‘Daldan dala’

Gündem ne kadar yoğunsa yazı yazmak o kadar zorlaşıyor. Bu kural  elbet benim gibi yazı yazma konusunda hep şaşkın olanlar için geçerli. Kimi haberleri görünce tansiyonum öylesine tavana fırlıyor ki, üç ayrı marka ilacın birlikte alımının etkisi falan kalmıyor. Örnekse “altın veren ATM”. Bu ATM’ler soyulursa, ya da soygun denenirse, banka da “özendirme” bakımından suçlu görünür mü? Reşat altını ile Cumhuriyet’i ATM nasıl ayırır? (Altınım yok. Olsa da altın hesabına yatırmam falan da... “Mesela dedik”.)
Bir çağrı da Çocuk Vakfından geldi. “TBMM Başkanlığının himayelerinde, Anayasa İçin Çocuk Görüşü alınması amacıyla Anayasa ve Çocuk Buluşmaları’nın ikincisini 28 Nisan, Cumartesi saat 11.00’de İstanbul Taksim Meydanı’nda gerçekleştirecek”miş. (Siz bu yazıyı okurken bu toplantı yapılmış olmalı.) Haberin gerisi şöyle :
“ İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Demokrasi Eğitimi ve Öğrenci Meclisinin ev sahipliğinde düzenlenecek Anayasa İçin Çocuk Görüşü Kürsüsü’nü bu hafta Fatih Öğrenci Meclisi Başkanı Şeyda Nur Özer yönetecek. Kürsü programına 18 yaşa kadar bütün çocuklar katılabilecek ve görüş açıklayabilecek. Anayasa için Çocuk Görüşü Buluşması’nda bu haftanın konukları çocuk kitabı çizerleri. Buluşmaya katılacak çizerler yeni anayasa konusundaki görüşlerini çizgiyle yorumlayacak ve imzalı kartları bir hafta sonraki buluşmada görüş bildirecek çocuklara armağan edilecek.
Çocuk Vakfı, Anayasa İçin Çocuk Görüşü çalışmalarının 81 il, 957 ilçe ve köylerde gerçekleşmesi için bir dizi program gerçekleştirecek. Yazılı, sözlü ve görüntülü çocuk görüşleri alındıktan sonra Anayasa İçin Çocuk Görüşü raporu hazırlanacak ve TBMM Başkanlığına sunulacak. Çocuk görüşleri çerçevesinde anayasada yer alması önerilen maddeler gerekçeleriyle yazılarak TBMM Uzlaşma Komisyonu Üyelerine gönderilecek. Bu amaçla, Çocuk Vakfı tarafından 250’yi aşkın sosyal bilimciye mektup gönderildi.”
Çocuk Vakfı “Anayasadan Önce Çocuk Yasa!..” başlığı altında gerçekleştireceği ülke ölçekli kampanyada şu özel iletilerin yer alacağını bildiriyor: “Anayasada Çocuk Büyük Eşit Olsun, Anayasanın Dilini Çocuklar da Anlasın!, Çocukların da Görünür Olduğu Bir Anayasa İsteriz, Yaşasın Türkiye Çocuk Cumhuriyeti, Çocuklar Anayasa İçin Kürsüye!..”
Çıraklık yaşının 11’e indiği bir ülkede olmamızı özgürce tartışabilecek mi acaba çocuklar tartıştıklarında suç işlemiş mi olacaklar? Bu arada tecavüz davaları, kadın cinayetleri, iş cinayetleri var.. Ruhsal baskı altındaki bunca çocuk büyüklerin kendileriyle ilgili projelerinden (Dindar nesil olarak yetişme vb. ) nereye, kime, nasıl  sığınabilecekler?   
CIA Eski Başkan Yardımcısı Graham Fuller, hayatını Müslüman dünyasında Müslüman hareketlerle ilgili çalışmaya harcadığını belirterek demiş ki:  “Türkiye, Müslüman Kardeşler ve Arap dünyasından bahsettiğimde de bunu geniş bir perspektifte görüyorum. Türkiye’nin bu alandaki başarısından bahsettiğimde ise Türkiye’nin kesinlikle daha İslami olmasını, Türkiye’de daha çok İslamcı parti olmasını, İslam’ı politikaya daha çok katmasını önermiyorum. Müslüman ve İslami hareketler tüm İslam dünyasında çok güçlü. Toplumlara ciddi problemler oluşturuyorlar. Türkiye bu hareketleri politik sisteme entegre ederek bu sorunu başarıyla çözdü. Yeni seçimler gelir, nihayetinde AKP kaybeder, sonra tekrar normal bir parti çıkar. Bu en önemli başarı. Benim kişisel hissiyatım ise Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterdim. Çünkü bence en büyük ihtiyaç bu.”
Bu haberin ardından Kapitalizme karşı olan Müslümanların 1 Mayıs’ta alanlara ineceğini okuduğunuzda aklınıza ne gelir? Üstelik “Mülk Allah’ındır” sloganının ardından “Allah, ekmek , özgürlük” sloganını görünce. Bu sloganlar istek belirtmez mi? Bu sloganda bir yanlış yok mu?