Bu kurgu olmaz olsun!
Fotoğraf: Envato
23 Nisan tam anlamıyla kimliğini arayan bir bayram. Var olan kafa karışıklığı, “Çocuk Bayramı” kurgusu üzerine bir de ulusal egemenlik vurgusu bindirildiği için tam olarak bir karmaşaya dönüşmüş durumda. Çocuklarla yan yana gelmemesi gereken veya çocuklara adanmış bir gün ile birlikte düşünülemeyecek birçok kavram ve etkinlik bu karmaşanın içine kolayca katılıyor.
Bu karmaşa çocuk hakları penceresinden bakıldığında tam anlamıyla bir kabus, hatta bir karabasan. İşin kötüsü, kurgusu yetişkinler tarafından hazırlanan ve çocuklara dayatılan bu kabusa hâlâ sahip çıkmaya çalışanlar da var.
Bayram değil
Romantik bir yaklaşımla 23 Nisana olumlu bakanlar ne derse desin, 23 Nisan bir çocuk bayramı değil. 23 Nisan, içine ne kadar çocuk şarkısı, şekerleme, oyuncak ve alışveriş doldurulsa da, bir çocuk bayramı değil ve olamaz da.
Çocukları gerçekten tanıyanlar için 23 Nisan çocukların kendiliklerinden yapmayacakları ne varsa, onlarla dolu bir gün. Milliyetçilik dolu, militarizm dolu, bayrak dolu, tören dolu bir gün. Bir diğer deyişle, 23 Nisanın öznesi devlet, nesnesi çocuk. Özne dev gibi. Çocuklar ise küçük. Sayıca çoklar ama güçleri az. Sonuçta devlet çocuklara bayram yaptırıyor.
Çocukların yararını her şeyden öncelikli tutanlar için bir devlet bayramının elbette ki, bir anlamı yok. Dahası zararı da var. Gayet iyi biliyoruz ki, devlet çocuklardan hiç anlamıyor, çocuklara çok yabancı. Hele hele o çocuklar, yoksul, ezilen, hele hele bir de başkaldıranların çocukları ise, devlet çocuklara gaddarca yaklaşıyor. Taş atan çocuklara neler yapıldığı, Pozantı’da neler yaşandığı ortada…
İktidarın bayramı
23 Nisan öznesi devletse, devleti yönetenler çocuk bayramını da yönetecekler demektir. Günümüzde devlet AKP’nin elinde. 23 Nisanın kurgusu büyük ölçüde artık AKP’nin elinde. Popülizm ve “halkla ilişkiler” uzmanı AKP açısından, duygusallığı bol 23 Nisan zaten biçilmiş kaftan. Sonuçta, bu seneki 23 Nisan kabusu, kimi gelenekselleşmiş öğeleri korusa da, daha öncekileri hiç aratmayan bir 23 Nisan oldu. Bakanlar çocuklarla buluştu, onlara armağanlar dağıttı, onlarla fotoğraflar çektirdi. Anadolu Ajansı (AA) bütün fotojenik anları yakalamaya çalıştı. Büyük medya kuruluşları ise yine çocukları kendilerine dert etmedi ve 24 Nisanda “protokol krizi” yaşanmaması gibi “yaşamsal” konuları işledi.
Davutoğlu – Konya
Duygusallığı bol bir 23 Nisan açısından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu üzerine düşeni yaptı. Bakan Konya’da kendi evinde bir kahvaltı düzenlendi. AA haberine göre, Bakan ve eşi Sare Davutoğlu, “Orta ağır zihinsel engelli çocuklar, okullarında başarılı öğrenciler, şehit çocukları ve yurt dışından gelen çocuklarla bir araya geldi.” Dışişleri Bakanı ve eşi çocuklarla poz poz fotoğraf çektirdi. Bu buluşmanın anlamı, buluşma için özenle seçildiği anlaşılan “çocuk kategorileri” gibi ayrıntıları ele alıp sorgulayan ise henüz olmadı.
Yıldırım – Ankara
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ise üzerine düşeni Ankara’da yerine getirdi. Bakan kolay kolay kimseye kaptırmayacağı makamını kısa süre ile bir 6. sınıf öğrencisine verdi. Bakana bu törenin ne anlam taşıdığını, İzmir’den gelen 50 ilköğretim öğrencisinin nasıl seçildiğini, bu ziyaretin giderlerini kimin karşıladığını ise soran olmadı.
Bakan, çocuklara önce mantık dışı şeyler söyledi: ‘‘Bugün sizler Türkiye Cumhuriyeti’nin 75 milyon vatandaşının tamamını oluşturmuyorsunuz. Ama gelecekte nüfusumuzun tamamını sizler oluşturacaksınız. Bizler artık çekileceğiz kenara. Bayrağı siz devralacaksınız. Geleceğimiz sizlersiniz. Siz bu bayramı çoktan hak ediyorsunuz’’ dedi. Demek ki, gelecekte Türkiye’de çocuk bulunmayacak ve nüfusun tamamı yetişkinlerden oluşacak!
Bakan Yıldırım dogmalarla düşünenlere özgü sözlerle devam etti. Yıldırım’a göre, dünyada başka ülkelerin esiri olmayan iki ulus varmış: Türkler ve İngilizler. “Dünyada başka ülkelerin esiri olmadığı gibi başka ülkeleri de kendi esareti altına almayan tek ulus” da Türkler olduğu için, ‘‘Türkler bu kadar asil ve büyük bir millettir’’ sonucuna varılırmış.
4+4+4
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ise Ankara’daydı. Önce Anıtkabir’deki törene, sonra da 19 Mayıs Stadyumu’ndaki törene katıldı. Bakan gazetecilerin kameraları önünde, stadyum töreninin bir parçası yapılan küçük bir kızın elini öptü.
Bakan daha sonra Mecliste yapılan bir törene katıldı. Bu törende, AKP kabusunun baş aktörlerinden Meclis Başkanı Cemil Çiçek koltuğunu biri Antep’ten, biri Ankara’dan iki 8. sınıf öğrencisine devretti. Bu öğrencilerden biri, “Çocuk Bayramı” kurgusu için devletin ne kadar çalıştığına ilişkin bir ipucu verdi: “4 ayrı mülakattan geçtik.”
Aynı öğrenci, 4+4+4 sistemini de eleştirdi ve Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in yaptığı açıklamayı yeterli bulmadı. Dahası, Meclis Başkanına tutuklu milletvekillerinin olmasına itirazı olduğunu da söyledi. Neyse ki, tören uzun sürmedi. İktidar yanlısı medya kuruluşları bu kurgu dışı “çocuksu” şeylere yer vermedi.
Nicelik takıntısı
23 Nisanın çocukların kendiliklerinden yapmayacakları etkinliklerle, özellikle törenlerle dolu olması, 23 Nisanın bir devlet kurgusu olduğunun en önemli göstergelerinden. Binlerce çocuğun stadyumlarda gösteriler yapması, bu gösteriler için haftalarca çalışması yetmezmiş gibi, 23 Nisan kurgusuna bir de “binler” ile ölçülen konserler eklendi.
Antalya’da Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen tören bu açıdan çok çarpıcı. Bu törenin sonunda 5 bin çocuktan oluşturulan bir koro konser verdi. Binlerce çocuktan oluşan bir koronun bir çocuğun fikri değil de, kitlelere sürekli bir şeyler dayatmayı başaran dayatmacı bir sistemin ürünü olduğunu henüz kimseler sorgulamadı.
Benzer bir konser, Ankara’da da düzenlendi. Çankaya Belediyesinin oluşturduğu Bin Çocuk Korosu, Bilkent Senfoni Orkestrası’nın eşliğinde “23 Nisan Konseri” verdi. Konsere CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. Devlet tarafından kurgulanan 23 Nisanın, farklı yerlerde farklı iktidarlar tarafından nasıl yeniden üretilebileceği bir kez daha görülmüş oldu.
Utanç kaynağı
Antalya’da Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen tören bir başka açıdan da çok çarpıcıydı. Törenden basına yansıyan fotoğrafların birinde, vücutlarının çeşitli yerleri kanlı olduğu izlenimi verilmiş ve sargılarla sarılmış asker üniformalı dört küçük çocuk vardı. Çocuklar ellerindeki sedyede, kanlı giysi ile ağır yaralı havası verilmiş bir oyuncak bebek taşıyorlardı.
Üzerlerine asker üniforması giydirilmiş dört çocuk. Günün ortasında, güneşin altında bir yaralı taşıyor mizanseni gerçekleştirmeleri sağlanmış. Hepsi de anaokulu öğrencisi. Bu tam bir yetişkin kurgusu. Utanç verici bir kurgu. Sorumlular hiç kuşkusuz anaokulunun yöneticileri ve bu törenden sorumlu devlet yetkilileri.
Çocukların bir nesne olarak kullanıldığını, çocuklarının yararının düşünülmediğini çok iyi gösteren, utanç verici bir bu bayram anı çok önemli. Belli ki, yetişkinler neyi uygun buluyorsa çocuklara onu yaptırıyorlar. Çocuklar 23 Nisanda yalnızca bir figüran olarak görülüyor.
Söz konusu fotoğraftaki bir ayrıntı da önemli. Çocukların arkasında bir yazı var: “Yurtta barış, dünyada barış.” Bu yazı, çocuklara militarizm ve milliyetçilik dayatılan bir günde, yetişkinlerin ve devletin ne kadar ikiyüzlü olduğunu gösteriyor.
Özetle, 23 Nisan kimliğini bir türlü bulamayan bir gün; dayatmalar ve hak ihlalleri ile dolu bir kabus. Çocuklara devletin dayattığı bir bayram. Tıpkı başka dayatmalar gibi topluma sızmış, savunucuları olan ve yerel olarak yeniden üretilebilen bir devlet kurgusu. Siyasetten anlayanların çok iyi bildiği üzere, bakanlar, belediye başkanları vb. için çok iyi bir malzeme. Şirketler için çocuklara, daha doğrusu anne babalara bir şeyler satma günü. Tatil olduğu için turizme de yarıyor. Ama çocuklara yaramıyor.
23 Nisan çocuk haklarından anlayanlar ve çocukları tanıyanlar için ise bir utanç kaynağı. Bu kabus, bu kurgu artık olmaz olsun!
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40