04 Mayıs 2012 09:42

Muhafaza

Muhafaza

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aylardır muhafazakar sanat vaazları dinleyip İslami esaslara uygun sinema konulu okuma parçalarından sorumlu tutuluyoruz. Solcuların hiçbir engeline takılmadan bileğinin hakkıyla yerel motiflerden film çıkaran sinemacılar görünce sevinmek hepimizin hakkı.
Bu hafta gösterime giren Ateşin Düştüğü Yer, İsmail Güneş’in 10’uncu uzun metrajlı filmi. Yönetmen, üçlemesinin ilk iki filmi Sözün Bittiği Yer ve Gülün Bittiği Yer, bir de en çok The İmam ile tanınıyor. Filmlerinde 12 Eylül mezaliminden kadına karşı şiddete, ön yargılardan yalnızlığa muhtelif temalar işledi, kendi ifadeleriyle “Türk toplumuna ve devletin tüm kademelerine musallat olduğunu bugün daha iyi anladığımız, sevgisizlik, hoşgörüsüzlük ve sistematik şiddet” gibi bir parantezde bunları bir araya getirdi. Devletin sevgisizliğinin nasıl mümkün olacağı bir tarafa, Ateşin Düştüğü Yer, toplumun bu yoksunluktan aldığı nasip üstüne.
Bir gazete haberinden yola çıkılmış -sözün her anlamıyla, yola- ve bir yol hikayesi anlatılmış. Antalya’nın köyünde mutlu mesut bir hayat süren aile henüz bir sevgisizlik göstermeden kendi halinde yaşamaktadır. Genç kızları fenalaşınca onun için endişelenip hastaneye kaldırırlar. Bekleyiş sürecinin ardından, seyircinin de neden bu kadar bekletildiği anlaşılır; kız hamiledir. Memleketten, Elazığ’dan gelip meseleye el atarlar, Ayşe’nin ölüm fermanı yazılır. Görev, -bir arabayla birlikte- babaya verilir. Sonrası bir yol hikayesinden beklenebilecek her ayrıntıyı içerir; kızın saflığı ve iyi yürekliliği, babanın tereddütleri, yolda görülen çeşitli hayvanlar ve Almanlar, muhtelif bozulmalar, küçük yaralanmalar, her türlü duraklama gerekçesi...
Filmin, yönetmenin “töre cinayeti” kavramına itirazıyla adını duyurması, muhafazakar sanat erbabı için bir şeyler ifade ediyor mudur, kim bilir. Hani, “Cinayet bu kavramla ifade edilmemeli” diyerek töreye saygıyı elden bırakmamakla, cinayetlerin bu kavramla meşru gösterilmesine itiraz ediliyorsa ne ala ama, onun anlaşılması ve dolayısıyla ortadan kalkması için mücadele edilmesi de engelleniyorsa o iş yaş. Kaynağını tam da o muhafazakar değerlerden alan, aileyi, “namusu”, mirası korumayı, muhafaza etmeyi bahane eden bir organizasyon, “Türk toplumuna musallat olan sevgisizlik”ten daha öte bir manayı hak ediyor olsa gerek.
Ateşin Düştüğü Yer’in, ortalama sinema seyircisi için sıkıcı bulunacak, televizyondaki ibret dizilerinin seviyesini aratmayan hali, esasen bu fikri zayıflıktan ilham alıyor. İdeoloji sahibi insanların Mahsun Kırmızıgül’den daha derinlikli mesajlar verebilmesi, toplumsal analizler yapabilmesi beklenirken, elimizde kala kala “Aile içi şiddete son” kampanyasının bir unsuru kalıyor. Öyle olunca da, sürekli görünen uçan kuşlar, neden kaçtığı belli olmayan kaçak göçmenler, nereden geldiği belli olmayan öldürme emirleri, -ne yaptığı anlaşılamayan Almanlar konusuna hiç girmeyelim- babayla kızın duygulu duygulu birbirine baktığı yolculuğu hiç besleyemiyor.
Kendisinin ne kadar dahil olduğu bilinmese de, aylardır sürdürülen muhafazakar sanat tartışmalarının üstüne, muhafazakarlığıyla, dini hassasiyetiyle bilinen Yönetmen İsmail Güneş’in yeni filminin denk gelmesi, kimi durumlar için onun şansı olabilir. Bu bahiste, tersi oldu. Yoksa, öldürme meselesine dair yaptığı sorgulamanın dikkate değer olabildiğine, kızın hikayesi çok zayıf kalsa da, babayla kızın iletişimsizliğine yapmaya çalıştığı göndermenin anlamına, anlatımının az çok sarkmadan ilerleyişine daha çok vurgu yapılabilirdi.

[email protected]

Ateşin düştüğü yer
Yönetmen, senarist: İsmail Güneş

Oyuncular: Hakan Karahan, Elifcan Ongurlar, Yeşim Ceren Bozoğlu, Abdulah Şekeroğlu, Katharina Weıthaler, Dean Baykan, Serhan Süsler, Oğuzhan Şekeroğlu, Özlem Balcı

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa