Şahinler varken Bir’lere gerek kalmıyor
Bugünlerde hepimizden darbelerin ve darbecilerin yargılandığına inanmamız isteniyor. Bakın diyorlar siz inanmıyordunuz ama 12 Eylülcüler yargılanıyor. 28 Şubatçılar yargılanmıyor demiştiniz, görüyorsunuz çoğu tutuklandı ve yargılanacaklar. Balyozcular zaten yargılanıyor. Hiç kuşkunuz olmasın sırada 27 Nisan muhtırası da var, vb. vb. Bütün bunlara inanmamız, hükümete güvenmemiz gerekiyor! Açıkçası bizden istenen ve beklenen bu. Yok eğer bu yargılamaları desteklemiyorsanız demek ki darbecileri destekliyorsunuz diyorlar. Hükümetin, onu destekleyen büyük basının ve “demokrat” kılığına girmiş yalaka köşe yazarlarının bu konudaki söylemleri böyle.
İşte tam da burada bir soru sormamız ve onu açık yüreklilikle yanıtlamamız gerekiyor. O soru şudur: Darbelerin ve darbecileri yapmak istedikleri neydi? Ülkeyi nasıl bir yola sokmak istiyorlardı? 12 Eylülcüler halkın genel uyanışını bastırmak, 24 Ocakta alınan neoliberal ekonomi politikalarını uygulamak, ülkeyi özellikle ABD emperyalizmin kucağına iyice oturtmak için askeri faşist darbeyi tezgahlamışlar, ABD yöneticileri de onları “bizim çocuklar” olarak bağrına basmıştı. Darbe ile muhalefet bastırıldı, işçi örgütleri kapatıldı, dağıtıldı, ya da kukla sendikalar haline getirildi, Kürt halkı üzerinde acımasız bir sindirme kampanyası başladı, Türk halkı ve ülkenin bütün halkları ekonomik, sosyal ve siyasal olarak perişan edildi.
Darbenin halkı tereddüde düşürmek için “sola da sağa da karşı” olduğu bolca işlendi, Hitler’in SA’ları temizleyip, SS’lere yol vermesi gibi sivil faşist örgütlerin üyeleri de tasfiye edildi, mevcut partiler kapatıldı. MHP’nin o zamanki yöneticilerinden birisi duruma ve uygulamalara bakıp “fikrimiz iktidarda, kendimiz içerdeyiz” demişti. Yerden göğe kadar hakkı vardı. Bugün AKP Hükümetinin uygulamalarına bakıp, ‘Bizi neden yargılıyorsunuz, sizin bugün yaptıklarınızı biz zaten uyguluyorduk, kendimiz içerideyiz, fikrimiz iktidar da’ -bu 12 Eylülcüler dışındaki bazı darbeciler ve “darbe ile oynayanlar” için geçerli- diye düşünmeyen tek bir darbeci var mı acaba? Onlar bunu söylediklerinde haksız, yanlış bir şey mi söylemiş olurlar? Darbeciler bütün muhalefeti ezdiler ama camiyi dimdik ayakta tuttular. Alevi köylerine, kışlalara cami yaptılar, Aydınlar Ocağının fikir babalığını yaptığı Türk-İslam sentezi halka karşı uygulanacak siyasi politikaların merkezine oturdu, dini politik amaçlarla kullanmanın kapısı ardına kadar açıldı. Toprak dini politik amaçlarla kullanan partilere ve akımlara hazır hale getirildi ve bu zemini Erbakan Erdoğan gibi politikacılarda ustaca kullandılar.
Göstermelik bir parlamenter demokrasi dışında bütün darbelerin uyguladıkları gerici ekonomik, siyasal ve sosyal politikalar bugün uygulanmaktadır. Eksiz olan sadece genel politik atmosfer, yani darbelerin yarattığı genel korkutma, sindirme ve baskı ortamıdır, devlet terörü ortamıdır. Bunu yapmaları da bugünkü koşullarda olanaklı değildir. O durumda bütün sihir kaybolur. Bugün peş peşe yapılan zamlar ve bindirilen vergilerle uygulanan ekonomik politikalarla halk perişan edilmektedir. İşçiler için sendikalaşmak deveyi hendek atlatmaktan zordur. Kürtlerin toptan inkarı artık olanaklı değildir, bunun yerine Kürt mücadelesi sonucu küçük kırıntılar vermeye razı olma ama temel hakların baskı ve terörle sindirilmesi almıştır. Darbe günlerinde tek bir bombardımanda 34 Kürt’ün öldürülmediğini hatırlamak bile durumu anlamak için yeterlidir.
Açıkçası gün Şahinlerin günüdür ve Şahin’lerin zihniyetinin politik uygulamalara yön verdiği koşullarda Bir’lere gerek bulunmamaktadır. Olan bitenin bir başka açıdan izahı şudur: dünün darbecilerine fikrimiz iktidarda diyenlere, bugün yargılanıp da ama uygulamalarımız sizinle aynı diyenlere AKP politikasının yanıtı şudur: ‘Dedikleriniz doğru olabilir ancak dün bizim malzemelerimizi bizleri tu kaka ederek siz kullanıyordunuz. Bugün artık kendi malzemelerimizi kendimiz kullanacak bir güce eriştik. Dini, milliyetçiliği kullanıp, onun doğal sahibi politik akımları dizginlemek olmaz, artık tarlayı kendimiz ekip, kendimiz biçeceğiz. Hem unutmayın büyük sermaye diyorsanız işte arkamızda, ABD diyorsanız işte yanımızda, “şak diye emrediyor, tak diye yapıyoruz. Andıç diyorsunuz, daha etkilisini kullanıyoruz, Başbakanımız işaret ediyor, gazeteciler ertesi gün kapı önüne bırakılıyor, yargıya brifing veriyordunuz, biz şimdi yargıçları çağırıp fitilliyoruz. Üstelik bütün bunlar ileri demokrasi adına yapılıyor, bu yetenek ve yaratıcılık, bu güç hanginizde vardı, ha mağdur mu oluyorsunuz, ama unutmayın size bunları yapmazsak bize kim inanır ki, vaktiyle siz de aynısını yapmamış mıydınız?’
Bütün bunlar birer abartı ve gerçeğe dayanmayan bir kurgu mu? Bunu iddia edecek olanların yukarıda sayılanların sadece birinin bile gerçek olmadığını açıklayabilecek durumda olmaları gerekir. Ama bunu yapamayacaklardır. Çünkü gerçekler yok edilemezler, yaşananlar ortadadır. Geniş halk kitlelerinin yanılgıları geçicidir. Halkın zaman zaman kurtarıcı diye sarıldıklarının, halkın ırzına geçmelerinin ilk ve son örneği bugünkü mevcut durum değildir. Ama bu durumdan kurtulmasını bilmeyen bir halk da henüz görülmemiştir. Zulüm ile abad olanın sonu berbat olur.
EVRENSEL'İNMANŞETİ
![Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284338.jpg)
Marmaris Turgut Koyu’nu kurtaran mahkeme kararı: “ÇED gerekli değildir” kararı iptal
![Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/254547.jpg)
İletişim Başkanlığı deprem raporu: Kaynak sağlığa, eğitime değil sanayiye aktı
![Çayırhan işçilerinin özelleştirmeye karşı yürüyüşü devam ediyor:](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/284233.jpg)
Özelleştirme karşıtı yürüyüş sürüyor: Eylemler üretimi de etkilemeli
![Diyarbakırlı işçiler sürece ilişkin temkinli, iktidardan umutsuz](https://staimg.evrensel.net/images/840/upload/dosya/280807.jpg)
Evrensel'i Takip Et