Statü arayışı ve toplumsal sonuçları
Fotoğraf: Envato
Bir an için lise yıllarınızı hatırlayın. Karneyi aldığınızda gördüğünüz kırık notların yarattığı hayal kırıklığı, her ne kadar çalışma yine son günlere kalsa da bütünleme azabıyla geçecek bir yaz tatili düşüncesi… Ve karnenin ilk şokunu atlattıktan sonra gösterdiğiniz reaksiyon. Acaba diğerleri ne yaptı kaygısı ve yakın arkadaşlarınızdan bir ya da birkaçının daha sizinle aynı kaderi paylaşmasının verdiği gönül rahatlığı. Halbuki durumuzda değişen bir şey yoktur, kırık not karnede durmaktadır ve yaz tatilinizin içine limon sıkılmıştır.
Ana akım iktisat teorisi bireyleri toplumdan soyutlanmış kar-fayda maksimizasyonu peşindeki varlıklar olarak ele alır. Oysaki bireyler çoğu zaman kendi mutlak durumlarındaki değişimin ötesinde toplum içerisindeki göreli durumlarındaki değişimi de önemsemektedir. Hatta kimi durumlarda bireyin toplum içerisindeki göreli poziyonunu ilerletme kaygısının kendi mutlak refahını arttırma arayışının önüne geçtiği görülmektedir. Başka bir ifadeyle, statü kaygısı bireysel tercihleri şekillendiren temel etkenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hakan Ongan ve Ar. Gör. Mustafa Kahveci ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ve geçtiğimiz günlerde sonuçlarını aldığımız İstanbul kapsamlı bir anket çalışması çerçevesinde bireylere statü arayışının tercihleri üzerindeki etkisini ölçmeye dönük bazı sorular yönelttik. İki örnek verirsek,
1- Aşağıdaki iki ülkeden hangisinde yaşamayı tercih edersiniz? (Her iki ülkede de fiyatlar eşittir).
A) Sizin geliriniz 50 bin lira, ülke nüfusunun ortalama geliri ise 25 bin liradır.
B) Sizin geliriniz 100 bin lira, ülke nüfusunun ortalama geliri ise 200 bin liradır.
2- Aşağıdaki iki ülkeden hangisinde yaşamayı tercih edersiniz?
A) Sizin yıllık tatiliniz 2 hafta, ülke nüfusunun ortalama tatil süresi ise 1 haftadır.
B) Sizin yıllık tatiliniz 4 hafta, ülke nüfusunun ortalama tatil süresi ise 8 haftadır.
Görüldüğü gibi her iki soruda da B ülkesinde bireylerin mutlak refah düzeyi daha yüksek olmakla birlikte, A ülkesinde bireylerin toplum içerisindeki göreli durumu daha üst düzeyde bulunmakta. Elbette tatil süresi, gelir düzeyi gibi klasik anlamda statü sağlayacak bir "konumsal mal" olarak sınıflandırılamaz. Dolayısıyla, ilk soruda bireyler statü kaygısıyla ağırlıklı olarak A şıkkına yönelirken, ikinci soruda B şıkkının daha fazla tercih edilmesi beklenmeliydi. Ama bireylerin yaptıkları tatili, yedikleri yemeği dahi internet üzerinden sosyal çevreleri ile paylaşma arayışında oldukları bir ortamda çıkacak sonucun şaşırtıcı olabileceğini tahmin etmiştik.
Çalışmanın genel sonuçlarına bakıldığında ilk soruda bireylerin yüzde 59’u A şıkkını tercih ederken, ikinci soruda bu oran yüzde 53 seviyesinde kalıyor. Tatil söz konusu olduğunda dahi bireylerin toplum içerisindeki göreli pozisyonlarını ön plana çıkararak tatillerinin yarı yarıya kısaldığı seçeneğe yönelmeleri dikkat çekici. Yalnızca kadınlara baktığımızda ise bu oranlar sırasıyla yüzde 66 ve yüzde 62 seviyesine kadar çıkıyor. Bireylerin dindarlık düzeylerinin ise statü arayışı üzerinde belirgin bir etkisi olmadığını not etmekte fayda var. Gelir seviyelerine göre baktığımızda ise aylık 5 bin liranın üzerinde geliri olanların ilk soruda yüzde 70’e varan oranda A seçeneğini tercih ettiği görülüyor. Dolayısıyla gelir arttıkça statü arayışının güçlendiği görülüyor.
Siyasi tercihler üzerinden de somut farklılıklar yakalamak mümkün. AKP ve MHP seçmenlerinde statü kaygısı son derece belirgin. CHP seçmenlerinde ise biraz daha düşük görünüyor. Asıl çarpıcı sonuç ise Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğuna oy veren seçmenlere baktığımızda karşımıza çıkıyor. Tüm sosyo-ekonomik kategorilerin aksine bu gruba baktığımızda A tercihinin seçilme oranı sırasıyla yüzde 43 ve yüzde 41 seviyelerine geriliyor. Kısacası blok seçmeni diğer seçmen gruplarıyla kıyaslandığında daha fazla kollektif bilinç taşıyor.
Peki bu sonuçlardan ne çıkarabiliriz? Öncelikli olarak çalışanların kendi refah seviyelerinde belirgin bir artışa rağmen sırf diğerlerinden daha az kazanacağı kaygısıyla daha düşük geliri tercih etmesi, hatta hatırı sayılır bir kısmının tatil süresi konusunda dahi benzer bir duyarlılık göstermesi sosyal statü arayışının bireylerin tercihlerinde ne denli önemli bir rol oynadığını gözler önüne seriyor. Bu durum çalışanlar arasındaki dayanışma duygusunu büyük ölçüde zedeleyen, örgütlülüğü zorlaştıran, ayrıştırıcı hatta kutuplaştırıcı bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Öğretmenin tatili, doktorun maaşı, sendikalının sendikası, üniversitelinin diploması, işçinin işi bir çalışan kesiminin diğerinin haklı taleplerine kayıtsız kalmasına bahane oluyor. Statü arayışı kapitalist sistemi besleyen ana damarlardan biri haline geliyor.
- Kurtarıcı mı, yoksa yeni günah keçisi mi? 09 Haziran 2023 04:18
- Seçim senaryoları ve ekonomiye dönük beklentiler 12 Mayıs 2023 04:19
- Kurda istikrar illüzyonu 28 Nisan 2023 04:21
- SVB krizinin arka planı ve düşündürdükleri 17 Mart 2023 04:52
- Para politikasındaki ayrışma belirginleşiyor 24 Eylül 2022 04:50
- Şimdi solun tam zamanı 12 Ağustos 2022 04:26
- Enflasyon gelir dağılımını bozuyor 08 Temmuz 2022 04:47
- Merkez Bankası şaşırtmadı 27 Mayıs 2022 01:12
- Kehanet çöktüğünde 22 Nisan 2022 00:37
- Enflasyon doludizgin 08 Nisan 2022 00:40
- Faiz politikasının bilançosu 10 Mart 2022 23:31
- Enflasyon geriler mi? 10 Şubat 2022 23:18