12 Eylül
O zaman Kenan Evren darbenin amacını şöyle açıklıyordu:
“Kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturtmak…”
Şanlı medyamız hemen selama durmuştu:
“Kendi kendini kontrol edemeyen demokrasiyi kontrol edecek ve sağlam temellere oturtacak darbemize selam olsun!”
Netekim selama durdular.
Medyamızın o dönem yazıp çizdiklerine bakarsak demokrasimizin o zaman sağlam temellere oturmuş olması gerekiyordu!
Gelin görün ki, demek oturmamış olmalı ki…
Baktık;
Demirel’den Erbakan’a, Ecevit’ten AKP’ye her gelen, hâlâ demokrasiyi sağlam temeller üstüne oturtuyor!
Bizim demokrasi ise gayet tuhaf bir şey…
Bir türlü oturmuyor!
Hapishaneler doluyor boşalıyor…
Hapishaneler içindeki insanlarla yakılıp yıkılıyor…
Binlerce faili meçhul…
Binlerce kayıp…
On binlerce tutuklu…
Tam diyoruz demokrasi oturdu!
Sonradan anlaşılıyor, oturmamış.
Oysa “demokrasiye sevdalı” medyamız, üniversite idareleri, ”bağımsız yargımız” darbecilere demokrasiyi oturtsun diye az destek vermemiş, kırmızı halılar sermemişti!
İpini koparan tebrik için sıraya dizilir…
Cübbeyi kapan üniversite idaresi, fahri profesörümüz ol paşam diye hizaya geçer…
“Bağımsız yargımızın” tepesi paşanın önünde selama dururdu.
Fakat bakıyoruz şimdi, meğersem hepsi demokrasiden yana olup darbelere karşıymış.
Demek bu adamlar o zamanlar yanlış anlaşılmış!
Belki de bu yüzden tam oturacak olan demokrasimiz oturamamış…
Çünkü, altına yatan onca adamı, makamı görünce nereye oturacağını şaşırmış!
***
Sonra geldik bugünlere…
12 Eylül mahkemesi başladı.
Tamam kabul;
Hükümet onca darbe karşıtı atıp tutmasından…
Ergenekon falan operasyonlarından sonra, kaçınılmaz olarak böyle bir gösteriye mecbur olmuştu.
Ancak;
Bu dava ciddi mi değil mi?
Tiyatro mu, sinema mı?
Buradan bir sonuç çıkar mı çıkmaz mı?
Yargılama sulu mu susuz mu?
Göstermelik mi vs. tartışmaların ne gibi bir faydası olabilir ki?
Dünyanın hiçbir yerinde sermaye sınıfları, aynı zamanda kendi temsilcileri olan darbecileri durup dururken yargıladıkları vaki değildir.
Nerede bir darbeci yargılanmışsa, arkadaki güç halkın öfkesidir.
Öyleyse;
İşkencesiyle…
O dönemdeki mahkemeleri hakimleri savcıları…
Hapishane idarecileri…
Medyası…
Üniversite yönetimleri vs.
Yani, 12 Eylülün tüm kapsamıyla yargılanması ve mahkum edilmesi ancak kararlı bir halk gücüyle mümkün olacaktır.
Böyle bir halk gücü ve baskısı karşısında hiçbir hükümet de varyete yapamayacak, tiyatroculuk oynayamayacaktır.
Yargılamak ya da yargılamamak, işte bütün mesele bu; Halkın gücü.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp
Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.
Evrensel'i Takip Et