendi kendine yazmayı da sökmüş o başka) Yoksul ailelerin çocuklarıyla kimsesiz çocuklar için meslek okulları açıldığı, bunun gerekçesinin “Sanayiye nitelikli işçi yetiştirmek” olduğu da kayıtlıdır.
Öte yandan erkeklerin rahat etmesi için kadınların eğitimli olması gerektiği savı da var.
N’etmeli ki... En iyisi bu seçmeli dersleri ilk sınıftan başlatmak:
“Ayşe, ata ot at”, “Va veyli vala vula...”, “Koş Ali koş” , “ Elif direğe benzer, be tekneye, pe ona benzer, te ona benzer, cim karnında bir nokta ...”
Sonunda ya çocukların kafası karışır, ya öğretmenlerin. Malum kafası karışanlar daha iyi eğitilirmiş. Ve yönetilirmiş.
Evrensel'i Takip Et