22 Nisan 2012

1 Mayıs “Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü” yaklaştıkça içim pır pır ediyor.  Artık 1 mayıs  resmi tatil. Taksim de gösteriler için alındı. Acaba gevşenir mi? Avusturya’da gördüğüm gibi renksiz, katılanı az , coşkusuz bir işçi bayramı mı kutlarız. (Aklımda hep bayrama katılan iki yaşlı adam. Birinin elinde Rosa Luxemburg’un resmi, ötekinin elinde sosyal demokrat partinin eski sancağı: Atlas kumaşa sırmayla işlenmiş güller.) Kırmızı karanfiller serpilmiş bir alan , sosyal demokratlardan soğuk resmi bir konuşma, göçmen işçiler Avusturyalılardan kalabalık. O ülkelerde sendikaların bürokrasi eğilimi suçlanıyor . Bir de  1 Mayısın bizim Newroz  ya da hıdrellez gibi bahar bayramı oluşunun geleneği sürüyor. Küçücük şehirlerde bile sokaklardaki ağaçlar süslü. Belediye reisi sokaklarda bira sofraları kurduruyor. Belki de coşku bu yüzden bölünüyor. Yoksa işçi sınıfının taleplerinin bittiği falan yok.
Bizim 1 Mayıs taleplerimiz arasında neler olmalı? Hemen akla gelen kuşkusuz barış. Afganistan’daki birliğimizin yaşadıkları, Suriye konusunu hatırlatmalı.  Bu ister istemez Ender İmrek’in yazdıklarını hatırlatıyor :”Türkiye hızla bir savaşın içine sürükleniyor. Henüz hükümeti bu çılgın girişimden geri döndürecek bir savaş karşıtlığı, bir halk hareketi çıkmış değil. Irak’ın işgali hazırlıkları süresinde ortaya çıkan güçlü tepkilerin AKP Hükümeti içinde bile bir tereddüt yarattığı ve tezkerenin TBMM’de geçmediği/geçirilemediği hatırlanmalıdır. Ancak bugün savaş arabasına koşulan atın tımarlanması karşısında mayışan bir tablo var! Irak işgali hazırlıkları aşamasında, ABD işgalini durdurmak, 1 milyon 300 bin insanın ölümüne ve hâlâ etkileri devam eden yıkıma engel olunamasa bile, Türkiye halkları, Irak halklarına yönelik savaşın ve işgalin ne anlama geleceğini gördü ve tutum aldı. Bugün dönüp geriye bakıldığında, Türkiye halklarının doğru bir tutum aldığı, yaşanan katliamlara, talana ve işgale ortak olmadığı rahatlıkla görülebilir. (...)
Ancak bugün Suriye’ye yönelik savaş hazırlıkları karşısında o dönemle kıyaslandığında oldukça etkisiz bir savaş karşıtı tutum var. Esad’ın diktatörlüğü gerçeği, savaş ve işgal karşıtı hareketi baskılıyor. Arap halkları içinde başında bağımsız bir halk hareketi olarak gelişim gösteren, giderek karmaşık bir harekete bürünen gelişmeler de bu tablonun yaratılmasında önemli bir faktör. Müdahaleye ve işgale karşı durmanın, Esat diktatörlüğüne yazacağı gibi, kaygıların da bunda payı var. Başkaca bir dizi zaafla birlikte, ne yazık ki, müdahaleyi ve işgali alkışlayanların etkisi, AKP Hükümetinin gücü ve savaş çığırtkanlığı, gerçek barış, demokrasi ve özgürlük yanlılarını etkisiz kılıyor.
(...) Savaş kahramanı olmak üzere gözünü karartmış bir hükümetle karşı karşıya bulunduğumuz açık. Dolayısıyla önümüzdeki günlerin, eğer böyle devam eder ise, bölgede ve Türkiye’nin içinde birçok yeni gelişmeyi de beraberinde getireceğini bilmek için kahin olmak gerekmiyor. Dolayısıyla, işçi sınıfının Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayısa hazırlanırken, savaş faktörü, işçi sınıfına, sınıf partisine sorumluluklar yüklüyor.”
Bu ana talebin yanı sıra, özellikle İstanbul’da kentsel dönüşüm planlarının yerinden yurdundan edeceği mahallelerin halkları “barınma hakkı” talepleriyle alanda olmalılar. İnsan hakları savunucularının ve basın örgütlerinin düşünce özgürlüğü ve adalet istemleri görünür kılınmalı. Ve  1 Mayıs öncesinde sloganlar, talepler, gidecek gruplar için iyi biçimde hazırlanılmalı.
Peki bütün bunları kim yapacak?
Barışa ihtiyacı olanlar, barınmaya, çocukları beslenmeye gereksinmesi olanlar. Elbette siz. Yani halk.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et