DİĞER YAZILARI
Selçuk Yula 12 Ağustos 2013
Ayaklardan başlara 1 Temmuz 2013
Direnişin aynası 10 Haziran 2013
Züğürdün çenesi 20 Mayıs 2013
Şemsiyenin altı 15 Nisan 2013
Kara para 25 Şubat 2013
Hangi yemeği yemeli?.. 18 Şubat 2013
Hangi suyu içmeli? 11 Şubat 2013
Şahin demokratlar 4 Şubat 2013
YAZI ARŞİVİ

Yıllardır alanlarda yapılan 1 Mayıs kutlamalarında,ağırlıklı olarak ekonomik ve demokratik talepler dile getirilirdi.
Son yıllarda söylemler ve talepler zenginleşiyor, çünkü alanlara farklı dokular akıyor.
1 Mayıs’ta ülkenin her köşesinde halkın, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını savunduğunu gördük.
Deresini, suyunu, ekinini, bağını bostanını savunan gençler, yaşlılar yollara düşüp alanları doldurdular. Halk, doğal yaşam ortamını artık savunuyor.
Alanlardaki bu tabloya konu ile ilgili bakanların bakıp bakmadıklarını bilemem. Ama Veysel Eroğlu’nun, baksa dahi göremeyeceğine eminim. Onun gözü ormanlarımızı ve derelerimizi sermayeye açmaktadır, onun gözü başka hiç bir şeyi görmüyor.
Bir dinlese onları, ne diye düşmüş bu insanlar yollara?..
Dertleri nedir?..
Niye pankart açıyor bu köylüler, neden tulum çalıyorlar?..
Yok. Tıs yok onda, oturmuş en basit mühendislik yapısı olan uyduruk göletlerin açılışını yapıyor.
1 Mayıs kutlamalarına katılımın çeşitliliği bu yıl biraz daha arttı ve medyatik oldu.
Kendilerini antikapitalist Müslümanlar olarak tanıtan bir grubun Taksim’deki kutlamalara katılımı ise günler öncesinden basında geniş yer aldı, kendilerini bolca dinleme fırsatı bulduk..Yürüyüş kortejinde açılan “İnşallah Sosyalizm” pankartının kendilerine ait olmadığını da 1 Mayıs sonrasında açıkladılar.
1 Mayıs alanlarına girerken polisin aramasından geçersiniz ama, sosyalist ideoloji sınavından geçemezsiniz. O alanlara feministler, anarşistler, yeşiller gibi çeşitli küçük burjuva akımlar da girer, hayata uhrevi noktadan bakanlar da girer.
Alana kimin girip çıktığı elbette önemlidir, ama çok da büyütüp göklere çıkartmamak gerekiyor. Kiminin gelişi medyatik olur, kimini ise kimseler duymaz. Medyatik olmak isteyen de gider bankamatik devirir... Sonuçta yedi düvel iyi bilir ki, o alanların gerçek sahibi sosyalistlerdir, devrimcilerdir.
Tarihimizin birtakım yanılgılarla dolu olduğunu unutmuyoruz. Farklı akımlarla aynı ortamlarda bulunmayı hazmedebilmek kadar, o akımların aslında ne istediğini okuyabilmek de önemlidir.
Birkaç yıl önce kamuoyu gündemine gelen “Türbana özgürlük bildirisi”, bu okumanın iyi yapılamadığını ortaya koydu.
O bildiriye öncülük edenlerin hemen hemen tamamı, şu anda üniversitelerde rektör veya dekan olarak görev yapıyor ve bildiriye imza atmış olan demokrat öğretim üyelerine soruşturma açıp sürgüne yolluyor.
Antikapitalist Müslümanlar olarak adlandırılan grubun bazı söylem ve taleplerinin, bizimkilerle örtüştüğünü görüyoruz ama bu taleplerin nasıl ve hangi yolla gerçekleştirileceği konusunda kamuoyunu doyurabilecek sağlıklı bir bilgi bulunmuyor.
Ortada temelden yoksun söylemler dolaşınca da haliyle ciddiyet azalıyor.
Abdestli veya abdestsiz olsun, kapitalizmin her türüne karşısınız, onu anladık da; bunları nasıl yıkacaksınız, yıkıp yerine neyi kuracaksınız?..
Bahar mı gelecek, yoksa o meşhur, “Adil düzen” mi gelecek, anlatın da bilelim. Eğer kapitalizme karşı imza kampanyası falan düzenleyecekseniz ben imza atmam, ona göre. Çünkü ortada kötü örnek var.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et